Temmuz tesadüfleri sevmez

Aziz Şah – Temmuzda hiçbir şey tesadüfen olmadı…

Ne Kıbrıs’ın bölündüğü Temmuz’da…

Ne Kutlu Adalı’nın öldürüldüğü Temmuz’da…

Ne de asker ile Denktaş’ın Avrupa gazetesine Casusluk Komplosu kurduğu Temmuz’da…

Kıbrıs’ta Temmuz’larda tesadüfen bir şey olmaz…

Tesadüfleri sevmez Temmuz, Temmuz yaz aşklarının değil karanlığa okunan selaların zamanıdır.

Kıbrıs’ta 1974 Temmuz’unda Yunan Darbesi ile Türk İstilası arasında geçen beş günde tek bir Kıbrıslı Türk’ün burnu bile kanamadı.

Denktaş çıkıp, ‘‘Bu mesele Rumların iç meselesidir’’ dedi…

***

Yunanlı ve Rum faşistler ile Makarios’çular ve EDEK’çi Rumlar savaşıyordu…

İşin ironisi, Kıbrıslıtürk federalistler kör kütük AKEL’ci olduğu için Üçüncü Dünyacı sosyalizminin temsilcisi EDEK’e alerjileri var.

-‘Faşist EDEK’ diyeni bile gördüm. Çünkü faşizmin ne olduğunu bilmez bizim solcularımız.

‘Faşist EDEK’ dedikleri parti NATO’nun faşist Yunan Cunta’sı ile savaştı 1974’te…

Türk işgali tamamlandıktan sonra EDEK lideri Vasos Lissaridis EOKA-B tarafından 30 Ağustos 1974’te öldürülmek istendi. Tarihe dikkat edin! İkinci Harekât gerçekleşmiş, Kıbrıs Türkiye’nin işgali altında; Rum faşistleri Türk ordusu yerine Rum anti-emperyalistleriyle savaşıyor!

Suikastta arabayı kullanan EDEK’li şair Doros Loizou hayatını kaybederken, EDEK lideri Vasos Lissaridis yaralı kurtuldu. Loizou Lissaridis’in eşiydi…

2021 Sonbaharında Anasasiadis BM Genel Kurulu’nda 1960 anayasasının BM parametreleri doğrultusunda yeniden restorasyonu çağrısı yapınca, buna olumlu bakan EDEK lideri Sizopulos “çoğulcu demokrasi” fikrini savunduklarını söyleyerek şöyle dedi:

-“Bu fikrimiz sadece Kıbrıslı Rumlar için değil aynı zamanda Türkiye ve illegal Türk yerleşikler tarafından hakları yüzsüzce ihlal edilen Kıbrıslı Türkler olmak üzere tüm Kıbrıslılar için faydalıdır”…

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin restorasyonunu savunurken Kıbrıslı Türklerin taşıma nüfus karşısındaki durumunu düşünen bir parti. Örnek veriyorum sadece, hiç sorgulamadan ezberlediğiniz sloganlarla öküzün trene baktığı gibi bakınca hayatın karmaşık ilişkilerine,

-‘Tek çare iki bölgeli, iki toplumu federasyon’ diye NATO zirvesi kararını barış sloganı diye atar durursunuz!

***

Yunanlılar ile Rumlar savaşıyordu. Denktaş ‘‘Bu mesele Rumların iç meselesidir’’ derken haklıydı…

Ama bugün savaştan yarım asır sonra aleni bir şekilde çıkıp Yunan Cuntası Türklere katliam yapıyordu, bu yüzden Türk askeri adaya çıktı diyorlar. Herkes de buna inanıyor…

‘‘Saddam’ın kimyasal silahı vardı’’ yalanı gibi bir şey… 

‘Ya Türk ordusu adaya çıkmasa…’ diye giriyorlar cümleye. Türk ordusu çıksın diye Yunan Cuntası darbe yaptı zaten!

Körü körüne şovenizmin ‘intikam sarmalı’na kapılmak yerine savaşın kronolojisine bakanlar katliamların hangi evrede olduğunu görecektir…

Türk askeri İkinci Harekâtı yaptıktan sonra oldu katliamlar…

Savaşta neden-sonuç ilişkilerini önemsemeyebilirsiniz. O zaman ‘intikam sarmalı’nda boğulursunuz…

Katliamların diyalektiği budur: Ta Gönyeli katliamında Kıbrıslı Türklerin Rumları kestiği o vahşi günden bu yana bunu öğrendik. Katliamlar-rastgele yaylım ateşle kahve taramalar ‘intikam-hınç sarmalı’dır.

Mehmet Ali Tremeşeli’nin anlattığı gibi:

-‘‘O günlerde tıpkı futbol maçlarında olduğu gibi herkes radyonun başında, gol yiyen taraf biraz sonra kendi takımının rakip kaleye atacağı golü sabırsızlıkla bekler, gol gelmezse moraller bozulur ve mağlup takıma kendi takımı tarafından ağır eleştiriler yöneltilir, hatta çoğu zaman eleştiriler küfre dönüşürdü’’…

İntikam sarmalına girdiniz mi, kedinin yumakla oynadığı gibi oynar sizinle…

Kedi de yavrusunu yer!

(21 Temmuz 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author