
Aziz Şah – KKTC’nin 39’uncu kuruluş yıldönümü için (13 Kasım’da) bir yazı yazdı İlber Ortaylı Hürriyet’te.
Ortaylı, Osmanlı’nın Kıbrıs’ı fethi, TC’nin Kıbrıs’ı işgali ve KKTC’nin kuruluş dönümlerinde mütemadiyen birer Kıbrıs yazısı yazar.
Her yazıda muhakkak Kıbrıs’ın Batı emperyalizmi için Rusya karşısındaki öneminden bahseder…
Her yazıda muhakkak Kıbrıs’tan vazgeçemeyiz, üzerinde yaşayanların ne düşündüğünün hiçbir önemi yok, der…
Her yazıda muhakkak Cenevre Sözleşmesine aykırı olarak Bülent Ecevit’in başlattığı yerleşimci nüfus taşıma politikasından bahseder. TC’nin doğulu/esmer nüfus taşıyarak yanlış yaptığını söyler. Kıbrıs’taki yerleşimci nüfus politikası batılı/beyaz tenli olmalıydı, der. Kıbrıs’a ‘yanlış’ nüfus taşındığı için, Kıbrıslıların yerleşimci nüfustan şikayetçi olduğunu söyler.
Kimden duyduysa bir ‘Bulgar efsanesi’ uydurdu İlber Ortaylı. Her yazısında muhakkak ‘yerleşimci Bulgarlar’ güzellemesi yapar. Okuduğum bazı kaynaklarda 500 civarında Bulgar Türkünden bahsediliyor.
Yazıda şöyle diyor:
‘‘Halihazırdaki politika Kuzey Kıbrıs’ın bağımsızlığı yönünde gerçekleşiyor. Bundan dönüş mümkün değil. Zira Doğu Akdeniz’de ve güney sahillerimizde yaşama güvenliğimiz buna bağlıdır. Her iki tarafın da (Güney ve Kuzey) etnik bütünlük kendi aralarında gerçekleşmiştir. Mevcut azınlıklar çoğunlukla bütünleşme halindedir ve bütün Kıbrıs’ın bir toprak olup Kıbrıslılık kimliği etrafında toplanması modası geçmiş ve barışa son verici bir tekliftir.
Kuzey kesimde bu politikaya aykırı davrananların yanlış yerleştirme sonucunda gittiği görülüyor. Buna karşılık Tuna boyu göçmenlerinden; yani Bulgaristan’dan gelenlerin önemlice ölçüde Kuzey Kıbrıs’a yerleşmeleri, adanın sakini Türkler tarafından çok hoşnutlukla karşılandı ve bu çalışkan nüfusun ada ekonomisine katkısı da çok önemli oldu’’…
Savaş suçu olarak taşınan yerleşimci nüfusa ‘yerleştirme’ diyor Ortaylı. Adamın zaten işi Osmanlı tarihindeki ‘yerleştirmeler’…
Ortaylı özetle diyor ki; Kıbrıs’ın kuzeyini işgal ettik, buna da ‘bağımsızlık’ dedik. Bundan (işgalden) dönüş mümkün değil. Zira Türkiye’nin güvenliği Kıbrıs’ın yarısının işgal altında tutulmasına bağlıymış…
Ortaylı, hızını alamayıp Kıbrıslılık kimliğinin modası geçtiğinden de bahsediyor. ‘Paris Moda Haftası’nda belirleniyor herhalde halkların kimliği…
‘‘Kıbrıs milliyetçiliği yoktur ama ileride kaçınılmaz olarak gelişecek’’ diyen Sömürge Valisi Palmer’den beridir Kıbrıs’ta düşmansız kalan Kıbrıslılığa-Kıbrıslılık bilincine-Kıbrıs milliyetçiliğine saldırır.
Bir Allahtan bir de Kıbrıs milliyetçiliğinden bu kadar çok korkulduğunu gördüm hayatım boyunca. Çünkü ikisi de yoktur…
Var olmayan şeylerden korkar işgalciler ve işbirlikçileri!
23 Ekim 1936 tarihinde İngiliz sömürge valisi Richmond Palmer Londra’ya gönderdiği raporda şöyle diyordu:
‘‘Bizim Kıbrıs’ta gelecekte de bir siyasal rahatlığımız olabilmesi için, adanın yönetimi BÖLGELER TEMELİ ÜZERİNDE sürdürülmelidir. Böylece Kıbrıs Ulusçuluğu (Milliyetçiliği) kavramı – ki Enosis aşınmış bir değer durumuna geldiğinde bu yeni kavramın yükselişi kaçınılmaz olacaktır- mümkün olduğunca uzak bir geleceğe itilip, karanlıkta bırakılabilecektir. Şimdi (Kıbrıs milliyetçiliği) neredeyse hiç yaşamıyor. Kıbrıslılar ya kendi bölgelerinin ‘ulusçuları’, ya da Rum veya Türklerdir…’’
İngiliz Sömürge Valisi Palmer’den sömürgeci Profesör Ortaylı’ya 1936’dan 2022’ye hep aynı Kıbrıslılık düşmanlığı…
İşin ironisi şu ki, 2022’de Kıbrıslılık korkusuna kapılan Ortaylı, Haziran 2019’da Habertürk’te ‘‘Fatih Altaylı ile teke tek’’te şöyle diyordu:
-‘‘Bir adadaki ‘etnografik mentalite’ çok önemlidir. Korsikalı Fransız değildir. Sardunyalı da o kadar İtalyan değildir. Sicilyalı da Sicilyalıdır. (…) Bunu anlamak lazım. Kıbrıslılar da kültür olarak, şüphesiz ki Anadolu tabanından da Trakya’dan da farklı bir cemaatin üyesidirler. Kıbrıslıların da kendilerine göre bir yaşam anlayışları, bir felsefeleri vardır. Kıbrıslıların da Kıbrıslı olduğunu bileceksiniz’’…
2019’da Kıbrıslılar Kıbrıslıdır diyen Ortaylı, 2022’de Kıbrıslılık kimliğinin modası geçmiştir diyor, ama biz kimliğimizi Paris Moda Haftası’ndan almadık…
Kalavaç’a birkaç yabancı araba arka arkaya girdiğinde,
-Paris oldu pezevengin köyü, derler…
Burasını Paris Moda Haftası mı zannettin de kimliğimizin modasının geçtiğini söylersin bre sömürgeci efendi!
(4 Aralık 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)