Aziz Şah – İşgalin 49’uncu yılında işgalcinin gündemlerinin peşinde maşrapa gibi sürükleniyoruz. Çünkü Kıbrıs’a dair kendi tasarrufumuz yok!
Raif Denktaş’ı bu yüzden mi öldürdüler?
27 Aralık 1984’te özgür bölgedeki Kıbrıs Gazeteciler Birliği’nde,
-“Çocuklarımı Kıbrıslı gibi büyütmek istiyorum. Çünkü Kıbrıslı onlar… Artık başkalarınınkini değil, kendi çıkarlarımızı düşünmemizin zamanı geldi de geçiyor bile” dediği için mi?
Kıbrıslı gibi düşünmeye çağrı yaptığı için mi?
Kıbrıslıların Kıbrıslı bir milli tezi yok. Kıbrıs’a dair kendi tasarrufumuz olmalı en azından işgalin 49’uncu yılında…
Geç mi kaldık? 49’uncu yılda bile geç kalmış sayılmayız…
49’uncu yılda Apostolos Andreas’a minare dikmeye kalkan bir kanser hastalığına karşı ne zaman karşı durursanız durun geç sayılmaz.
Kıbrıslıların bir milli teze ihtiyacı var. Türkiye’nin Anglo-Sakson destekli bir milli tezi var. Ama Kıbrıslıların kendi tezleri yok…
1974 istilasından sonraki tartışmaları okuyorum, “Doğu Bloğu ve Avrupa iki bölgeli federasyon istiyor” diye dikiliyorlar Makarios’un karşısına…
İngiliz emperyalizmi, kasap Kissinger, Avrupa, Doğu Bloğu birleşmiş Kıbrıs Cumhuriyeti’ne karşı. Kıbrıs’ta devletin modelini empoze ediyorlar…
Esad olsa “hassiktir” çekerdi, Makarios çekemedi. “Siz mi karar vereceksiniz benim devletimin anayasal biçimine?” derdi…
Tam o sırada 1975’te 30.000 Kıbrıslı mülteci kadın Varoşa’ya dayanıyor. Evimize gitmek istiyoruz diye…
Karşılarında BM askeri, “sizin evinize gitmeniz” diyor “mümkün değil”…
Varoşa’da evler boş. Ama evlerine gidemiyor 30.000 kadın… Çünkü “Kıbrıs sorunu” anayasal bir sorun, çünkü “Kıbrıs sorunu” bölgesel bir sorun, çünkü “Kıbrıs sorunu” Türkiye-Yunanistan arasında bir sorun.
Sizin evinizde yaşayıp yaşayamayacağınıza müzakere masası karar verecek!
Çünkü “Kıbrıs sorunu” diye bir sorun yoktur. 20 Temmuz 1974’ten itibaren sorun sadece işgal sorunudur.
1975’te 30.000 kadın Varoşa’nın kapısında duruyor, evlerine gidemiyorlar…
-Varoşa’ya dönmek için defalarca bavul topladık, diyor, çadırdaki mülteci 1975’te…
Türkiye ortaya “federasyon”u attı, Kıbrıslılar 50 sene tartıştı. Sonra Türkiye “iki devlet”i attı ortaya, bu defa Kıbrıslılar Türkiye’yi “eski tezi” federasyona döndürmek için uğraşıyor…
Kıbrıslılara kendi tezlerini yaratmak zor geldi, Türkiye’nin taksim tezini tartışıyorlar…
Kıbrıslıların ve bütün mazlum milletlerin kasabı olan Kissinger’in diplomasi oyunları ve Kıbrıs Cumhuriyeti liderliğinin kafasına dayanan silahla kabul ettirilen “federasyon” masaya gelse ne olacak?
1975’te geri çevrilen 30.000 kadın evlerine geri mi dönecek?
Kıbrıs’ın eşeği değil, Kıbrıslıların eşekliği meşhurdur.
Bu sırada olanlar oluyor…
Türkiye Annan Planı’ndan sonra Girne’yi halletti, sıra Trikomo’ya geldi. TC Devleti Trikomo’da (İskele) Dördüncü Cenevre Sözleşmesi’ne göre savaş suçu işliyor.
Yetmiyor, hızını alamıyor Türkiye, baktı gördü karşısındakiler maşrapa… İşgalin 49’uncu yılında Derinya’ya Dördüncü Cenevre Sözleşmesi’nde işgal edilmiş topraklara inşası yasaklanan kalıcı yerleşimlerden birini kuracağını ilan ediyor…
Fuat Oktay çıktı 2023 Ocak’ında kürsüye: Derinya’ya –Dördüncü Cenevre Sözleşmesi’nde işgal edilmiş topraklara inşası yasaklanan kalıcı yerleşim birimi- sosyal konut inşa edeceğiz!
Türkiye sürekli saldırıyor. Kıbrıslılar da laf yetiştiriyor…
Efendim, Derinya’ya sosyal konut yapılması imar planına uygun muymuş…
İşgalci TC Cenevre Sözleşmesi’ne göre savaş suçu işliyor, Kıbrıslı ise sahte KKTC’nin imar planına uygunluk hesabı yapıyor!
Hızını alamıyor TC Devleti, baktı kimsenin işlediği savaş suçlarına itirazı yok. “Mağusa limanını satıyorum” diyor…
Mağusa limanı kime ait? Kıbrıs Cumhuriyeti’ne…
Kıbrıs Cumhuriyeti’ne ait Mağusa Limanını 1974’te işgal etti Türkiye. 2023’te ise TC İşgal Valisi Metin Feyzioğlu “bu limanı özelleştireceğiz” diyor!
Kıbrıslı Türk toplumuna ait KTHY’ye ya da KIB-TEK’e çökmeye benzemez Kıbrıs Cumhuriyeti’ne ait olan Mağusa Limanı’nı özelleştirmek. Ama itiraz eden olmayınca Apostolos Andreas’a minare dikeceğim diyor işgal rejimi…
İşgalin 49’uncu yılına kadar Women Walk Home (Kadınlar Eve Yürüyor) hareketi dışında Kıbrıs’ta işgale karşı hiç mücadele edilmedi. O kadınların ayaklarından öperim…
(28 Temmuz 2023 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)