Kansız soykırımın kanattığı dilimiz (2) “ZORLA ASİMİLASYON”DAN “GÖNÜLLÜ ASİMİLASYON”A

Aziz Şah – Erdoğan’ın talimatıyla başını Karadenizli ve Hataylı hemşeri derneklerinin çektiği 22 Ocak 2018 linçinden sonra Tufan Erhürman’ın yaptığı meşhur konuşmayı hatırlarsınız.

Taşlı linçten sonra, linçin başını çeken Karadenizlilerin hamsi festivalinde, “Çok kültürlülüğü, kardeşlik zemini üzerine kurulmuş bir zenginlik olarak yaşamayı başaranlar olacağız” demişti…

***

Erhürman ile başlamadı CTP’nin yerleşimci sömürgeci nüfusa tabi olması. Özker Özgür’ün yerleşimci nüfusa özel “seçim vaatleri” ile başladı…

1990’da CTP ve TKP-CTP-YDP’den oluşan DMP idi Rumlara ait malların sahte tapularını yerleşimci nüfusa vadeden. “Biz kazanırsak size tahsis edilen evlerin, toprakların tapusunu vereceyik” demişlerdi… CTP bu sözü DMP çatısı altında verdi, DP ile hükümet kurunca İTEM Yasası’nı yaptı.

Önce Rumların mallarını satabilmeleri için işgalcilere “sahte tapu” vadettiler. Yerleşimciler sahte tapularla milyonlarca Sterline parsel parsel sattı Kıbrıs’ı. Yerleşimcilerin “tapu ağrısı” geçince “pasaport ağrısı” başladı, anavatanları Türkiye Cumhuriyeti’nin pasaportunu beğenmez oldular!

Ne zaman 2003’te kapılar açıldı ve Kıbrıslıtürkler “KC pasaportu”nu aldı, o gün yetmemeye başladı TC’li yerleşimcilere Türkiye Cumhuriyeti kimliği.

Annan Planı’ndan beridir önce CTP, BDH, TDP, şimdilerde ise Bağımsızlık Yolu ve Halkın Partisi “Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığı” vadeder TC’li yerleşimcilere. Sanki de Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığı babalarının malıdır!

Silah zoruyla topraklarından kovulan Rumların mallarına sahte tapu çıkarmaya benzemez gerçek bir devletin vatandaşlığını vadetmek.

1990’da Özker Özgür’ün yaptığı az buz şey değildi: Rumlara ait toprağın tapusunu Türkiyelilere vadederek “oy” istedi!

Özker Özgür’le başladı Tufan Erhürman ile devam ediyor Türkiyeli yerleşimcilere “özel vaatler”.

2022 Aralık Belediye seçimlerinde CTP’nin Mağusa adayı Süleyman Uluçay’ın “çay bahçesi” ve Girne adayı Murat Şenkul’un “Hatay’ı, Maraş’ı, Urfa’sı ile yeni bir Girne kimliği” vadetmesi tesadüf değildir.

Erdoğan’ın “millet bahçesi, kek ve çay” vaadi gibi, Uluçay da “çay bahçesi” vadederek başkan oldu Mağusa gibi bir şehre…

Tufan Erhürman’ın 22 Ocak linçinden sonra “Çokkültürlülük zenginliğimizdir” sözü ve Murat Şenkul’un “yeni Girne kimliği” vaadi ile asimilasyon politikasında yeni bir dönem başladı: “Zorla asimilasyon”dan “gönüllü asimilasyon”a geçiş…

1974 istilasından sonra Karpaz’da ve Girne’de Rum siviller evlerini terk etmemek için direnirken ABD Büyükelçisi William Crawford Denktaş ile Bellapais’te görüşür:

-“Girne bölgesinde yaşayan Kıbrıslı Rumların kovulması için askeri bir karar alındığı gibi bir sonuca vardık” der ABD’li diplomat Denktaş’a… Denktaş başını sallayarak onaylar Bay Crawford’u. Büyükelçi sıranın Karpaz’a gelip gelmeyeceğini sorduğunda ise, “Evet, gelecek… Askerin kararı bu yöndedir” der Denktaş…

Murat Şenkul’un bahsettiği “yeni Girneli kimliği” işte budur. Siyonistlerin işgal ettiği Filistin şehirlerinde 1948’den beridir işlediği savaş suçlarına giydirdikleri “İsrail kimliği” gibi, işgalin 49’uncu senesinde “yeni bir Girne kimliği”nden bahsediyor CTP!

En başa dönelim… 22 Ocak 2018 linçinden sonra Erhürman Trikomo’da “hamsi festivali”nde şöyle demişti:

-“Doğulusuyla, Güney Doğulusuyla, Karadenizlisiyle, Hataylısıyla, Anteplisiyle, Adanalısıyla, Ordulusuyla ve tabii ki şimdi artık Ruslarıyla, Ukraynalılarıyla biz burada farklılıklarımızla birlikte biriz, bütünüz ve hepimiz kardeşiz dediğimiz, yer olarak İskele başlangıç noktasını oluşturdu”…

Bunun üzerine Karslı yerleşimci Erhan Arıklı da şöyle dedi:

-“Kim olduğumuzu bileceğiz. Misyonumuzun farkında olacağız”!

Bay Tufan “Yeni İskele”nin gerçekte Trikomo olduğunu unuttu. İskele’nin Larnaka olduğunu unuttu. Çünkü Kıbrıs Cumhuriyeti’nin işgal edilmiş topraklarında “KKTC ülkesi”ni yaratma misyonunu üstlendiler.

1974’te silah zoruyla evlerinden attıkları Girnelilerin, Trikomoluların, Karpazlıların toprakları üzerinde “yeni bir kimlik” yaratmaktan bahsediyorlar. Her etnik temizlikçi böyle yapar, önce imha eder sonra “yeni bir kimlik” icat eder.

Eskiden “TC’nin asimilasyon ve entegrasyon politikalarına hayır” diyen örgütler vardı. Şimdi ise “Yeni Girne kimliği” ve “çokkültürlülük” söylemiyle “gönüllü asimilasyon” yürütülüyor.

Asimile olan Kıbrıslılar, asimile ediyor; işgalci adına kansız soykırımın kasaplığını yapıyor!

(5 Mayıs 2023 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author