Şener Levent – İkibinli yılların başında yapılan Annan mitinglerinin birinde bir grup Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağı ile alana gelmişti…
Miting organizatörleri hemen provokatör ilan ettiler onları…
Ve miting meydanından zorla çıkardılar…
Bu mitingte Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağı istemiyorlardı…
2011 Mart’ında gazetemizin kurşunlanmasından sonra da büyük bir miting vardı Girne Kapısı’nda…
Ki bugüne kadar yapılan mitinglerin en kalabalık olanlarından biriydi…
Zam mitingi değil, Türkiye’nin baskılarına karşı bir mitingti…
Arkadaşlarımla birlikte o mitinge ben de katıldım…
Bizim grup üçyüz kişi kadardı…
Ve hepimizin de ellerinde Kıbrıs Cumhuriyeti bayracıkları vardı…
Henüz miting alanına girmeden polis önümüzü kesti…
O bayraklarla alana giremeyeceğimizi söyledi…
Ellerimizden bayrakları zorla almaya kalktı…
Polisle aramızda arbede çıktı…
Mitinge katılan diğer gruplar bu kavgaya hiç karışmadı…
Hatta arkamızdan gelenler,
-Siz kavgaya devam edin, ama bize yol verin geçelim, dediler…
Bayraklar tüm direnişe rağmen elimizden alındı…
Meydana bayraksız girdik…
***
Bu memleketteki her protesto eyleminde hep aynı slogan atıldı:
“Birlik mücadele dayanışma”
Ama hiçbir zaman hiçbiri olmadı…
Ne birlik…
Ne mücadele…
Ne de dayanışma…
Burada cebinde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kimlik ve pasaportunu taşıyıp da gece gündüz Rumlara sövenlere kızanlar var…
-O halde git ve o kimliğinle pasaportunu iade et, ya da yırt at, derler onlara…
Ama ne yazık Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağına bir mitingte bile katlanamayanlar sağcı şövenist kesimlerimizden çok sol bilinenlerdi…
Annan mitingindeki arkadaşları da miting alanından çıkaranlar onlar olmuştu…
***
Bugünlere nasıl geldiğimizi ve şimdi neden bu kadar ezildiğimizi anlatmak için yazıyor ve hatırlatıyorum bunları…
Elektrik kazığı bu kez çok ağır geldi…
Çok battı…
Faturayı gören vatandaşlar çıldırdı…
Her ay ödediğinin iki üç katı…
Kafası çok kızdı…
Çileden çıktı…
Gidip elektrik kurumunun binasına yumurta yağdırdı…
Ve polis tarafından tutuklandı…
Duyunca hayret ettim…
Nasıl olur?
Polis bu memlekette taş atanı tutuklamaz da yumurta atanı mı tutuklar?
O zaman yumurta değil de taş atsaydı keşke…
Bizim gazetemiz bin kişi tarafından taş yağmuruna tutuldu…
Kırılmayan cam kalmadı…
Ve polis o gün kimseyi tutuklamadı…
Hatta keyifle seyretti taş atanları…
Şimdi nasıl olur da bir tek cam bile kırmayan yumurta atanları tutuklar?
***
Geçtiğimiz hafta yapılan son büyük mitingten sonra bizim kukla hükümet hiçbir geri adım atmadı.
Daha da ileri gitti hatta…
Halkın cebindeki son kuruşu da sildi süpürdü…
O halde bu miting ne işe yaradı?
Hangi halk devleşmişti?
Dev öyle mi olur?
Karşısına çıkanı yutar dev…
Oysa şimdi onu yutuyorlar!
Miting düzenleyenlerin amacı hayatı durdurmaktı…
Durdurabildiler mi?
Hayır!
Herşey eskisi gibi sürüp gidiyor işte…
Daha beter hatta…
İflas düdüğü burada çoktan çaldı…
Uzatmaları oynuyoruz…
Büyük bir miting daha yapılacakmış ay sonuna doğru…
Ancak geçtiğimiz haftaki gibi yapılacaksa yapılmasın daha iyi…
Ekonomik sorunlar siyasi sorunlardan kaynaklanır…
Siyasi sorunumuzun ne olduğunu da sanırım artık herkes bilir…
Bu bir işgal sorunudur…
Ekmeğe zammı protesto eder de işgale karşı sesini yükseltmezsen işte böyle olur…
İşgalci işgal ettiği topraklardaki topluma refah bağışlamaz…
İşbirlikçilerini zengin eder, soytarılarının da karnını doyurur…
Geriye kalan mızıkçıları da susturur…
Siz daha fazlasını mı beklersiniz?
(5 Nisan 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)