Aziz Şah – Andreas Soutzi (Soudjis) işgalci rejimin elinde tek başına, yalnız bir savaş esiri…
Saçma sapan iddialarla, ‘adam’ına göre uygulanan hukukla, normal yargılama prosedürünün de dışına çıkılarak rehine hukuku uygulanıyor ona.
İşte bazılarının ‘son kale’ dediği yargımız…
Bu ‘son kale’ her kritik insan hakları davasında çuvallıyor. Tacan Reynar’ın dediği gibi, çünkü ‘son kale’ mahkemeler değil, insandır!
Andreas’ı tanımam, bulunduğu eylemlere hiç katılmadım…
Liberal federasyon tezinin taksime geçirilmiş bir kılıf olduğunu savunurum. İsmet İnönü de bunu zaten bizzat TBMM’de söyledi: ‘Uluslararası kamuoyu önünde zor duruma düşmemek için taksim yerine federasyon diyoruz’ diye…
Taksim tezini Türklerin kafasına İngiliz emperyalizmi soktu, federasyon da Türk tezi… Bu sebepten ezelden beridir Kıbrıs’ın ancak Kıbrıslı bir tezle yeniden inşa edilebileceğine inanırım.
Terk ettiğimiz Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönerek, ortak sendikalarda ve siyasi partilerde örgütlenerek, terk ettiğimiz Kıbrıs Futbol Federasyonu’na dönerek, ayırdığımız belediyeleri ve hastaneleri birleştirerek birleştirebiliriz ancak Kıbrıs’ı, Kıbrıslılık bilincini ve ortak yaşam kültürünü geliştirerek…
25 Ağustos Anastasiadis’in Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönüş çağrısının sene-i devriyesiydi. Onu yazıyorum günlerdir; Andreas için ara verdim yazı serisine…
Kıbrıs Cumhuriyeti’nden bir Türkiye vazgeçmedi bir de Rum toplumu. Kıbrıslıların Kıbrıs üzerindeki statüsü ve hukuksal temelidir Kıbrıs Cumhuriyeti. 1977’den beridir Rum tarafı masaya koyduğu her öneriyi Kıbrıs Cumhuriyeti anayasasının restorasyonu temelinde koyar. Rum liderliğinin ve toplumunun kırmızı çizgisi Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yıktırmamaktır.
Ta başından beridir Türk tezi olan federasyon, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin feshedilmesi –yani yıkılması- üzerinden kurgulandı. 4 Mart 1964’te BM’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’ni Kıbrıs’ın tek temsilcisi olarak ilan ettiği kararı bu yolla ortadan kaldırmayı planladılar.
Hatta Necmettin Erbakan, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni feshederek ‘‘Kıbrıs Rum Federe Devleti’’ni kurmaya çağırmıştı Rumları. ‘İki devletli çözüm’e giden yol böylece oluşturulacaktı, Kıbrıs Cumhuriyeti Kıbrıs’ın üzerindeki egemenliğinden vazgeçince…
Kıbrıslı Rumlar aklını peynir ekmekle yemedi ki Kıbrıs Cumhuriyeti devletinden vazgeçsin. ‘Türk tezi olan federasyon’dan bahsettiğinizde Rum toplumu bundan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin feshedilmesini anlar. Marjinal liberal bir çevre dışında bunu savunan yoktur. Hatta federalist AKEL’in federasyondan anladığı da Kıbrıs Cumhuriyeti’nin feshedilmesi değildir.
Rum toplumu içerisinde marjinal diyebileceğimiz bir çevre var; işgalci Türkiye’yi haklı çıkarıp, bütün suçu Rumlarda ararlar. Hatta şöyle derler: ‘Siz bilmezsiniz Türkiye ile nasıl konuşacağınızı, tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır’…
İşgal bölgesindeki federalistlerin de hali budur işte. Bu yüzden ‘‘önce bir bekleyelim Andreas’a ne suçlama getirilecek da sonrasına bakarız’’ havasındalar…
Andreas’ı kurban seçti işgal rejimi. Türkiye’de kurban seçtiği on binlerce Kürt ve binlerce Türk muhalif gibi…
Andreas Soutzi’nin tek başına ağlayan hali gitmiyor gözümün önünden…
Andreas Mesaryalı, Lisi’lidir, silah zoruyla evinden atılanlardandır…
Lisi’de iki katlı bir evi var… Türkleştirildikten sonra adı Akdoğan olan Lisi.
Lisi’de bir Rum evini ‘kültür merkezi’ yaptı belediye… Bana anlatılan, Andreas buna çok içerlemiş:
-Orası bir ‘kültür merkezi’ değil bir ailenin evidir, hangi hakla ‘kültür merkezi’ yaparsınız, diye kızmış…
O kadar normal geliyor ki size çöktüğünüz evler, mülkler, topraklar… Mandıraya, camiye ve ‘kültür merkezi’ne çevirdiğiniz kiliseler… Hatıraları, hafızası, manası var başkaları için o duvarların. Başkasının acısına yüreğinizi kapadınız, anahtarını bok kuyusuna attınız!
Boynunda bir anahtarla evin sahibi cira geldiğinde çöp olur sizin federalistliğiniz, iki bölgeciliğiniz, çok kültürcülüğünüz!
İşgalcinin süngüsü ile evinden atılmış bir neslin hisleri ile düşünür Andreas, sizse hırslarınızla.
Alın pankartınızı gidin mahkemenin önüne… Kapkara puntolarla ‘FAŞİST RUM YÖNETİMİ’ yazsın üzerinde.
İşgalciye söyleyemediğiniz ne varsa, toprakları işgal altındaki Kıbrıs Cumhuriyeti Devleti’ne söyleyin!
(14 Eylül 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)