
Aziz Şah – Dimitris Hristofyas’ın Kıbrıs Cumhurbaşkanı seçilmesinden birkaç gün sonra Politis gazetesinde bir haber çıkar…
“Dimitris Hristofyas Atina’dan Britanya’ya konfederal çözümü temel alan eski yaklaşımlarında ısrar etmesinin kendi çıkarlarına hizmet etmediği mesajını gönderdi.
Lord Haney’in ilk kez ileri sürmüş olduğu ve Kıbrıs Türk tarafının kabul etmeye meyilli olduğu çözümden sonra yeni devletin ‘bakir doğumu’ tezine temas eden Hristofyas, Kıbrıs’ta askeri üs bulunduran Britanya’nın bir model seçmek durumunda olduğunu belirtti.
Ya Kıbrıs Cumhuriyeti’nin dönüşümünü ve dolayısıyla 1960 kuruluş anlaşmasını kabul edecek, ya da ‘bakir doğumu’ kabul edip adadan üslerinin uzaklaştırılmasının yolunu açacak”…
(Aktaran Nikolaos Stelya, Liberal Federalizm-Bir Hegemonya Aracı Olarak Birleşik Kıbrıs Federasyonu Projesi, s.27)
Kıbrıs Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis’in 2021’de yaptığı Kıbrıs Cumhuriyeti’nin federasyona dönüştürülmesi önerisini Hristofyas çok ileri götürmüştü 2008-10 arası dönemde.
O zaman nasıl oluyor da partinin SSCB kökenli son lideri olan Hristofyas’ın ömrünün son “çabası” Anastasiadis tarafından önerildiğinde AKEL reddediyor?
Bakalım Hristofyas’ın Kıbrıs Cumhuriyeti’nin federasyona dönüştürülmesi önerisine…
Garanti Anlaşması gereği 1974’te savaştan hemen sonra yapılması gereken Kıbrıs Cumhuriyeti anayasasının restorasyonu önerisi 21. yüzyıla kaldı…
Savaştan sonra BM’nin ve garantörler Türkiye’nin, Yunanistan’ın ve Britanya’nın yapması gerekiyordu “anayasal düzenin tesis edilmesi” yani Kıbrıs Cumhuriyeti anayasasının restorasyonu önerisini…
Ancak Yunanistan’da savaştan sonra askeri cunta değişse de Yunan Devleti Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yıkmak için darbe yapan devletti.
Yunanistan artık “Yunan askerleri Kıbrıs’a bundan sonra ancak turist olarak gelebilirler” dediği bir haydut garantördü Kıbrıs Cumhurbaşkanı Makarios’un gözünde…
Türkiye ve Britanya ise taksimin peşindeydi ve hedeflerine ulaştılar…
Türkiye, Yunanistan ve Britanya’nın sorumluluğu olan “anayasal düzenin yeniden tesisi”ni onlar yerine getirmeyince, BM yapabilirdi, ancak BM de NATO’nun taksim planına iki bölgelilik gömleği giydirmeye çalışırken berhava etti çözümü.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin anayasal restorasyonu 2000’de Cenevre’de Klerides tarafından Denktaş’a sunulur sunulmaz reddedildi: Reddedenler korosunda Mustafa Akıncı ve Mehmet Ali Talat da vardı…
Tassos Papadopoulos’un ise “Bir devlet teslim aldım, toplum teslim etmem” gözyaşlarını herkes hatırlar…
Hatırlamakla kalmaz, lanetler…
Ancak Papadopoulos’un gözyaşlarının bir mantığı vardı…
Önce Hristofyas’ın, sonra da Anastasiadis’in masaya koyduğu Kıbrıs Cumhuriyeti’nin iki bölgeli federasyona dönüştürülmesi anayasal restorasyon fikrinin altında Papadopoulos’un gözyaşları var!
Annan Planı’na hayır dediler çünkü Kıbrıs Cumhuriyeti feshedilecekti!
