‘‘İşgalci Türkiye Kıbrıs’tan defol’’ sözünün ekonomi politiği

Aziz Şah – Hem burjuvazi hem de muhterem solcular rahatsız oldu ‘‘İşgalci Türkiye Kıbrıs’tan defol’’ sloganından…

Sömürge Valiliği’nin önünde 1974’ten beridir süren TC işgaline karşı atılan sloganlar ‘halkın gerçek gündemi’ni çarpıtmış…

‘Halkın gerçek gündemi’ dedikleri geçim derdi, pahalılık, zamlarmış: Yani ekonomi!

KKTC’ci sola ve ayrılıkçı ganimet-kara borsa burjuvazisine göre ekonomi ile politikanın birbiri ile alakası yok.

1974’ten beridir TC kapitalizminin iç pazarı olarak yaşadığımız ekonomik krizlerin işgalle alakası yokmuş…

Yaşadığımız mali esaretin TC’nin bizi Dolar borçlandırıp, bize verdiği borçla buradaki işgal harcamalarını karşılamasının alakası yokmuş…

TL’nin enflasyonunun çarpan etkisi ile çarpılmamızın 1974’te gerçekleşen işgalin sonucunda TL bölgesi yapılmamızla alakası yokmuş…

Yaşadığımız ekonomik sıkıntıların Türkiye’nin Kıbrıs’taki bütün üretim araçlarını imha etmesi ila alakası yokmuş…

Elimizde son olarak bir Elektrik Kurumu kalmış; TC’nin protokolle KIB-TEK’e yatırım yapılmasını yasaklamasının da işgalle alakası yok…

İşbirlikçi burjuvaziye ve işbirlikçi sola göre ekmeğin fiyatının işgalle alakası yok; zamları konuşalım, zamların nedenini değil!

KKTC’ci sol ve burjuvazi hastalığın nedenleri ile ilgilenmiyor, ağrılar ile ilgileniyor…

Hastalığın nedeni: İşgal ve yerleşimci sömürgeciliği!

Türkiye kapitalizminin krizlerini çarpan etkisiyle ve TL’nin devalüasyonunu tsunami olarak yaşıyoruz. TC, kendi üretimi Türk mallarını bile bize Dolar üzerinden satıyor. TC buradaki kendi işgal harcamalarını bize Dolar olarak borç yazıyor ve bu borç karşılığında da yerli işbirlikçilerine talimat yağdırıyor. Bunların işgalle ve istilayla hiçbir alakası yokmuş…

Çok mu ürktünüz ‘‘İşgalci Türkiye Kıbrıs’tan defol’’ sözünden?

Burjuvazi ve muhterem solcular…

‘Halkın gerçek gündemi’ bu değilmiş diyorlar hep bir ağızdan…

Kimler mi?

CTP, Bağımsızlık Yolu, Ekonomik Örgütler Platformu (Ticaret Odası, Sanayi Odası, Otelciler Birliği, İnşaat Müteahhitleri Birliği) ve İş Kadınları Derneği…

Milli Cephe tamam!

İşgal yokmuş…

Hatta ‘İşgalci Türkiye Kıbrıs’tan defol’ sloganının ırkçılık olduğunu söyleyecek kadar ileri gittiler işgali sahiplenme konusunda!

1974’ten beridir ırkçı sömürgeci bir rejim var Kıbrıs’ın kuzeyinde. Rumları evlerinden kovan ETNİK TEMİZLİK ile başlar ırkçılık; isimlerin Türkleştirilmesiyle, eğitim sisteminin Türkiye’ye entegre edilmesiyle devam eder. Kıbrıslıların sözde kendi ordusu olan GKK’da Kıbrıslı oldukları için komutan olamaması, Merkez Bankası’na Kıbrıslı müdür atanamaması ve Kıbrıslıların polis sınavlarında ekarte edilmesi ise KURUMSAL IRKÇILIKtır. İtfaiye Teşkilatı’nın bile TC Genelkurmayı’na bağlı olması ırkçılıktır. Türkiyeli kapitalistlerin ‘yerli ile çalışmam’ uygulaması ırkçılıktan başka bir şey değildir.

