Aziz Şah – 2022 Mali Protokolü’nü ilk okuduğumda Dr. Küçük’ün Ankara’ya sipariş ettiği kazık geldi aklıma…
Dünyadaki hiçbir sömürgede olmayan bir uygulamadır bu: Ankara bir kararname hazırlar, adına ‘protokol’ der ve buradaki uşaklarına imzalatır.
Anlaşma eşitler arası olur: İşgalci ile işgalcinin kurduğu kukla rejim anlaşma imzalayamaz. TC-KTFD/KKTC protokollerinin temel saçmalığı budur.
Bu işgal bölgesinde ifade özgürlüğü olsaydı, seviyesiz Amerikan komedileri oynamak yerine tiyatrocularımız ‘PROTOKOL’ diye gerçek bir absürt oyun yaparlardı. (Oynamak isterlerse ben yazarım oyunu…)
Birçok insan, ‘‘Bu protokollere zaten uyulmaz, ne TC uyar ne de buradaki uşakları’’ dese de mesele o kadar basit değil. İmzalayanlar da ‘‘Zaten uymayacağız, imzalayalım da Ankara ile popaz olmayalım’’ diye düşünür.
Ancak 1974’ten bu yana imzalanan protokoller buradaki IRKÇI SÖMÜRGE REJİMİ kurumsallaştırmak üzerine kurgulandı. Bir protokolde yüzlerce madde olur, bir tanesi spesifik bir alanda sizi Türkiye’ye entegre eder; Türkiye’deki uygulama buraya taşınır: Kurumsal ilhaktır bu, yani adı konmamış ilhak.
Yüzlerce protokol imzalandı böyle. Her birinde sadece entegrasyoncu/ilhakçı bir madde olması bile yeterlidir. Misal 1988 Karayolları Protokolü ile yol yamama yetkisi bile Ankara’ya devredildi. Ahali da köstebek yuvası gibi yollarda giderken KKTC’ye söver!
Senelerdir ‘her protokol bir esaret belgesidir’ diye yazar dururum. Protokol maddelerini alıntılarım, ancak ‘İMHA, YOK OLUŞ, İLHAK PROTOKOLÜDÜR BU!’ diye bağırmanız için bilgiye ihtiyacınız yokmuş; Sucuoğlu’nun imzasına ihtiyacınız varmış…
Ahalinin ‘BU PROTOKOL İMHA PROTOKOLÜDÜR’ diye nara attığını görünce, ‘iyi ki imzalamış’ dedim!
Tavuk gibisiniz…
Tavuğun da başını kestiklerinde tepinir ölene kadar!
Dr. Küçük’ten beridir tunç kanunudur: “Siyasi görüşümüz yoktur. Türkiye ne derse, Türkiye ne isterse onu yaparız. Şayet Türkiye bir koca kazık gönderir ve bunu götünüze sokunuz derse, o kazığı hiç düşünmeden götümüze sokarız”…
İşte, Dr. Küçük’ün bahsettiği kazığa Dr. Sucuoğlu ‘emredersiniz’ dedi.
İyi ki imzalamış, reddetmemiş bu protokolü Bay Faiz!
Sucuoğlu bu protokolü reddetse kahraman olacaktı, arkasından koltuğa kim oturursa otursun imzalayacaktı. O da kahraman olduğuyla kalacaktı başımıza…
-Türkiye’nin protokolünü reddeden adam!
En azından BM Genel Sekreterleri ve kahramanlar çöplüğü olan bu diyarda bir kahraman eksildi…
Kıbrıslı ironi sevmez, dosdoğru söylenmesini ister, bilirim!
1980’lerde Fuat Veziroğlu “Ticaret ve Sanayi Bakanı” olarak Ankara’ya protokol görüşmesine ilk kez gittiğinde başına geleni kırk kez yazmışımdır, bu da kırkbir olsun!
-“Kıbrıs İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Abdullah Tenekeci’yle toplantıya girdik. ‘Bu iş rutin bir şeydir. Her yıl yapılır. Bir şey hazırladık’ deyip imzalamam için önüme bir kağıt koydular” dedi Veziroğlu.
Önüne protokolü koyduklarında der ki:
-“Bizi protokolü müzakereye çağırdınız, şimdi okumadan imzalamamı istiyorsunuz”…
Veziroğlu, protokolü okuyunca bazı maddelere karşı çıkar:
-“Karşı çıktıklarım arasında bir madde vardı ki, iki devletten birinde belli bir konuda büyük bir yatırım varsa, diğer devlet o yatırımı yapmaz deniliyordu. Tenekeci’ye ‘Biz küçük bir devletiz ve büyüğe karşı küçüğü korumamız lazım. Siz küçüğe karşı büyüğü koruyucu bir ifade kullandınız burada”…
1974’ten beridir imzalanan her protokol imha (üretimin bitirilmesi-kültürün asimilasyonu), ilhak (entegrasyon) ve istirdat (Kıbrıs’ın geri alınması) içindir. Kolayını buldunuz bugün; AKP’yi suçluyorsunuz! 2022 Mali Protokolü bugüne kadar önümüze konan bütün protokollerin toplamıdır.
Veziroğlu, ‘Büyüğe karşı küçüğü korumamız lazım’ der Sömürge Bakanı’na. Protokoller ise küçüğü imha edip sünger gibi emmek içindir!
(23 Mayıs 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)