Kıbrıs Cumhuriyeti feshedilip yerine Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti kurulacaktı; ne var bunda diyebilirsiniz…
Kıbrıs Cumhuriyeti feshedildikten sonra yerine projelendirilen (Bugün Balkanlar’da çalışmayan ve iflas eden) “Dayton modeli” uluslararası sömürge devletinin çalışıp çalışmayacağı, (Montrö hariç) imzaladığı hiçbir uluslararası anlaşmaya bugüne kadar uymamış TC Devleti’nin anlaşmaya uyup uymayacağı, yani Kıbrıs Cumhuriyeti’nin feshedildiğinin ertesi günü ne olacağı muğlakken Rum gardaşlarımız “OXI” diyerek hepimizi kurtardı…
Bu satırları 9 Ekim’de yazıyorum, 9 Ekim 1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılmasının 32. senesinde…
9 Ekim 1989’dan beridir emperyalizmin mazlum halklara yönelik bir politikası var: Devletsizleştirme!
Yugoslavya, Afganistan, Irak, Suriye, Libya ve Yemen’de görüyoruz bu devletsizleştirme politikasını.
Bu devletsizleştirme politikası 1999 sonbaharında BM Genel Kurulu’nda Kofi Annan tarafından doktrinleştirildi. Bugün Annan Doktrini olarak anılır!
“Küreselleşme çağında ulusal egemenlik ortadan kalkmıştır. İnsani gerekçelerle başka devletlere askeri müdahalede bulunmak meşrudur” diyordu Annan…
Kıbrıs’taki Annan Planı da diğer ülkelerde “zor” ile gerçekleştirilen devletsizleştirmenin “rıza” ile hayata geçirilmesi idi. Başarısız oldular Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yıkmakta…
Kıbrıs’a 2004’te dayatılan Annan Planı, “Dayton Antlaşması” ile ilk kez 1995’te Balkan halklarına dayatılmıştı. 2014 yılında Saray Bosna’da gerçekleşen işçi ayaklanması ile bürokratik konfederatif bir yapı olan Dayton modeli 19. senesinde Balkanların her milliyetten işçileri tarafından silkelendi…
Berlin Duvarı’nın yıkıldığı 9 Ekim 1989’dan sonra emperyalizmin yürüttüğü devletsizleştirme politikası ile devletsizleştirilen halkların arasına duvarlar örüldü. Düşmanlık duvarları…
Annan Planı’nı “barış ve çözüm” tabusu kabul edip, “Biz evet dedik, onlar hayır dedi” teranesine takılmak, “Türkiye’nin önünü açtık” diye avunup Erdoğan’a projelerini hayata geçirmek için ABD tarafından kazandırılan zamanı ve Annan Planı’na takılıp kalıp Kıbrıslıların kaybettiği 17 seneyi görmemek, Annan Doktrini’nin Kıbrıslılar arasına ördüğü Berlin Duvarı’ndan olsa gerek!
Dönelim geri yazımızın konusu olan Hristofyas’ın 2008-10 arası ete kemiğe bürünen Kıbrıs Cumhuriyeti’nin federasyona dönüştürülmesi projesine…
Bir döneme damgasını vuran “bakir doğum” tezini hatırlarsınız… Tezi ortaya atan “böl-yönet”çi Britanya, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Annan Planı’nda olduğu feshedilmesini öneriyordu. Cumhuriyet’in garantörleri bilmem kaçıncı kez Cumhuriyet’i yıkma peşinde! Her İngiliz tezini olduğu gibi bu tezi de Türkiye destekliyordu…
Hristofyas da Britanya emperyalizmine haber yolladı:
“Ya Kıbrıs Cumhuriyeti’nin dönüşümünü ve dolayısıyla 1960 kuruluş anlaşmasını kabul edecek, ya da ‘bakir doğumu’ kabul edip adadan üslerinin uzaklaştırılmasının yolunu açacak”…
Açık söylemek gerekirse Hristofyas’ın yaptığı çok ucuz bir taktik…
Kapılar ilk açıldığında, AKEL heyeti gazetemiz Afrika’yı ziyarete geldiğinde onlara soruldu:
-İngiliz üslerinin kapatılması için neden mücadele etmiyorsunuz?
Cevap olarak öncelikli sorunun Türk işgali olduğunu, güçleri bölemeyeceklerini söylemişlerdi. “Emperyalistler arası çelişkilerden faydalanıyoruz” zırvasıdır bu! Hiç işe yaramaz, mazlum halkların gözlerinde büyüttüğü “emperyalistler arası çelişkiler” halklara karşı bir anda kapan olur, kapanır, halklar da kapanda kalır!
AKEL’in 1940’lardan bugüne önce İngiliz, sonra ABD, en sonunda da AB karşısındaki yalpalamaları “çelişki” ararken çatlağın deliğini tutturamamasındandır.
