Aziz Şah – 22 Ocak 2018 saldırısından sonra gazetemize Hint okyanusundaki Mauritius adasından bir mektup geldi…
‘Mauritius bir ada mıdır, cennetten parça mıdır’ denecek bir ada…
Mauritius’ta çıkan L’EXPRESS gazetesinde 22 Ocak saldırısı hakkında haber çıkmış, haberi okuyan bir Mauritius’lu kardeşimiz gazetenin küpürünü kesip bize yolladı Kıbrıs’a…
Hint okyanusundan Kıbrıs’a selam yolladı!
Kıbrıs’ta ise 22 Ocak günü susanlar dört senedir susmaya devam ediyor. Yaptıklarınızdan değil sadece, yapmadıklarınızdan da sorumlusunuz; sadece konuştuklarınızdan değil, sustuklarınızdan da sorumlusunuz. Yapmadıklarınız ve sustuklarınız her zaman yaptıklarınızdan ve konuştuklarınızdan daha önemlidir…
22 Ocak karşısında susanlar keşke sadece sussalardı!
Kıdemli Yargıç Tacan Reynar’ın kariyerini hiçe sayarak ve ölüm tehditlerine göğüs gererek hapse attığı 22 Ocak saldırganlarını Tufan Erhürman, Cemal Özyiğit, Kudret Özersay ve Serdar Denktaş serbest bıraktı.
Linç saldırganlarını ‘iyi hâl’den serbest bıraktılar…
Bu baylar sadece susmadılar, linçe ortak oldular!
Linç saldırısına ‘müdahale edilmeyecek’ emrini dinlemeyerek 22 Ocak’ın bir katliama dönüşmesini engelleyen Adli Şube Müdürü Ali Savaş Altan’a randevu vermedi Tufan Erhürman! Altan’ın hazırladığı 22 Ocak raporunu kabul etmedi… Katliamı önleyen polis komutanı Altan’ın cezalandırılmasına ses etmedi. Altan komutan hayat kurtardığı için cezalandırılırken Bay Tufan, ‘‘Polis askere, asker başbakanlığa, dolayısıyla polis bana bağlıdır’’ diyerek bu cezalandırmanın sorumluluğunu da üstlendi.
22 Ocak bir lanettir. Üzerinizden hiç gitmeyecek…
Yıllar geçtikçe 22 Ocak’ın yeni sırları dökülecek ortalığa, dört senedir döküldüğü gibi!
23 Ocak’ta yapılacak KKTC işgal rejiminin kukla meclisi seçimi. İntikam alıyor tarih; 23 Ocak’ı 22 Ocak’a uladı…
23 Ocak seçiminde CTP’nin kontenjan adayı olan Maraş-Der başkanı Yasin Yeni de 22 Ocak saldırısını destekleyenlerden…
Linçin gerçekleştiği 22 Ocak 2018 günü gazete binamız yerle bir edilmiş ve saldırganlar ‘‘Doğuş Derya’yı bize verin’’ diye nara atarken Yasin Yeni bir bildiri yayınlayarak gazetemizi ve Derya’yı lanetledi.
Bugün Doğuş Derya ile Yasin Yeni aynı partiden milletvekili adayı. Bunda bir çelişki yok: Burjuva partileri ‘vitrin’e birilerini koyar. Vitrindekilerin işkembesi kaldırıyorsa ne mutlu onlara!
Doğuş Derya feminizmin ve federalizmin ekmeğini yiyerek siyaset yapar…
Yasin Yeni ise tam bir Türk milliyetçisi Turancı, federal çözümün Kıbrıslı Türkleri ikinci sınıf vatandaş yapacağını söylüyor, Mustafa Akıncı karşısında Ersin Tatar’ı destekledi, 1571 fethini ve 1974 işgalini kutluyor; işgal diyenlerin ifade özgürlüğünü istismar ettiğini düşünüyor, ‘Türkiye-Azerbaycan-KKTC üç devlet tek millettir’ diyor…
İşkembesi güçlü olan kazansın!
‘İki bölgeli iki toplumlu’ retoriği günün sonunda taksimciliğe çıkar. Bölünmüş Kıbrıs için acı çeken ve vatanımızın tek olması için kavga veren insanların içinde kendisine ‘‘en mümkün çözüm federasyon’’ göründüğü için federal çözümü savunanları ayrı tutuyorum; ancak, ‘iki bölgeli iki toplumlu federasyon’ tezi, 1971’de Portekiz’in başkenti Lizbon’da NATO Dışişleri Bakanları zirvesinde alınan Kıbrıs’ın “iki bölgeli” taksimi kararının makyajlanmış halidir.
Bu sebepten ‘iki bölgeci’ CTP’nin ‘iki devlet’çi bir Türk milliyetçisini aday göstermesinde şaşıracak bir taraf yok. İdeolojik tutarlılık içindedir liberal taksimciler ile milliyetçi taksimciler.
