Aziz Şah – Kemal Kılıçdaroğlu milliyetçilik hakkında ne zaman konuşsa,
-“Biz milliyetçiliğimizi Kıbrıs’ın Beşparmak Dağları’na yazdık” diye başlar söze.
Meral Akşener Kıbrıs hakkında ne zaman konuşsa,
-“Kıbrıs Türk’tür Türk kalacak” diye haykırır.
Erdoğan’a karşı birleşen 6 tane sağcı parti var, “Altılı Masa” diye…
Başını CHP ve İYİ Parti çekiyor masanın. Saadet, DEVA, Gelecek ve Demokrat Parti İslamcı kökenli partiler, CHP ve İYİ Parti ise Türkçü partiler. İYİ Parti faşist kökenden geliyor, MHP’den ve paramiliter Ülkü Ocakları’ndan. CHP ise Türk milliyetçiliğinin lokomotif partisi.
CHP NATO’cu, sermayeden yana, her savaş tezkeresine “evet” diyen, Kürtleri eşiti olarak görmeyen, işçi sınıfına uygulanan grev yasaklarına itirazı olmayan bir burjuva partisidir.
Kıbrıs’ta ise yerleşimci nüfus sömürgeciliği projesini başlatan ve yürüten kadroların tamamı CHP’lidir.
TC Devleti Kıbrıs’ın kuzeyini işgal etti ve Cenevre Konvansiyonu’na aykırı bir şekilde silah zoruyla evlerinden attığı Rumların yerine Türkiye’den nüfus taşıyarak savaş suçu işledi. İşte bu nüfus mühendisliğini CHP kadroları yürüttü!
CHP Kıbrıs’ta savaş suçlarından yargılanması gerekenlerin başında gelir.
Kıbrıs’ta yarım asırdır süren işgali başlatan Başbakan Bülent Ecevit’tir.
1974 Temmuz’undan önce kendisini Ankara’da ziyarete giden Kıbrıslı aydınlara “Benim Kıbrıs’ta valim var” diyen Dışişleri Bakanı Turan Güneş’tir.
Cenevre Konvansiyonu’na aykırı olarak savaş suçu yerleşimci nüfus projesini yürüten Maliye Bakanı Ziya Müezzinoğlu’dur.
Turan Güneş’in “valim” dediği, nüfus kolonizasyonunun başındaki “TC Büyükelçisi” Asaf İnhan’dır.
Türkiye’den taşınan savaş suçu nüfusa “vatandaşlık” vermeyen Kayıt Dairesi Müdürü ve Nüfus Başyazmanı Kutlu Adalı ile Muhaceret Dairesi Müdürü Erol Bayram’ı önce TC Büyükelçiliğine çağırıp azarlayan, sonra da “Artık bizden emir alacaksınız. Bakanlar bizden sorulur. Biz gerekeni yapacağız” diyerek görevden aldıran Elçilik Müsteşarı Onur Öymen’dir.
1981’de Ankara’ya rağmen seçimi kazanan CTP-TKP-DHP’nin hükümet kurmasına müsaade etmeyen Dışişleri Bakanı İlter Türkmen’dir.
Yerleşimci nüfusa faşist YDP’yi kurduran Büyükelçi İnal Batu’dur.
İşgalin 15’inci yılında, 1989’da Bülent Ecevit meclis dışında kalmış bir “muhalefet lideri” iken bile Kıbrıs’ta yerleşimci nüfus sömürgeciliğinin propagandasını yapmaya devam etti. 1974’te evlerinden silah zoruyla attıkları Rumların yerine nüfus taşırken bahaneleri “işgücü açığı” idi. 1989’da da işledikleri savaş suçuna aynı kılıfı geçiriyordu Ecevit…
20 Ocak 1989’da Ecevit Sarayönü Meydanı’nda toplanan ahaliye şöyle der:
-“Türkiye’de işsizlik vardır, KKTC’de işgücü açığı vardır”…
Ecevit’e sempati duyan Arif Hasan Tahsin bile, Ecevit’in Kıbrıslıların kendi yurdundan göç/sürgün ettirilmesi politikasındaki ısrarına cevaben şöyle der:
-“Bu uygulamalar sürdükçe Ecevit’in hiç kuşkusu olmasın, Kuzey Kıbrıs’ın ‘İŞGÜCÜ’ açığı giderek artacaktır.
Ve eseriyle, giderek daha da iftihar edebilecektir Ecevit.
Hem İngiliz’den hem Rum’dan daha çok Kıbrıslı Türkü yurtlarından söküp çıkarmak az bir iş mi?”…
Altılı Masa’nın “mutabakat metni”nde Kıbrıs hakkında yazılanları okurken bunlar geçti aklımdan…
Tayyip Erdoğan gibi “egemen eşitlik” diyor Türkçü-İslamcı Altılı Masa:
-“Milli davamız olan Kıbrıs sorununa adil ve kalıcı bir çözüm bulunması amacıyla KKTC’nin ve Kıbrıslı Türklerin kazanılmış haklarını koruma ve iki toplumun egemen siyasi eşitliğini sağlama hedeflerini gözeteceğiz”…
Altılı Masa’nın Kıbrıs’la ilgili aldığı diğer bir karar ise, tecavüz ve katliamlarla dolu, etnik homojenleştirme savaşı 20 Temmuz ve 14 Ağustos işgal ve istila harekâtlarına katılan “muharip gaziler”e ödenen “şeref aylığı”nın yükseltilmesi…
Kemal Kılıçdaroğlu “Milliyetçiliğimizi Kıbrıs’ın Beşparmak Dağlarına yazdık” diye başlar söze…
Beşparmak Dağlarının eteklerinde gerçekleşen toplu katliamlarda mezarları Ömer isimli bir şirocu kazdı. Türk ordusu gelmeden önce Rumlarla çalışan bir işçiydi Ömer. Savaşta bir Rumun şirosunu ganimetleyip Ömer’e verdiler ve toplu mezarları Ömer’e kazdırdılar.
Kılıçdaroğlu’nun bahsettiği “milliyetçilik” Beşparmak Dağları’na Ömer’in şirosu ile yazıldı…
(3 Şubat 2023 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)