Kıbrıslı Türk toplumunun “kendi kendine” yaptığı “6-7 Eylül 1955”

Aziz Şah – 65’inci yılında 27-28 Ocak 1958 olayları hamaset cephesi tarafından “kutlandı”…

Haberde “anıldı” diye yazarlar ama anmak nedamet getirmektir, özür dilemektir ve ders çıkarmaktır. Anmalarda insan başını iki elinin arasına alır, düşünür. Bizde ise her tören bizi bugünlere getiren “taksim politikası”nın kutsamasıdır.

Ersin Tatar törende doğru bir şey söyledi ama eksik söyledi. Haberde şöyle deniyor: “Tatar, Bozkurt Gazetesinin 28 Ocak 1958’de ‘İngiliz Taksimi Kabul Etti’ manşeti ile yayımlanması üzerine, Gazimağusa ve Lefkoşa’da gençlerin başlattığı yürüyüşlerin İngiliz Sömürge Yönetimi tarafından orantısız güç kullanılarak sindirilmek istendiğinde 7 şehit verildiğini anlattı.”

Doğrudur Bozkurt’un o manşeti attığı, ama eksik olan şudur: Haber kitleleri kışkırtmak için kullanılan yalan bir haberdir. Manşet 27’sinde yayınlandı, o da yanlış!

6-7 Eylül 1955’te İstanbul’da Rumlara yönelik linç, katliam ve tecavüz harekâtını gerçekleştirmek için Ekspres gazetesinde çıkan ‘‘Selanik’te Atamızın evine bomba atıldı’’ haberi gibi yalan bir haberdir Bozkurt’un haberi…

Denktaş şöyle anlatır:

-‘‘Sokaktaki çığlıkları duyar duymaz dışarıya atıldım (…)BOZKURT gazetesine gittim ve haberin doğruluğunu öğrenmek istedim. Gelen haberi gösterdiler… Meğer haberi İngilizceden Türkçeye tercüme eden arkadaş, sanki yeni bir habermiş gibi, eski bir beyanatı veriyordu… İngilizler bir süre önce ‘Taksimi de kabul edebiliriz’ gibilerinden bir beyanat yapmışlardı. İşte buna değinen yeni bir haber geçiliyordu… Bu, sanki o gün İngilizler Taksimi kabul etmiş gibi yorumlandı. Gazetede bunu ben öğrenmeye çalışırken, kalabalık da ortaya toplandı. Kendilerine haberin aslını anlatmaya çalıştım ve nümayiş yapacak bir sebep olmadığını söyledim’’…

Yalan bir haberle TMT ahaliyi sokağa döker. Bu yalan haberin sonucunda da 7 kişi ölür.

3 Mayıs 1997’de Ortam gazetesinde Neriman Cahit’e verdiği röportajda TMT’nin kurucularından Kemal Tanrısevdi, ‘‘27-28 Ocak olaylarının TMT tarafından örgütlendiğini’’ belirterek, bu olayların önceden planlanmış olduğunu itiraf etti.

Bu olaylardan 16 gün öncesine gittiğimizde ise Dr. Fazıl Küçük’ün 10 Ocak 1958’de Milliyet’e verdiği kışkırtıcı bir demeçle karşılaşırız:

-‘‘Taksim aleyhinde alınacak herhangi bir karar bizi adada hiç de tasvip etmediğimiz bir mücadele şekline sevk edecektir… Bu mücadelede ise 120 bin Türk 7’sinden 70’ine kadar kararlı ve azimlidir. Böyle bir çığırın açılmasına sebep olunursa bu mücadelemizde bizi taksime götürünceye kadar devam edeceğimizden bütün dünyanın emin olmasını isteriz. Bütün Kıbrıs Türkleri taksim gününü büyük bir sabırsızlıkla beklemektedir. Bu gayemize erişmek için de 120 bin Kıbrıs Türkü kendisine düşen vazifeyi yapacaktır’’…

Özel Harp Dairesi’nin İstanbul’da örgütlediği 6-7 Eylül 1955 pogromunun bir benzerini 27-28 Ocak 1958’de Kıbrıs’ta tezgâhlamasının sebebi ise Ankara’da İngiltere ve Türkiye arasında yapılacak pazarlıkta İngilizleri köşeye sıkıştırmaktı.

6-7 Eylül 1955, Türk-Yunan hükümetleri Londra’da pazarlık yaparken patlak verdi…

27-28 Ocak 1958 ise İngiltere ile Türkiye Ankara’da pazarlık yaparken patlak verdi…

27 Ocak’ta İngiliz Sömürge Valisi Hugh Foot ile Britanya Dışişleri Bakanı Selwyn Lloyd Ankara’ya vardığında Kıbrıs’ta olaylar başladı!

Denktaş’ın ‘tercüme hatası’ ve ‘doğru olmayan’ dediği haber üzerine çıkan olaylarda 7 masum insan öldürüldü.

27 Ocak’ta Sarayönü’nde Şerife Mehmet ve Mehmet Ahmet Bondigo landroverin altında ezildi…

28 Ocak’ta İngiliz askerlerini taşlarken yaralanan gençlerden İbrahim Ali’yi, arkadaşları Sermet Kanatlı ve Mustafa Ahmet hastaneye götürürken Girne Kapısı’nda delik deşik edildiler…

28 Ocak’ta Mağusa Kapısı’nda sopalarla İngiliz askerlerine saldıran Sefer Muharrem ve Fuat Yusuf makineli tüfekle öldürüldüler… 

27-28 Ocak 1958 emperyalizmin yerli işbirlikçilerinin Kıbrıs’ı bölmek için tezgâhladığı bir provokasyondu.

Bu yedi masum insan için Denktaş o meşhur sözünü söyledi: “Bu ölüler bize lazımdır. Dünyaya sesimizi bu ölülerle duyuracağız”…

(1 Şubat 2023 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author