Mülteci kadınların ayaklarıyla yazılan bildiri

Aziz Şah – Türk işgalinin 49’uncu yılında 49 imzayla “Kıbrıs’ın özgürlüğü için pan-Kıbrıslı seferberliği deklarasyonu” adıyla bir çağrı yayınladık.

İşgalin 49’uncu yılında ilk kez işgal bölgesinde ve özgür bölgede yaşayan Kıbrıslılar birlikte Türk işgaline ve yerleşimci sömürgeciliğine karşı bir perspektif ortaya koyuyor. 

Bu aslında 49 senedir işgale karşı verilmemiş mücadelenin itirafıdır!

40 sene önce eski kuşaklar yazılması ve yapılması gerekenleri 40 sene sonra bize “taş küfesi” olarak bıraktı. Hade diyelim ki 40 sene önce işgal bölgesi ile özgür bölge arasında iletişim yoktu. 20 senedir kapılar açık… Yeyip içip yef çekmek, AB fonu, ABD projesi kovalamak dışında hiçbir şey yapılmadı!

Beraber eğlenmek ile beraber düşünmek ve yapmak bambaşka şeylerdir. “Kıbrıs’ın özgürlüğü için pan-Kıbrıslı seferberliği deklarasyonu”nun farkını koymak için yazıyorum…  

Son 20 senedir, ortak kutlanan onca 1 Mayıs ve 1 Eylül için bildiriler yayınlandı. Orta Doğu’daki işgallere karşı eylemler yapıldı… Bir tek Kıbrıs’taki işgale karşı birlikte mücadele edilmedi!

Hiç unutmam, “33 Gün Savaşı” sırasında örgütler ortak bir bildiri yayınladı, 2006 yazında İsrail’in Lübnan’ı işgal ettiği savaşta… 

Bildiride Afganistan, Irak, Filistin ve Lübnan’daki işgaller kınanmıştı. Ama Kıbrıs’taki işgal unutulmuştu… 49 seneyi böyle harcadık!

49 senenin sonunda işgale ve yerleşimci sömürgeciliğine karşı üniter Kıbrıs hedefiyle atılan bir mücadele adımıdır bu deklarasyon:

-49 senedir bize diyorlar ki, Kıbrıs’ta barıştan yanaysanız NATO’nun dayattığı ırkçı-apartheid “federasyon tezi”ni kabul edeceksiniz. Ya bölücü “iki bölgeli iki toplumlu federasyon” tezini kabul edersiniz, ya da sizi barış karşıtı “Oxi”ci ilan ederiz!

-Annan Planı’ndan beridir bize diyorlar ki, Türkiye’nin silah zoruyla evlerinden attığı 200.000 Kıbrıslının yerine savaş suçu olarak taşıdığı Türkiyeli yerleşimciler anlaşmadan sonra “Birleşik Federal Kıbrıs”ın vatandaşı olacak. Talat’tan Akıncı’ya uzanan süreçte “vatandaş olarak kalacak” illegal yerleşimci sayısı açık artırmada patladı: Bütün Türkiyeli yerleşimciler “vatandaş olacak” dendi!

“Yağmacıların gasp ettikleri mallar yanlarına kâr kalacak ve Kıbrıslı mültecilerin ‘geri dönüş hakkı’ diye bir hakları olmayacak” diyorlar. Yerleşimci yerlinin haklarını yuttu!

Ya Türkiye’nin bütün savaş suçlarını meşrulaştırmak için “iki bölgeli iki toplumlu federasyon” adı altındaki ırkçı-apartheid rejimi kabul edersiniz, ya da “Oxi”ci sayılırsınız deniyor…

-Cenevre konvansiyonuna aykırı olarak demografiyi değiştirmek için nüfus taşıma, arazilerin ve mülklerin yağmalanması ile mültecilerin evlerine geri dönüş hakkının yok sayılması başlıkları altında Türkiye’nin işlediği bütün savaş suçları “barış planı”nın parçası olarak sunuldu senelerdir.  

-Türkiye’nin işlediği savaş suçları “çözümün parçası”, Türkiye’nin savaş suçlarına karşı çıkanlar ise “statükocu” ilan edildi. 

İşte, “Kıbrıs’ın özgürlüğü için pan-Kıbrıslı seferberliği deklarasyonu” ile bugüne kadar Ankara icazetli partiler, emperyalist finansmanlı sivil toplum örgütleri ve kiralık basın tarafından ahaliye “barış planlarının parçası” gibi gösterilen savaş suçlarına savaş suçu muamelesi yapıyoruz. 

“Kıbrıs’ın özgürlüğü için pan-Kıbrıslı seferberliği deklarasyonu” ile üçüncü yolu ortaya koyuyoruz: İsmet İnönü bile “Türkiye’nin resmi tezi olarak ileri sürdüğü federasyon taksim demektir” diyordu. “İki bölgeli iki toplumlu federasyon” ile “taksim” aynı tezdir. Üniter’ciler olarak federasyon ile taksim arasında bir seçim yapılamayacağını, çünkü ikisinin de aynı şey olduğunu, “federasyon-taksim statükosu” olduğunu söylüyoruz senelerdir.

En başta yerleşimci sömürgeciliği olmak üzere gazetede her gün yazdığım konular bu deklarasyonun maddelerini oluşturuyor. 49 senedir olmayan oldu “işgal” tutkal oldu…

İşte, “Kıbrıs’ın özgürlüğü için pan-Kıbrıslı seferberliği deklarasyonu” bugüne kadar tek başımıza yalnızlaştırılarak söylediklerimizi, yârin yanağından gayri hep beraber haykırma şansı veriyor bize.

49 senede Kıbrıs’ta işgale karşı tek mücadele eden işgal ordusunun namlularının üzerine yürüyen “Kadınların Eve Dönüş Yürüyüşü”nü yapan mülteci kadınlardı. Onların evlerine dönüş hakkı da bildirinin tam ortasındadır…

(23 Temmuz 2023 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author