Yamyamlar diyarında adalet mücadelesi

Aziz Şah – Tatar’a “deli” dediği gerekçesiyle yargılanan İbrahim Büyükarslan hakkında yazacaktım. Sonra düşününce unutulmuş, hiç görülmemiş, savcılığın raflarında örümcek tutmuş davalar geldi aklıma:

-Mustafa Akıncı’ya yönelik 1000 adet hakaret ve ölüm tehdidi 2019 Ekim’inde Polis Genel Müdürlüğü ile Başsavcılığa iletildi ama işlem yapılmadı…

-2018 Aralık’ında Ciklos’ta sele kapılıp ölen dört gencin davası hiç görülmedi…

-2021’de “Asya Bebek için yaşam hakkı” eylemine saldıran polisten şikayetçi olundu ama dava ortada yok…

-İSİAS enkazı altında kalan çocuklarımızın AFAD tarafından kurtarıldığı yalanı ile insan hayatı ile oynayan Ersin Tatar’ın iletişim danışmanı Kartal Harman’a henüz bir dava okunmadı!

İbrahim Büyükarslan davası İşgal Rejimi’nin yurtdışında yaşayan Kıbrıslıları susturmak için açtığı bir davadır. 1974’te Türkiye Kıbrıs’ın yarısını işgal ettiğinde toplumumuz yaklaşık 100 bin kişiydi, geçen zamanda yarısını göçe verdik…

Büyükarslan da Türkiye’nin Kıbrıs’ta yaşam alanını yok ettiği, Kıbrıs’tan sökülüp Londra’ya ekilmiş zeytin ağaçlarından sadece biridir.  

Kıbrıslıların yaşam alanını Kıbrıs’ta yok ettiği yetmedi, yurtdışında yaşayan Kıbrıslıların da Kıbrıs’la bağını kesmek için uğraşıyor Ankara!

Büyükarslan’ın İngiltere’de işi ve ailesi var. Babası hasta olduğu için onu görmeye gelmiş… Ama Haziran 2022’de Tatar’ın fotoğrafının üzerine “Bu adam delidir. Deli gömleği giydirilip, insanlardan uzak tutulmalı” yazdığı için Şubat 2023’te işgal bölgesine ayak basar basmaz tutuklandı, gece hücrede kaldı, sabahına da mahkemede kendisine yurtdışı yasağı kondu.

Bu davadan beraat edecek Büyükarslan! Ancak mahkemenin verdiği “yurtdışı yasağı” cezanın kendisidir. İngiltere’de hayatını sürdüren bir insanı rehin alarak diasporadaki Kıbrıslılara gözdağı veriyor rejim.

Aynı Büyükarslan gibi yurtdışına göç etmiş binlerce Kıbrıslı aileden birinin Avusturalya’da doğmuş büyümüş kızı Tuğba Mimi de 20 Temmuz 2022’de Lefkoşa’da tecavüze uğradı.

21 Temmuz’da şikayette bulundu, şikayette bulunduktan sonra birinci tecavüz zanlısı Evrim Karakaş güneye kaçtı. Davada 2 kişi daha yargılanıyor. Polis 21 Temmuz’da Tuğba’nın kanında yapması gereken bayıltıcı ilaç testini bile yapmadı!

20 Temmuz’da Eczacılar Birliği Başkanı Umut Öksüz’ün evinde baygın halde tecavüze uğrayan Tuğba Mimi’nin davasının acelesi vardı. Çünkü cinsel saldırı anında baygındı. Kandaki “delil”in bir “ömrü” vardır, bu yüzden davanın acelesi vardı!

Bir sürü “ihmal” var bu tecavüz davasında: Mağdur Avusturalya’ya döneceği için bezdirmek amacıyla zamana oynadılar, gerekli testleri yapmadılar, 8 aydır “soruşturma sürüyor”!..

Tatar’a “deli” dediğinizde kendinizi mahkemede buluyorsunuz, ama bir kadına tecavüz edince yargılanmıyorsunuz!

Tuğba Mimi şöyle dedi: “Bir polis, Avustralya’ya ne zaman döneceğimi bile sordu, ben de dönmemi ve dosyanın kapanmasını mı bekliyorlar diye sordum”…

Tuğba’nın gitmesini bekliyorlar çünkü “insanlık onuru” ne demek bilmiyorlar. İnsanın onuru için mücadele etmesi ve adalet istemesi garip geliyor sömürge tebaalarına!

Polis soruşturmayı zamanında ve düzgün yapmayarak “ihmaller” ile davayı salladı… AİHM’e göre TC’nin alt yönetimi olan Kıbrıs’ın işgal bölgesindeki her adaletsizlik gibi Tuğba’nın ve İbrahim Büyükarslan’ın davaları AİHM’e gider eninde sonunda! Birinde “ihmal” var, diğerinde “yurtdışı yasağı” ile rehin alma var…

Birbiri ile alakasız gibi görünen bu davalar TC’nin Kıbrıs’taki sömürge rejiminin aynasıdır. Kıbrıs’ın işgal bölgesinde yaşayan Kıbrıslıların yaşam alanını yok ettikleri yetmezmiş gibi, yurtdışına göç etmiş Kıbrıslılara da yapmadığını bırakmıyor rejim.

Tecavüzcüler, eylemcileri döven polis, Mustafa Akıncı’ya ölüm tehditleri savuranlar, Ciklos’ta 4 genci öldürenler ve Kartal Harman yargılanmıyor… Sadece Tatar’a “deli” diyen adam yargılanıyor!

Tuğba gibi “insanlık onuru” adına adalet arayan bir kadına “Avusturalya’ya dön, dava kapansın” diyorlar. İngiltere’den gelen İbrahim’i de “yurtdışı yasağı” ile rehin alarak eziyet ediyorlar…

Çünkü sömürge rejimi “insanlık onuru”nu yiyerek varolan bir yamyamdır!

(3 Mart 2023 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author