Aziz Şah – Fikirlerin ve eylemlerin sonuçları vardır. Sonuçlarını göğüsleyemeyeceğiniz fikirleri savunmaz ve eylemlere girişmezsiniz.
Şovenizm ve gericilik topluma hakim olduğu zaman, toplumun kuyruğuna takılmak değildir ‘sorumluluk’ ve ‘önderlik’. Herkesin söylediğinin tersini söyleyebilmektir.
‘Topluma ilerici önderlik yapamıyorsak, toplumun gericiliğine uyalım’ diyerek AKEL enosis politikası güttü, CTP yerleşimci taşıma nüfusa göre pozisyon aldı ve İTEM ile Muhaceret Yasaları’nı yaptı.
1974’le beraber NATO’nun ‘iki bölgeli iki toplumlu federasyon’ tezinin tanrı kelamı kabul edilmesi de egemenlerin yarattığı iklimin ‘hayvan’ı olmaktır.
40 sene sonra verilen özeleştirinin kıymeti yoktur. Kritik karar anında sorumluluk alırsınız. Eğer o ‘an’ı kaçırmışsanız, tarih size telafi şansı verir.
Tarih, lokomotifi uçurumdan kurtarmak için Kıbrıs’ta çok fırsat vermiştir. Ancak siz yemekli vagonda eğlenmekteydiniz o sırada…
Andreas Soutzi işgal rejiminin elinde rehine bir mültecidir. Köyü Lisi’den sürülmüştür, güneyde yaşamak zorunda bırakılmıştır. Kapalı Maraş’tan çektiği 5 adet fotoğraftan dolayı esirdir…
‘Federal çözüm’cü çevreler kendi aralarında anlaşarak kurban ettiler Andreas’ı. Bu münferit bir olay değildir. Savaş zamanında ‘ama ve fakat’lara sığınan, şovenizm yükseldiğinde kendisi alçalan bir sol yaşar bu adada.
AB-ABD emperyalizminin 1990’lardan beridir verdiği ‘uzlaşmacılık’ eğitiminin sonucudur Andreas’ın gözyaşları…
Conflict Resolution toplantılarında yaratılan projeci-foncu çıkar grupları, bugün işgal rejimi tarafından bir barış aktivisti tutuklandığında ortak karar alıyor sessiz kalmak için!
1990’larda ABD’deki eğitimlere katılan bir Rumun ‘sabır eğitimi’ sırasında çok sinirlendiği anlatılır. Yumurta verilmiş ellerine tutmaları için… Sabrederek başkaldırmamayı öğrensinler diye. Bizimki dayanamamış yumurtayı savurtmuş duvara, ‘dalga mı geçersiniz bizimle’ diye…
İşte o eğitimleri tamamlayarak liberalleşenler ‘yumurta’ olarak Andreas’ın rehineliğine göz yumdu.
1990’lardan bugüne AB ve ABD’nin Kıbrıslı sivil topluma harcadığı milyonların sonucudur bu teslimiyet. 2018’de bir proje kapsamında bir sözlük hazırlattı Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Kıbrıslı liberallere. Alithia gazetesinin Alman büyükelçiye dayandırdığı habere göre, Almanya bu sözlüğün %50’sini finanse etti. 25.000 Euro’dan fazla katkı yaptı. Yani sözlük en az 50.000 Euro’ya mal oldu…
Bu sözlük yapıldığı zaman tek karşı çıkan Avrupa-Afrika gazetesi olmuştu… Faşistlerle liberalleri birleştirmişti bu sözlük:
-İşgal harekâtına ‘Atilla operasyonu’ demeyin, çünkü Atilla barbarlığı temsil eder, diyordu sözlük.
-İşgal, istila, işgal askeri de demeyin…
Çünkü 20 Temmuz’da ve sonrasında silah zoruyla evlerinden sürülmedi insanlar, tecavüzler olmadı, sivil infazları yaşanmadı… Savaşın durduğu aşamada İkinci bir Harekât daha yapıp evlerini terk etmeyen insanlar da göçe zorlanmadı. Karpaz’ı ve Bellapais’i iki harekâtta da terk etmeyen Rumlar da ateşkes sırasında kovulmadı! ‘Temizlik harekâtı’ gibi bir istila gerçekleşmedi. Bunun bedelini de Atlılar, Muratağa ve Sandallar’da siviller ödemedi…
Kıbrıs’ta terimler hayatın merkezindedir. Ancak kavramlar herşey değildir. Sözcükler hikâyeyi anlatırken kullanılan anahtarlardır. Tarihin yarattığı ‘anahtarlar’ sansür edilemez. Liberaller ‘özgürlükçü’ olduklarını söylerler, Kıbrıs’ta ise sansürle başladılar işe…
Türkiye’nin işgal ettiği toprakları kolonileştirmek için taşıdığı yerleşimci nüfusa, ‘yerleşikler’ demeyin diyor sözlük. Kıbrıs’ta TÜRKİYE’NİN YERLEŞİMCİ SÖMÜRGECİLİĞİni tartışmayın diyor bize Batılıların Kıbrıslı liberallere para vererek yazdırdığı sözlük.
Evrensel tabiri ile ‘Settler’ yani ‘Yerleşimci’ kavramı yerine ne söylenmesi gerektiğini de dikte ediyor sözlüğü yazan liberaller: ‘Türkiye göçmenleri’, ‘Türkiye kökenliler’, ‘Türkiyeliler’, ‘Türkiye vatandaşları’, ‘Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşayan Türkiyeliler’…
Bununla da kalmıyorlar… Irkçı-fetihçi bir perspektifle ‘resmi tarihi’ tekrar ederek Kıbrıslı Türklerin tarihini 1571’de başlatıyorlar. Konya’dan geldiklerine emindirler… Kimlik-tarih okuması açısından faşistlerden hiçbir farkı yok liberallerin.
Sözlük tam anlamıyla ayrılıkçıdır: ‘Kıbrıs halkı’ da demeyin diyor, 50.000 Euro’luk sözlük. Kıbrıslı Türkleri incitirmiş bu ‘terim’…
İşte, Lisili Andreas bu yüzden yalnız başına ağlıyor.
(18 Eylül 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)