Aziz Şah – 5 Ağustos 1993’te ‘‘Şişirme Nüfus’’ başlıklı yazısında şöyle diyordu Kutlu Adalı:
-Çocukluğumdan ve ilk gençlik yıllarımdan anımsarım Kıbrıs Türklerinin gerçek nüfusu 65 bin ise, o zamanın liderliği ’85 bin Kıbrıs Türkü’ diye nutuk atardı. Nüfusumuz 85 bin olduğunda ‘100 bin Kıbrıs Türkü’ diye nutuk atmaya başlandı.
1960 nüfus sayımında nüfusumuz 104.320 olarak resmen belirlendiğinde Türk liderliği ‘120 bin Kıbrıs Türkü’ diye nutuk atıp, şişiniyordu. 1960 sayımında Rumlar hile yapmış olabilir düşüncesiyle, anımsıyorum o zaman Türk Cemaat Meclisi Başkanlığı, Maarif Dairesi Müdürlüğü aracılığıyla öğretmenlere bir nüfus sayımı yaptırmış ve sonuç 106 bin çıkmıştı. Zaten içimizde yaşayan çingeneleri Türk nüfusu saydığımızda, 1960 sayımı 105 bine ulaşıyordu. Bu duruma göre nüfusumuz 1974’te 115 bin olması gerekirken, birden bire 140 binlere, 180 binlere ulaşınca, adaya nüfus aktarıldığı ortaya çıktı.
Bu aktarmanın çapı ve boyutları büyüdükçe nüfus yapısı bozuldu. Kıbrıslı olarak azınlığa düşürüldükçe, ülkemizin geleceğini tayin etme hakkımızı da Türkiye’den gelenlere kaptırmış olduk.
Eskiden Rumlar karşısında ‘Azınlık Kompleksi’ne düşen liderlik, Türkiyeliler karşısında azınlık durumuna düşmemizi onur saydılar: ‘Gelenler Türk değil mi?’ diye övünmeye başladılar’’…
Kutlu Adalı neden öldürüldü, diye dedektifçilik oynamayı seven çoktur.
Türkiye’nin askeri işgali ve nüfus istilası altında yaşadığımızı söylemeden, Kutlu Adalı cinayetinde ‘tarihi eser kaçakçılığı’ gibi egzotik hikâyeler ararlar.
TC Özel Harp Dairesi’nin adamlarının bellerinde Jeriko ve Uzilerle ellerini kollarını sallaya sallaya Ercan’dan giriş ve çıkış yapmalarından hiç bahsetmezler!
Özel Harp Dairesi ‘Bayraktar’ı Kemal Coşkun 1996’da Kutlu Adalı öldürüldüğünde komşusuydu. Adalı’yı çok yakından tanımasına karşın, polisteki ifadesinde ‘‘Silah sesi duydum, çıkıp bakmadım. Ertesi gün duydum Adalı’nın öldürüldüğünü… Kutlu Adalı’yı tanımıyorum!’’ demişti…
Özel Harp Dairesi’nden hiç bahsetmeden Kutlu Adalı cinayetinin altından egzotik bir ‘tarihi eser kaçakçılığı’ çıkarma çabası Kıbrıs’taki işgal ve kolonizasyon gerçeğini örtme çabasıdır.
-Kutlu Adalı neden öldürüldü?
Bir nedenden değil, birçok nedenin ve bilip de henüz yazmadıklarının egemenlerde yarattığı endişeden dolayı, ama en çok da dozu yükseldikçe yükselerek savaş suçu yerleşimci nüfusa karşı yazdığı yazılardan dolayı öldürüldü…
19 Ağustos 1993’te devam ediyor Adalı:
-Artık belli olmuştur ki, yurdumuzu kurtaramayacağız. Ben kendi payıma inançlıyım, ama gidiş o gidiştir ki, Kıbrıs Türkü’nün yurdu artık kurtarılamayacak boyutlarda Kıbrıs Türklerinin elinden alınmıştır.
Nüfus inanılmaz hızda Anadolulaşmıştır. Düşünce ve görüşler inanılmaz boyutlarda millileştirilmiş, dinin tutucu, baskıcı etkisi ahtapotun kolları gibi evlerimizi, köylerimizi, sokaklarımızı, çarşımızı, eğitimimizi sarmıştır.
Artık sokaklar bizim değildir, çarşılar bizim değildir. İşçiler bizim değildir. Yatırımlar bizim değildir, dükkanlar bizim değildir, plajlar, oteller, moteller, yazlıklar, villalar, köyler, kentler bizim değildir.
Bizim olmayan, bize kalan sadece yalnızlığa terkedilmişliktir. Yalnızlık Kıbrıs Türkü için ölümdür, esarettir. Ama yalnızlığı seven çözümsüzlük yanlıları için refahtır, yüksek yaşamdır. Halkı ezen ve sömürenler ezilmedikçe, yalnızlığa itilmedikçe, Kıbrıs Türkü vatanını kurtarabilir mi?
Vatanımızı sevdiğimiz için, yalnızlığa terk edilmek gibi acı bir son olamaz’’…
Kutlu Adalı 1993’te nüfusumuz Anadolulaştırılarak yok ediliyoruz diye yazılar yazarken, CTP İTEM Yasası’nı yapmakla meşguldü ve Özker Özgür Anadolu’dan taşınan nüfusa dalkavukluk yapıyordu ‘elleri nasırlılar’ diye!
Uluslararası solda ‘parlamenter ahmaklık’ ve ‘halk dalkavukluğu’ vardır. Bizde de ‘Anadolu dalkavukluğu’ vardır.
-Ülkemizin geleceğini tayin etme hakkımızı da Türkiye’den gelenlere kaptırmış olduk, dedi Adalı.
-Yalnızlığa terkedildik, dedi Adalı. ‘Selam’ şiirini de bu duygularla yazdı işte:
‘Gideyim buralardan diyorum / Selamsız kalmaktan korkuyorum’ diye bitiyordu şiir…
Şener Levent’e ‘napan’ dediklerinde,
-Gidip gelirik aha mahkemeye, der…
Aha ben da,
-Gidip gelirim Kutlu Adalı’nın yazılarına…
(9 Aralık 2022 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)