Papadopoulos’un gözyaşları gerçekti

Aziz Şah – Tassos Papadopoulos “Bir devlet teslim aldım, toplum teslim etmem” diyerek ağlamıştı Annan Planı referandumundan önce…

Crans Montana’daki Rum müzakereci Andreas Mavroyannis de 7 Temmuz 2017 sabah saatlerinde BM Genel Sekreteri çıkmazı ilan ettiğinde, “Kıbrıslı Türk Müzakereci Özdil Nami ile sarılıp ağladık” dedi…

Annan Planı bir tarafın ‘hayır’, diğer tarafın ‘evet’ demesi üzerine kurulu bir tezgâhtı.

Amerikan Elçiliği kuzeyde ‘evet’ için, güneyde ‘hayır’ için çalıştı…

Fakat hayatlarına bir anlam arayan Kıbrıslı Türkler, Annan Planı’nı bir kutsal kitap mertebesine yükselttiği için, dini bir fundamentalist gibi Annan Planı ‘kitabına’ ve ‘peygamberi’ Kofi Annan’a laf edeni recmetti senelerdir.

Dini bir fundamentalistle tanrının varlığını tartışmaya benziyor Annan Planı tezgâhı ile yüzleşmesi Kıbrıslının…

‘İnananlar’ın hayal ettiği gibi iki taraf da farz-ı misal ‘evet’ demiş olsaydı Kıbrıs Cumhuriyeti feshedilecekti ve sonrası meçhuldü…

Türkiye’nin anlaşmaya uyup uymayacağını kimse garanti edemezdi, etmedi; bugün de karşımızda AİHM kararlarını bile tanımayan bir Türkiye var!

Keza aynı Türkiye 2017’de Crans Montana’da kendi tezlerini yazılı sunmayı bile reddetti müzakere masasına…

Günlerce müzakere ediliyor, Türkiye tezlerini yazılı olarak bile sunmuyor…

Masada sözde ‘Kıbrıslı Türk Lider’ Mustafa Akıncı ile sözde ‘müzakereci’ Özdil Nami oturuyor. Sözde diyorum çünkü bütün müzakere sürecini Mevlüt Çavuşoğlu yürüttü.

Teknik olarak 2017 Crans Montana ile 2021 Cenevre müzakerelerinin hiçbir farkı yok…

2017’de de 2021’de de müzakereci TC Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’ydu.

2017’de Akıncı’nın oturduğu masada da Kıbrıslı Türkler temsil edilmiyordu, 2021’de Tatar’ın oturduğu masada da…

Rum basını Kasım 2021’de deşifre etti Crans Montana belgelerini. Akıncı tek kelime yorum yapmadı. ‘‘Müzakere masasını Anastasiadis’in uzlaşmazlığı, siyasi eşitliği kabul etmemesi çıkmaza soktu’’ yalanından dolayı Kıbrıslılardan özür de dilemediler…

‘Rum tarafı siyasi eşitliği kabul etmedi’ yalanına AKEL ve Rum federalistler de ortak oldu. Tek amaçları Anastasiadis’i köşeye sıkıştırmaktı; Kıbrıslılara doğruyu söylemek değil. Anastasiadis’i köşeye sıkıştırmak pahasına Türkiye’nin oldubittilerinin üstünü örttüler!

Papadopoulos “Bir devlet teslim aldım, toplum teslim etmem” diye ağladığında ‘timsah gözyaşları’ diyordu ‘evet’çiler…

Oysa Papadopoulos’un gözyaşları gerçekti!

Biz esas ‘timsah gözyaşları’nı Crans Montana’da gördük…

Tezlerini yazılı olarak vermeyi reddeden Türkiye, garantileri ve müdahale hakkını gözden geçirmek için 15 sene şartı koştu; 3 dönem Dönüşümlü Başkanlık’tan sonra ‘duruma bakarız’ dedi.

Ankara değil Kıbrıs hakkında, 15 senede Türkiye’de neler olabileceği konusunda garanti veremez! Mesela en az bir askeri darbe olur bu 15 senede… Tarihten biliriz ki TC’deki her askeri darbe de Kıbrıslıların başına yumruk olarak iner. 15 senede iktidar da değişti mi, bir sonraki iktidar kendinden öncekinin anlaşmasını da tanımaz!

Gel çık içinden…

‘Timsah gözyaşları’ Papadopoulos’unkiler değildi; Crans Montana masasının neden dağıldığı konusunda Kıbrıslılara yalan söyleyen Mavroyannis ile Özdil Nami’nin gözyaşlarıydı timsah gözyaşları.

Hele ki Mavroyannis’in AKEL’in cumhurbaşkanı adayı olarak bugün adının geçmesi, bunca sene neden yalan söylediklerinin de itirafı gibi…

Mavroyannis’le sarılıp ağladığı söylenen Nami de Crans Montana’da TC’nin ‘kırmızı çizgileri’ni savunarak yurdumuzun askersizleştirilmesine karşı çıkmıştı. Belgeden aktarıyorum:

-‘‘Sayın Nami, (…) Garantileri ve askeri isteyenin Türkiye değil Kıbrıslı Türkler olduğunu belirtti. Türkiye’nin, Kıbrıslı Türklerle diyalog ile kendisi için değil ama Kıbrıslı Türkler için bu haklarını feda edebileceğini, Türkiye’nin daha ileri hareketlerde bulunmaya hazırlık yapabileceğinin işaretini verdiğini anlattı’’…

Türkiye fedakârlık yapıp asker çekmeye ve Garantileri kaldırmaya hazırdır, ama biz Kıbrıslı Türkler olarak karşıyız diyor Nami. Sonra da masa dağılınca Mavroyannis’e sarılıp ağlıyor…

Müzakere masası işte budur: Yalan-yalancı ile kukla-kuklacının ittifak ederek gerçek çözümün önüne perde çekilmesi!

(3 Mayıs 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author