Aziz Şah – Bir sene önce Anastasiadis Kıbrıslı Türk toplumuna tarihi bir çağrı yaptı…
Ezici çoğunluğun duymazdan geldiği ‘‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönüş’’ çağrısı.
İlk olarak SSCB Dışişleri Bakanı Andrey Gromiko’nun henüz Kıbrıs bölünmeden ortaya koyduğu öneriydi Anastasiadis’in 25 Ağustos 2021’deki teklifi… 23 Temmuz 1974’te Cunta düştüğünde Klerides’in Kıbrıs Cumhuriyeti’nin anayasal nizamının yeniden tesis edilmesi önerisi de aynıydı.
2 Şubat 2000’de Klerides, 23 Temmuz 1974’te söylediğini tekrar etti: “Bizim yapmaya çalıştığımız şey, adada yeni bir devlet yaratmak değil, Kıbrıs anayasasında üniter devletten federal devlete geçişe imkan veren düzenlemeler yapmaktır”…
Hristofyas ise Kıbrıs Cumhuriyeti’nin federalleştirilmesi tezini 14-18 Eylül 2009 tarihinde Ulusal Konsey’de karara dönüştürdü. Yani, Kıbrıs’ın bütünlüğünü korumak için üretilen devlet politikasını tekrar etti Anastasiadis 1 sene önce. Yeni bir şey söylemedi!
23 Temmuz 1974’te Ankara, 2000’de Klerides önerdiğinde Denktaş ile birlikte Akıncı ve Talat reddetti. 25 Ağustos 2021’de Anastasiadis önerdiğinde, ‘Avrupa gazetesi’ dışında herkes reddetti veya tarafsız kaldı.
Taksimci-federalist farketmeksizin Kıbrıs’ı bölmek isteyen Türk Liderliği ‘bakir doğum’ dedi yeni kurulacak federal/eşit egemen devlet(lere). Kıbrıs’ın bütünlüğünü korumak isteyen Rum Liderliği ise ‘‘Kıbrıs Cumhuriyeti’nin federal bir devlete dönüştürülmesi’’ dedi. Talat ile Hristofyas’ın temel çatışması da buydu…
Anastasiadis’e bu teklifi tekrar ettiren ‘Kapalı Maraş’ açılımı oldu. TC Devleti, Varosha’da Kıbrıslıların acıları üzerinde tepinince Tatar ile bazı siyasilerin pasaportları askıya alındı.
Anastasiadis’in 25 Ağustos 2021’deki açıklamasını hatırlatayım:
‘‘Bakanlar Kurulu’nun, pasaportların ertelenmesi veya yenilenmemesi veya verilmemesi ile ilgili kararı hakkında Sn. Tatar’ın ileri sürdüğü iddialara ilişkin olarak şunlara işaret etmek istiyorum:
1. Sn. Tatar’ın ileri sürdüklerine belgelerle ve sert bir dille cevap verebilirdim. Gerginliğin daha da artmasından kaçınmak için bunu yapmayacağım. Çünkü beni ilgilendiren, Kıbrıs sorununun Zirve Anlaşmaları, Birleşmiş Milletler kararları ve Avrupa müktesebatı temelinde ve her iki toplumun yararına çözümlenmesidir.
2. Sn. Tatar’ın mesnetsiz ve çelişkili iddiaları arasından sadece iki hususun üzerinde duracağım:
A. Sn. Tatar, bu kararla vatandaşlar arasında ayrım yapıldığı için, kararın ırkçı ve insan hakları ihlali olduğunu iddia ediyor. Bunun cevabı olarak, Sn. Tatar’a kendisinin yaptığı açıklamada aynen şunları söylediğini hatırlatmak istiyorum: “…Ayrı bir ırkız. Türkçe konuşuyoruz, dinimiz İslam, vatanımız Türkiye’dir.” Yukarıdaki iddiaların aksine, Kıbrıs Cumhuriyeti, Kıbrıslı Türk vatandaşlarımızın haklarına saygı göstererek, 97,000 seyahat belgesi verdi. Kıbrıs vatandaşlığını tasdik eden Kıbrıs kimliğine sahip olanların sayısı ise, 110,000’den fazladır. Dolayısıyla, ayrım yapmakla ilgili iddialar geçerli değil. Çünkü pasaportların ertelenmesi, Kıbrıslı Türk vatandaşlarımızın hepsi değil, eylemleri ile Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını, egemenliğini ve varlığını sabote eden sınırlı sayıda kişilerle ilgilidir.
B. Sn Tatar, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin iki halkın ortak Cumhuriyeti olduğunu ve pasaportların Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Kuruluş Anlaşmalarından kaynaklanan doğal bir hak olarak alındığını ve bu hakka saygı gösterilmesi gerektiğini söyledi. Cevap olarak şunları belirtmek istiyorum:
A. Yukarıdaki doğru saptama, Sn. Tatar’ın Kıbrıs vatandaşları arasında iki halk ayrımı yapan veya kendisinin atıfta bulunduğu anlaşmaları açık biçimde ihlal eden iki devletli çözüm pozisyonlarına aykırı veya/ve çelişki içindedir.
B. Dolayısıyla, eğer Sn. Tatar söylediklerinde ciddiyse, Kıbrıs Helen toplumu, 1960 Anayasası hükümlerine göre Kıbrıslı Türklerin gerek yürütme ve yasama gücüne, gerekse diğer Hizmetlere geri gelmeleri ile anayasal nizamın tesis edilmesinde ve buna eşzamanlı olarak BM kararları temelinde ve bu kararlara göre her toplumun idaresinin sorumluluğunda olacak bölgelerin belirlenmesi
için görüşmelerin başlamasında ısrar ediyor ve bu yüzden bunu kabul etmeye tam olarak hazırdır’’…
(5 Eylül 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)