Aziz Şah – Adı “Lefkoşa TC Elçiliği” olan sömürge valiliği Kıbrıslıların “kara liste”sini yaptı…
“Türkiye’ye girişi yasaklı Kıbrıslılar listesi” yaptı Lefkoşa’nın göbeğinde Türk mezarlığı üstüne inşa edilen TC Büyükelçiliği’nde oturan sömürge valiliği bürokratları…
TC İçişleri Bakanlığı’na bağlı valilikler Türkiye’ye giden Kıbrıslıların alnına dayıyor “Türkiye girişiniz yasak” belgesini…
İzmir, Ankara, İstanbul valilikleri uyguluyor Ankara’nın emrini!
İşgal altındaki en başta CTP ve TDP, sahte sol partiler, naylondan muhalefet, pısırık siyasetçiler ise bu uygulamadan Tatar’ın sorumlu olduğunu söylüyor.
Parmağınızın arkasına saklanıyorsunuz, ancak sizin bu korkunuzu Beşparmaklar bile gizleyemez…
Korku dağları fethetmiş…
Ersin Tatar, Ersan Saner ve UBP-YDP-DP sorumluymuş Türkiye’de alıkonan Kıbrıslı aydınlardan!
2018’de Silihtar’da Mustafa Akıncı oturuyordu, hükümette CTP ve TDP vardı, HP ve DP ile birlikte, 4’lü Hükümet!
İzmir’de tutuklanan Kıbrıslı akademisyenden sorumlu Mustafa Akıncı ve Tufan Erhürman mıydı? Biz gazetede yazdık, oysa siz gene sustunuz, o zaman da!
Aradınız mı o zaman Ankara’yı yazdıklarından dolayı tutuklanan Kıbrıslı akademisyen için?
Bir bilirsiniz “Kıbrıs’ta barış engellenemez” diye zırvalamayı. Korku dağları fethedince, faşistler ovaya iner…
Faşistler 22 Ocak’ta ovaya inip gazete binasında bizi taş yağmuruna tutarken de işgalcinin meclisinde “ant içmek”le meşguldünüz, perde aralığından bakıyordunuz…
TC Devleti’nin hazırladığı “Türkiye’ye girişi yasaklı Kıbrıslılar listesi”nin sorumlusu olan Ankara’ya tek kelam edemiyorsunuz, verdiler elinize bir kukla Tatar, oynayın…
TC Elçiliği hazırlamış yasaklılar listesini, TC İçişleri Bakanlığı uyguluyor, sorumlusu ise Tatar…
Kutsal Dikilitaş!
Manamucuk!
Siz kukla Tatar’ı çok büyüttünüz gözünüzde. Tokatlamanız için sömürgeci efendi bir maket verdi…
Sömürgecinin istediğini yaparak maketi tokatlıyorsunuz, Ankara’ya karşı yöneltilmesi gereken öfkeyi Tatar’a boca ediyorsunuz. Ankara’nın istediğini yapıp ahalinin gazını alıyorsunuz; Bay Tufan, Bay Cemal ve diğerleri!
Tatar’ın Silihtar’ın bahçesinin peyzajında bile söz hakkı yoktur, bahçıvan karar verir ona bile!
Siz gözünüzde büyütünce kukla Tatar’ı, o da verdi size cevabını:
-“Türkiye’yi ‘işgalcilikle’ suçlayan, ‘Türkiye seni istemiyoruz’ diyen, Türkiye ile Cumhurbaşkanına ve makamlarına yönelik haddini aşan çok ağır hakaretlerde bulunan bazı kişilerin Türkiye’ye sokulmamasını siyasi istismar malzemesi yapması esef vericidir”…
Tatar! Erdoğan ne demişti Denktaş’a?
-Git ülkende konuş!
Haddini aşan Denktaş’a da vermişlerdi zamanında Ankara’da ağzının payını…
Tatar’ın bu cevabına karşı CTP “seviyesiz” diyor, “Türkiye Kıbrıs’ın yarısını işgal ederek Kıbrıs Türk toplumunu rehin aldı ve Kıbrıs’ta barışı engelliyor” diyemiyor…
Tufan Erhürman her zaman “Ankara bize değil, bizimle konuşsun” der; konuşma sırası CTP ve TDP’ye geçtiğinde ise Ankara’ya değil, kuklalarına konuşurlar…
Kime söylendiği belli olmayan sözcükler incir çekirdeğini bile doldurmaz!
Ümit İnatçı’nın dediği gibi: “Çözüm Türkiye’yle değil Türkiye’ye rağmen olacak; kendimizi daha fazla kandırmayalım. Gerçek yürüyüşler yeni yollar açan yürüyüşlerdir, eski yolları aşındıranlar değil!”
Konuşurken Kıbrıs’ta ne “solcu”lar ne sağcılar sözünün arkasını düşünür!
“Solcu” Ankara’ya laf edemez diye TC Elçiliği’nin hazırladığı “Kara listeden Tatar sorumludur” der; Tatar da “Evet ben sorumluyum” der…
Ama bir zamanlar babaları Denktaş’ın nasıl “anavatan”ından kovulduğunu hep unuturlar!
Unutmayın, hep hatırlayın Denktaş’ın Ankara’dan nasıl kovulduğunu!
Çünkü kendine “solcu” diyenin de sağcının da siyasi görüşü yoktur…
Doktor Küçük’ün bıraktığı yerdedirler:
-“Siyasi görüşümüz yoktur. Türkiye ne derse, Türkiye ne isterse onu yaparız. Şayet Türkiye bir koca kazık gönderir ve bunu götünüze sokunuz derse, o kazığı hiç düşünmeden götümüze sokarız”…
Unutmayı bir varoluş biçimi sanıyor sağcı da “solcu” da: Sağcı Ankara’nın önce Doktor Küçük’e sonra Denktaş’a yaptıklarını unutarak varolmaya çalışır, “solcu” da önce Ahmet Mithat Berberoğlu’na çekilen silahı, Ziya Rızkı’ya ve Özker Özgür’e yapılanları unutur. Hafızalarını silip boyun eğerek varolmaya çalışırlar!
En çok bu kuklalara umut bağlayan gençlere üzülüyorum. Bu düzen partilerine bel bağlayan gençler…
Sizin “abi” ve “hoca” dedikleriniz kendi “abi” ve “hoca”larının mirasına sahip çıkamamışlar. Elçilikte kafalarına dayanan silahı ve atılan dayağı unutmuşlar…
Yok memlekete ve sizin geleceğinize sahip çıkacaklar…
Kopun bu korkakların kuyruğundan!
Muhatabının yüzüne bakarak konuşmaktan korkanlardan kopun!
CTP, TDP ve benzerleri hayal kuruyorlar: “Kıbrıs Türk’tür Türk kalacak” diyen CHP ve İYİ parti iktidara gelecek de “TC-KKTC ilişkileri” düzelecek diye…
Ortada bir ilişki yok, ilişki iki eşit arasında olur, ortada işgal var!
“Kara Liste” sorunu işgal sorunudur.
KKTC Türkiye’nin işgal rejiminin adıdır, siz de onun kuklaları. Ya ipinizi keser özgürleşirsiniz, ya da o iple hepimizi boğarlar!
(12 Ekim 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)