2008’de Hristofyas, Britanya’ya “Ya Kıbrıs Cumhuriyeti’nin dönüşümü ya da ‘bakir doğum’ adadan üslerin uzaklaştırılmasının yolunu açacak” derken emperyalistler arası çatlak ve kendi tezine destek arıyordu. Çünkü İngiliz her zaman yaptığını yapıyordu, bir teze karşı bir anti-tez atarak ortaya masayı dağıtıyordu…
1956’dan beridir kendi British Taksim Tezi’ni Türkiye’ye savundurtan İngiliz emperyalizmi, ne zaman masa kurulsa olası çözümü etkisizleştirmek için ikinci bir tez sürer masaya. Resmi olarak yapamazsa bir diplomat eskisi devreye girer:
İngiltere’nin eski Dışişleri Bakanı Jack Straw senelerdir bu rolü üstlendi. “Türkler haklı, iki devletli çözümden başka yol yok, KKTC tanınmalı” diyerek çıkar ortaya… Hem 2017’de müzakerelerin kritik aşamasında hem de 2021’de Cenevre öncesi Jack Straw piyasaya çıktı, iki cümle laf edip ortalığı karıştırıp kayboldu!.. Her seferinde ya Straw ya da “Sam” ortaya çıkar, “tavşana kaç tazıya tut” der…
Bu sene Cenevre’de BBC aracılığı ile –sonradan yalanlanan- iki öneri birden koydu masaya İngiliz Dışişleri Bakanı Dominic Raab!
-Gevşek federasyon…
-Uluslararası tanınırlığı olmayan ama Rumların tanıdığı “özerk Kuzey Kıbrıs”!
Yalanlansa da, masa karıştıktan, kafalar bulandıktan sonra “görev tamamlanmış”tır.
Dönelim 2008-10 arası Hristofyas’ın şekillendirdiği Kıbrıs Cumhuriyeti’nin feshi yerine, bir federal devlet yapısına dönüştürülmesi projesine…
AKEL’in yayın organı Haravgi Kıbrıs Cumhuriyeti temelinde bir çözüm için 29 Mayıs 2008 tarihinde şöyle diyor:
“Hükümet açık ve kesin bir dille bakir doğumu kabul etmiyor.
Hükümet ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’nin federal, iki kesimli ve iki toplumlu Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönüşümüne’ atıfta bulunan BM kararları temelinde, iki eyaletli, tek vatandaşlık kaideli ve tek uluslararası kimlikli bir çözümü hedeflemektedir”…
(Aktaran Nikolaos Stelya, Liberal Federalizm, s.28)
2008’de Hristofyas’ın söyledikleri ile 2021’de Anastasiadis’in BM Genel Kurulu’nda yaptığı “Kıbrıs Cumhuriyeti anayasası federal Kıbrıs’a köprü olsun” önerisi arasında hiçbir fark yok…
2008’de bu tezi sahiplenen AKEL ve Haravgi 2021’de karşı çıkıyor…
Türkçe konuşan AKEL’ciler bu soruya cevap arasınlar!
Devam edelim…
AKEL’in yayın organı Haravgi’nin Hristofyas’ın tezini savunduğu şekilde milliyetçilerin Simerini gazetesi de hemfikirdir:
“Cumhurbaşkanı Dimitris Hristofyas’ın bakir doğumla yeni bir devletin oluşumunu arzulamadığı, Kıbrıs devletinin dönüşümü hedeflediği yadsınamaz (…) bir gerçektir. Ayrıca, Cumhurbaşkanı tek uluslararası kimliği, tek vatandaşlığı ve tek egemenliği hedeflemektedir. Dimitris Hristofyas ayrıca, iki devletin işbirliğini onaylamamaktadır”…
(Aktaran Nikolaos Stelya, Liberal Federalizm, s.28)
Britanya emperyalizmi, aynı Annan Planı’nda olduğu gibi Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yıkılarak “bakir doğum” ile yeni –sözde federal- devletler kurulmasını masaya sürer. Hristofyas da kendisinden önceki Kıbrıs Cumhuriyeti liderliğinin çizgisinde, Kıbrıs Cumhuriyeti feshedilmeden üniter yapının federalleştirilmesini önerir.
Taksim ve iki devletçilik karşısında “Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönüş” tezi Klerides, Hristofyas ve Anastasiadis tarafından savunuldu.