‘‘İşgalci Türkiye Kıbrıs’tan defol’’ sözü Türkiye’nin Kıbrıs’ta kurduğu ırkçı rejime karşı insanlığın sözüdür.

Ticaret Odası, Sanayi Odası, Otelciler Birliği, İnşaat Müteahhitleri Birliği diyor ki:

-‘‘Kıbrıs Türkünün Anavatan Türkiye ile arasında derin ve kopmaz bağlar vardır. Bu gerçeği kimse değiştiremez. Eylemde taşınan pankart ve atılan sloganları esefle kınıyoruz. Kıbrıs Türk halkı ile Anavatan Türkiye’nin arasını bu tür eylemlerle kimse açamaz’’.

O yüzden mi Mağusa Limanı’nın ve Ercan Havaalanı’nın uluslararası ulaşıma ve ticarete açılmasına karşı çıkan Türkiye’nin karşısında sesinizi çıkaramıyorsunuz?

Otelciler Birliği Ercan’ın uluslararası ulaşıma açılıp dünyadan doğrudan turist gelmesini istemez mi?

Sanayi ve Ticaret Odaları Mağusa Limanı’ndan doğrudan ticaret yapmak istemez mi?

Türkiye Cumhuriyeti devleti Mağusa Limanı’nın açılmasına da karşıdır…

İşgal yoktur ama değil mi, rehine değilsiniz?

Rehine olmadığınız için ağzınızı açamıyorsunuz. TC Dışişleri elinin tersi ile haklarınızı çöpe atıyor…

Ya size ne demeli bu memleketin topraklarını istila ordusu gibi yağmalayan çevre felaketi müteahhitler?

Siz değil misiniz daha geçen sene, Kıbrıs’ın kuzeyindeki köy yollarının inşaatını TC ile imzalanan protokol ile Türkiye sermayesine kaptırınca kalkıp Ankara’ya giderek Fuat Oktay’dan torpil isteyen?

Eski adı TC Kıbrıs İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanlığı olan, Kıbrıs İşleri Koordinatörlüğü’ne, ta Ankara’ya gidip Kıbrıs’taki köy yolları ihalelerine girebilmek için yalvarmadınız mı?

Neden ‘KKTC Ulaştırma ve Bayındırlık Bakanlığı’na değil de Ankara’ya gittiniz köy yollarındaki yama işlemleri için?

KKTC Ulaştırma Bakanı’nın hiçbir yetkisi yok, biliyorsunuz.

Ama işgal de yok değil mi?

‘Devletiniz KKTC’dir değil mi sizin?

Köy yolları inşaatlarının yetkisi bile Ankara’dadır…

2010’lu yılların başında siz değil miydiniz ‘‘İhalelere Ankara’da değil, Lefkoşa’da çıkılsın’’ diye eylem yapan müteahhitler?

Maraş açılımından dışlanınca nasıl ağladığınızı unuttunuz mu; Mobilya Sanayicileri Derneği bile açıklama yayınlamıştı…

Baylar, hiç unutmam Mart 2020’de TC Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yazdığınız yalvaran, yavşak, yalaka mektubu…

‘Devletiniz KKTC’nin ‘başbakan’ı Ersin Tatar, ‘cumhurbaşkan’ı Mustafa Akıncı iken siz işinizi halletsin diye ‘Sayın Cumhurbaşkanımız’ diye Erdoğan’a mektup yazdınız.

Türkiye izin vermediği için Mağusa Limanı’ndan doğrudan ihracat yapamazsınız, Ercan’a doğrudan turist gelemez. Çünkü Ankara öyle buyurdu…

Evet, ekonominin ve halkın geçim derdinin işgalle hiç ama hiç alakası yoktur!

(21 Mayıs 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author