Bir süre önce Doğuş Derya, ‘‘Gelen Türk giden Türk değil, gelen emekçi giden emekçi’’ dedi. Bu, Kıbrıslının nasıl sistematik bir şekilde göç ettirildiğinin inkârıdır…
‘Gelen emekçi, giden emekçi’ söylemi Kıbrıslı kimliğini hiçleştirerek, TC sömürgeciliğinin Kıbrıslılara karşı yürüttüğü asimilasyon, entegrasyon (ilhak) ve imha politikasını yok sayarak; para ve nüfus politikası ile göçe zorlanan Kıbrıslı kimliğini görmezden gelir.
Denktaş’ın ‘Gelen Türk giden Türk’ sözü Kıbrıslılığı hiçe sayan Türk ırkçılığıdır. ‘Gelen emekçi giden emekçi’ söylemi de Kıbrıslılığı hiçe sayıyor. Kıbrıslılar ‘emekçi’ oldukları için göç etmiyorlar; işgal koşullarında yaşam alanları imha edildiği için göçe zorlanıyorlar. Bu yüzden kansız soykırım diyoruz!
Doğuş Derya’nın parti yoldaşı Türk milliyetçisi Yasin Yeni de ‘gelen emekçi’lerden: CTP’nin gözdesi Yeni’nin Facebook hesabı 22 Ocak 2018’de açılmış. İlk paylaşım o tarihte…
22 Ocak linçinin gerçekleştiği gün ilk paylaşımı ise,
-‘Ben KKTC kimliği taşımaktan, Türk bayrağı altında yaşamaktan, İstiklal Marşını ve Andını okumaktan gurur duyuyorum’…
Sevgili CTP’liler, varlığınız Türk varlığına armağan olsun, ne mutlu Türküm diyene, Türk Lirası kullanana ne mutlu, Türk sömürgeciliğinin zorla göç ettirilen Kıbrıslıların evlerine ve topraklarına taşıdığı yerleşik nüfusa da partiniz armağan olsun!
Doğuş Derya, ‘‘Gelen Türk giden Türk değil, gelen emekçi giden emekçi’’ demişti ya; 22 Ocak’ta ‘‘Doğuş Derya’yı bize verin’’ diye slogan atan linççi gürûh da ‘emekçi’ dediği faşist paramiliterlerdi!
CTP’nin kontenjan adayı Yasin Yeni bir ilan vermiş 10 Ağustos 2018’de:
-‘‘Maraş bölgesinde satılık arsalar var almak isteyen bana ulaşabilir’’…
Silah zoruyla Rumların evlerinden ve topraklarından sürüldüğü bölgeye, etnik arındırmadan sonra yerleştirilen nüfustan olan CTP’nin yerleşimci kontenjan adayı kimden buldu arsaları da satıyor?
Arsalar atadan kalmadı, savaş ganimeti!
Doğuş Derya’nın ‘emekçi’ dediği ganimet satan bir yerleşimci…
CTP’nin çizgisi ile federal çözüm karşıtı, fetihçi, bayrakçı, ‘üç devlet tek millet’çi ve Tatar’cı CTP milletvekili adayı arasında bir fark yoktur.
1974’ten sonra buraya gelerek kendisine ait olmayan malları satan Yasin Yeni neye dayanarak yapıyor bunu?
-CTP’nin yaptığı İTEM yasasına dayanarak…
İşgal nedendir İTEM yasası sonuçtur; İTEM yasası nedendir, ganimet arazilerin satılması sonuçtur…
İşte burada, Doğuş Derya’dan alıntı yapmak lazım. Çünkü Derya’nın UBP’ye söylediği söz İTEM yasasını yaparak ganimet arazilerin tapulanıp satılmasının önünü açan CTP için de geçerlidir:
-‘‘Kendi toprağına satılacak ganimet gözüyle bakanlarla, o toprakları insanca yaşayacağımız bir yurt yapmak için uğraşanlar arasındaki fark sanıldığından çok daha büyüktür”…
O fark çok büyüktür, evet: UBP arsa ve ev dağıttı, CTP ise o arsa ve evlerin satılabilmesi için işgal rejiminin yasal mevzuatını oluşturdu. CTP Girne’yi yağmaya açtı, UBP Mağusa’yı… UBP ve CTP birlikte, vatanımız Kıbrıs’ı satılık arsaya çevirdi!
Ha UBP, ha CTP!
Yoktur birbirlerinden farkları…
Birinin başlattığını diğeri tamamladı, birinin çaldığının hesabını diğeri sormadı, beraber batırdıklarını halının altına süpürdüler…
Eskiden vitrin farkı vardı, vitrini de 22 Ocak’ta gazetemize atılan taşlar kırdı…
(21 Aralık 2021 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)