Kıbrıs’ın bölünmesinden 9 sene önce de bu tezi Sovyetler Birliği Dışişleri Bakanı Gromiko 1965’te önerir. Gromiko’nun Kıbrıs Cumhuriyeti’nin federalleştirilmesi önerisi AKEL’in hışmına uğrar. Bu hışmın sorumlusu olan AKEL Genel Sekreteri Ezekias Papayuannu 1974’ten sonra –dananın kuyruğu kopunca- “Gromiko’yu haksız yere eleştirdik” demişti…
34 sene sonra da Gromiko’nun önerisi Hristofyas tarafından Ulusal Konsey’e kabul ettirilir!
Gromiko’nun adını Rusya’da belki de hatırlayan kalmadı ama ben neredeyse her hafta kulaklarını çınlatıyorum…
2008-10 arası Kıbrıs Cumhuriyeti liderliği, Kıbrıs devletinin üniter yapıdan federal devlet yapısına evrimi anlamına gelen, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin feshedilmeden iki eyaletin oluşturulması konusunda fikir birliğini sağladı.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin dönüştürülmesi konusunda konsensüs sağlanmasının ardından da herkesin bildiği gibi “dönüşümlü başkanlık” teklifini masaya taşıdı Rum Liderliği.
AKEL, 1965’te Sovyetler Birliği Dışişleri Bakanı Gromiko Kıbrıs Cumhuriyeti’nin federasyona dönüştürülmesini önerdiğinde nasıl hışımla saldırmışsa, 2021’de çok daha sert bir şekilde Anastasiadis’in önerisini boşa düşürmek için saldırdı. Kıbrıslı Türk federalistleri de aldı yanına…
2008-10 arası Hristofyas’ın emek harcadığı bir projeydi Anastasiadis’in 2021’de dile getirdiği…
Bugün Hristofyas zamanından fersah fersah geriye gitmiş bir AKEL var karşımızda…
Hristofyas’ın bu tezi 14-18 Eylül 2009 tarihinde Ulusal Konsey’de tartışılır ve karara dönüşür.
Ulusal Konsey’in 4 gün süren tartışmanın sonunda aldığı 9 maddelik kararların -hepsi sayfaya sığmadığı için- “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin federasyona dönüştürülmesi” ile ilgili olanları aktarıyorum:
“1.BM Güvenlik Konseyi’nin ilgili kararlarında belirtildiği üzere siyasi eşitliğe dayalı, iki bölgeli, iki toplumlu federasyona ilişkin 1977 ve 1979 Doruk Anlaşmaları ve BM’nin Kıbrıs konusunda aldığı kararlar zemininde, barışçı bir çözümün aranmasına yönelik ısrar yeniden teyit edildi. Yukarıda bahsedilen çözüm, ülkenin, halkın, kurumların ve ekonominin bütünlüğünü sağlamalıdır.
2.Çözüm, uluslararası hukukla, Avrupa ilke ve değerleriyle, AB hukukuyla, ayrıca insan hakları ile ilgili uluslararası sözleşmelerle uyumlu olmalıdır.
3.Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti tek egemenliğe, tek uluslararası kimliğe ve tek vatandaşlığa sahip olmalıdır ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin dönüşümü sonucu olmalıdır.
4.Çözüm, işgalci Türk askerlerinin ve yerleşimcilerin Ada’dan ayrılmasını öngörmelidir. Nihai amaç İngiliz üslerinin de ayrılmasıyla Kıbrıs Ada’sının askersizleştirilmesidir.
6.Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenliğinin, bağımsızlığının, toprak bütünlüğünün ve birliğinin yeniden tesis edilmesi gerekiyor. AB üyesi Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti’nde garantilere ve garantörlüklere yer yoktur”…
Anastasiadis, Hristofyas döneminde belirlenen Kıbrıs Cumhuriyeti’nin federalleştirilmesi tezini izledi. AKEL’ciler ise Anastasiadis’in önerisi için en başta BM ve AB ilkelerine aykırıdır diye tutturdu. AKEL çizgi değiştirip “bakir doğumu” mu savunuyor? Hiç zannetmiyorum Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yıkılmasını savunduklarını!
AKEL Anastasiadis’in önerisini değil, Hristofyas’ın Kıbrıs Cumhuriyeti’nin federasyona dönüştürülmesi projesini reddetti.
Ey Kıbrıslı Türk AKEL’ciler ya da federalistler!
AKEL, siyaha “kara” dediğinde kara dersiniz!
AKEL, siyaha “ak” dediğinde ak dersiniz!
AKEL sizin “aklınız”, “şerefiniz” ve “vicdanınız” mıdır?
Bu memlekette her türlü esaretten kurtulmamış akıl, şeref ve vicdan barışı yaratamaz!
(10 Ekim 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)