Aziz Şah – Kıbrıs Cumhuriyeti’nin özgür bölgesindeki kurumların, meslek odalarının, sendikaların, derneklerin isimlerinde “Kıbrıs” ve “Pan (bütün) Kıbrıs” gibi ibareler vardır.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin işgal edilmiş topraklarında ise partilerden sendikalara, kulüplerden meslek odalarına ve kurumlara kadar “Kıbrıs Türk” ve “Türk” ibaresi vardır.
Bu durum 1974’te Türk ordusunun Kıbrıs Cumhuriyeti topraklarını işgal etmesinden çok önce, Özel Harp Dairesi’nin başlattığı Türkleştirme sürecinde ortaya çıktı. Ayrı ticaret odası, ayrı sendika, ayrı belediye, ayrı hastane… Kıbrıslı olmayalım diye her yol denendi. Ama Rumlar “Pan Kıbrıs” kalmakta hep direttiler. Küçücük bir ülkede etnik kökene göre herşeyden 2 tane olması akıldışı bir durumdur çünkü. Toplumumuzda ise kulüplerden sendikalara, hastanelerden belediyelere ve meslek odalarına kadar taksim ideolojisi herşeyi etnikleştirdi.
Rumlar bütün Kıbrıs’ı temsil eden birlikler kurdu, Türkler de sadece kendilerini temsil eden birlikler kurdu. İngiliz sömürgeciliğinin ve Türk irredantizminin bunda büyük bir rolü var. Önce Müslüman-Hristiyan diye kategorize edildik, sonra Türk-Rum!
Önce “Kıbrıslı Türk” kimliği yaratıldı, şimdi ise Türkiye’nin Kıbrıs’ı istirdat projesinde sıra “Kıbrıslı Türk” kimliğini yok etmeye geldi…
1974’ten beridir TC’nin uyguladığı nüfus mühendisliği doğrultusunda, Kıbrıslılar göç ettirildi yerlerine de Türkiyeli yerleşimciler taşındı. Kıbrıs’ın kuzeyi Hatay’ın, Karadeniz’in, İç Anadolu’nun mahallelerine çevrildi. Kıbrıs’ın karakteristik kimliği yok edildi. Kimliğin tamamen yok edilmesi sancılı bir süreçtir, bu sancıdır çektiğimiz…
“Kıbrıslı Türk” kimliğinin yaratılmasında sporun, belli mesleklerin, sendikaların, tiyatronun ve basının büyük rolü vardır. 1955’te Kıbrıs Futbol Federasyonu’ndan çekilip ayrı Kıbrıs Türk Spor Teşkilatı Kongresi yaparak zirveye çıkarılan “Kıbrıs Türk kimliği” inşa süreci KTFD’den KKTC’ye dönüşle sönümlenir. 1980’de İzmir’de Kıbrıs Türk Federe Devleti olarak katıldığımız son uluslararası müsabaka İslam Ülkeleri Spor Oyunları’dır. 1983’te KKTC’nin ilanından sonra “Kıbrıslı Türk kimliği”nin spor ayağı çöker.
Türk modernleşmesinde “mühendislik” öncüdür. Benzer bir model Kıbrıs için de geçerlidir. “Kıbrıslı Türk kimliği”nin yaratılmasında öğretmen, mühendis, mimar, avukat, hekim ve hemşireler ile basın, tiyatro ve spor büyük rol oynadı.
Sondan başlayım: Sporun zemini KKTC’nin ilanı yüzünden uluslararası rekabetin tamamen dışında kalınca çöktü… Türkiye’de konservatuar eğitimine giden ilk gençlerle tiyatro önce “toplumsal bir okul”a dönüştü, sonra eski kuşağın yerini yeniler aldıkça ve tiyatro anlayışı değiştikçe “okul” yıkıldı sadece “kuru kahkaha” kaldı geride. Kıbrıs ağzını ayıplayan İstanbul ağzını kutsayan bir sahne çıktı ortaya. Bugün Azerbaycan’da, Makedonya’da, Batı Trakya’da “İstanbul ağzı” mıdır tiyatro? İşte böyle kademe kademe “Kıbrıslı Türk kimliği” oldu “Türk kimliği”… “Mücahide hemşireler”, kadın öğretmenler ve “toplum liderleri”nin eşleri kimlik yaratım sürecinin dekoru olarak kullanıldılar ve kademe kademe geri çekildiler… 2022’de Sibel Tatar’ın “ev sahipliği”nde İslamcıların “Aile Çalıştayı” yapması Süheyla Küçük’ten bugüne “Kıbrıslı Türk kimliği” ile kadının dönüşümünü de gösterir… “Kıbrıslı Türk kimliği”nin temeli diyebileceğimiz KTÖS ve Atatürk Öğretmen Akademisi uzun zamandır saldırı altındadır. AÖA ile “Kıbrıslı Türk kimliği” yaratıldı, bu kimliği ortadan kaldırmak için AÖA’yı ortadan kaldıracaklar veya işlevsizleştirecekler. Öğretmenler Yasası’nda yapılmak istenen değişikliğin amacı da budur. Ve son üçayak teknik (mühendis-mimar-şehir plancıları), hukuk (Anglosakson geleneği) ve tıbbiyeliler kaldı. Gazetecileri yazmadım çünkü satılmayan çok az kaldık, “Kıbrıslı Türk basını” havuz medyasına dahil oldu, dışarıda “biz marjinaller” kaldık Sömürge Valisi Metin Feyzioğlu’nun deyimi ile…
Bir yazıya bunca şeyi sıkıştırdığıma bakmayın, bu bir kitap konusudur.
Pandemi Hastanesi ve Külliye projeleriyle Ankara, Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ni hedefe koydu. Saldırı kademe kademe yoğunlaşıyor. Konu TC kaynaklı projelere “vize” verilmesi ve “denetlenmesi” değildir. Konu Kıbrıslı kimliğinin tamamen yok edilmesidir, konunun uzlaşılacak veya işbirliği yapacak bir tarafı yoktur.
(2 Şubat 2023 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)