KKTC’yi Makarios Hastanesi’ne kaldırın!

Aziz Şah – Yazık bu çocuklara…

Yazık Ceren’e…

Yazık Nisa’ya…

Yazık Karel’e…

Yazık geleceğimize…

Asya bebeğin sağlık hakkı için eylem yaparken SMA hastalığından ölen Karel’in adı yaşıyordu…

-Karel bebek polis çocuğuydu, dedik, polis daha düşmanca vurdu.

8 yaşındaki Ceren, Nalbantoğlu’nun balık istifi acilinde bekletilirken ölmekteydi, balık istifi pandemi hastanesinde beklerken öldü.

Ceren’ciğin ölümünü düşündükçe sorarım kendime: Ortağı olduğumuz Kıbrıs Cumhuriyeti’nde yaşasak Ceren’in şansı olur muydu?

Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki Makarios Çocuk Hastanesi’ne gidecekti Ceren, acilde yığılanları ve acil durumu olmamasına rağmen sigortası olmadığı için acile bakınmaya giden polikliniklik hastaları beklemeyecekti…

Ceren doğrudan çocuk servisine, çocuk doktoruna, çocuk hemşiresine, çocuk kalpçisine bakınacaktı…

Makarios’un adı çocuk hastanesinde yaşar, Denktaş’ın ise adına bir sağlık ocağı yok…

Makarios ve Denktaş hırsları ve inatlarıyla beraber mahvettiler Kıbrıs’ı, ama gel gör ki Asya bebek Makarios Hastanesi’nde tedavi edilir…

Gel gör ki –şimdi de- 13 yaşındaki küçük Nisa da Nalbantoğlu’ndan Makarios Çocuk Hastanesi’ne kaldırıldı!

İşte! ‘‘Bu ölüler bize lazımdır’’ diyerek önce ‘‘Kıbrıs Türk’tür Türk kalacak’’, sonra ‘‘ya taksim ya ölüm’’ naralarıyla yürünen yolda, Kıbrıs’ın kuzeyinde doğan çocuklar Makarios Hastanesi’ne muhtaç!

‘‘Allah kimseyi devletsiz bırakmasın’’ diyen Denktaş, devletsiz bıraktı bizi!

Dr. Küçük ve Denktaş, Makarios’la aynı hataları yaptı; o devlet bıraktı ardında, onlar devletsizlik…

‘‘Bu ölüler bize lazımdır’’ diye çıktığınız Milli Dava yolundan bir milim şaşmadık!

Çocuklarımız ölür Milli Dava’nız uğruna devletsizlikten, hastanesizlikten, doktorsuzluktan…

Parti kadroları kamu bütçesinden memur yapılır, bir hekim kadrolanmaz ama kamuya!

Ne mutlu ki Bay Denktaş, seni güzel ananlar da var: Kumarhane patronları heykelini dikecekmiş 3 metre, bronzdan!

30 metre altından olmalıydı Denktaş’ın heykeli: Sonuçta kara para akladıkları bu kârhane-kerhane-kumarhane düzenini Denktaş’ın Milli Dava’sına borçludur para babaları!

Önce Asya bebek, şimdi Nisa’cık Makarios Çocuk Hastanesi’nde…

‘Tesadüf’ diye bir şey yoktur, tarihte diyalektiğin yasaları çalışır. Kimi buna kader der, kimi şans, kimi rastlantı…

Dünya Çocuk Hakları haftasında, önce Ceren sonra Nisa, sağlık hakkından mahrum bırakıldı bu topraklarda…

Şarlatan politikacıların ağzından çocuk haklarıyla ilgili çıkan sözler kurumadan bir çocuğumuzun daha Makarios Hastanesi’nin yolunu tutması ne tesadüftür ne de kader!

Sizin Milli Dava diye ektiğinizi, tarih biçiyor, coğrafya yüzünüze tükürüyor!

Çocuklarımız sizin yüzünüzden sağlık hakkına erişemiyor…

Asya’cık tedavisinin bir senesini KKTC-Ankara arası heba etti, sağlık hakkına Kıbrıs Cumhuriyeti’nde erişti…

Ceren’cik Nalbantoğlu’nda ve pandemi hastanesinde sıra beklerken öldü, sağlık hakkına erişemedi…

Şimdi de Nisa, Nalbantoğlu’ndan Makarios Çocuk Hastanesi’ne nakledildi…

Sömürge rejiminizde özel hastane imparatorluğu kuran Dolar Milyarderi açmadı mı ‘devlet’inize kapılarını?

Vergisini vermeyen, elektrik faturasını bile ödemeyen, çalışanlarının sigortalarını yatırmayan kumarhane patronları Denktaş’ın 3 metrelik heykelini dikecekmiş, bronzdan! Tek eksik budur çünkü bu diyarda…

30 metre olsun Denktaş’ın heykeli, altından. Ancak saklanırsınız paçalarının altına…

Kaldırın KKTC’yi Makarios Hastanesi’nin morguna!

Ölüdür çünkü, ölü gözünden yaş beklemeyin…

(23 Kasım 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author