Aziz Şah – 25/5/2024
Omorfo’ya girerken kocaman bir tabela vardır:
-“Land for sale”
Yanından her geçtiğimde “Homeland for sale” diye okurum.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 303A Ceza Yasası’nı uygulasa Hristodulidis, o tabelayı oraya çakan toprak hırsızı sırf gasp edilmiş mal satışını reklam ettiği için 7 yıldan yargılanır. Bırakın inşaat yapanları, toprağın üzerine “satılık” tabelası çakanlar bile yargılanır…
Lokmacı’dan geçerken takarlar kelepçeyi…
Benim ki de hayal işte… Kıbrıs Cumhuriyeti liderliğinin makamlarını işgal edenlerde nerde öyle cesaret, irade, basiret?
Ne yapayım, anam ufağıkana içimize soktu toprak sevgisi belasını. Ağaç ekerek çocuk büyütürseniz, hele bir de “bu zeytin ağacı senin, sen ektin, sen bakacan, senin sorumluluğunda” derseniz, bir ağaçtan çıkan bir teneke yağı vatan toprağı gibi görmeyi öğretirseniz toprak yağmacılarının yargılanmasını ister.
-Homeland for sale, diye okuyorum tabelaları…
Alayköy’de balyalar ile inşaatlar yan yana duruyor. Artık mis gibi tezek kokmuyor mandıra bölgesi, inşaat molozunun tozu dumanı var…
Balya ile inşaatın yan yana olmasının etin ve sütün fiyatına etkisinin farkında değilsiniz değil mi?
Türk Lirası değer kazansa bile, önümüzdeki sene ve ondan sonraki sene daha da artacak etin ve sütün fiyatı.
Hayvanlara yedirecek ot bırakmadınız…
-Homeland for sale!
Hayvan üreticileri eylem yapıyor. Talepleri ne?
-İthal et durdurulsun, çiğ süte gerçek değeri verilsin, üretimdeki girdi maliyeti düşürülsün, ucuz yem, ucuz su, ucuz elektrik.
Girdi maliyeti dövize bağlı, yani işgal nedendir TL sonuçtur. İşgal sürdükçe girdi TL’ye bağlıdır.
Ucuz yem mi? Tarım arazileri inşaata açılırken “ucuz yem”i unutun. Yemi dışarıdan getirseniz dövizin değerini TL ile ödeyeceksiniz.
Şimdi içinde balya gördüğünüz tarlalarda seneye inşaat göreceksiniz. Türkiye gibi Bulgaristan saman mı getireceksiniz?
Tarımsal araziler ve gıda güvenliği ülkelerin ulusal güvenlik sorunudur. Sizin içinse “Homeland for sale”!
O zaman et yemeyeceksiniz, süt içmeyeceksiniz, ot yemeyeceksiniz. Beton yeyin, beton!
“Ucuz yem” hayvancıların talepleri arasındadır ama akıllarına gelmiyor yağmalanan tarımsal araziler. Traktörlerinizle beton mu süreceksiniz?
Kıbrıs’ta işgal, toprak ve nüfus meselesidir. Türkiye 1974’ten beridir toprak ve nüfus üzerinden işlediği savaş suçları ile kolonileştirdi Kıbrıs’ı. Etin ve sütün fiyatı da toprak ve nüfus meselesidir.
Cardiff Üniversitesi’nde çalışan Kıbrıslı Profesör Engin Kara şu tespitte bulunuyor:
-“Toplam hayvan sayısında bir düşüş var. 2015 yılında toplam sayı 420 bin iken 2019 yılında bu sayı 340 bine düşmüş. Bu yaklaşık %24 bir düşüşe denk geliyor. Bu düşüş, ciddi nüfus artışının yaşandığı bir dönemde gerçekleşti. İstatistik Ofisi’nin yaptığı projeksiyona göre, bu donemde, toplam nüfus %20 artmış”.
Etin ve sütün fiyatı dahil her şey işgalin toprak ve nüfus üzerindeki oldubittilerine tabidir!
Etin ve sütün fiyatını, TL’nin döviz karşısındaki değeri ile Türk işgalinin ve yerleşimci sömürgeciliğinin yağmaladığı toprağın düşen verimliliği belirler.
Formül basit: Dördüncü Cenevre Konvansiyonu’na göre Türkiye’nin savaş suçu işleyerek beton döktüğü her arazi etin ve sütün fiyatını artırır.
Taşınmaz Mal Komisyonu tazmin etsin hayvancıları da o zaman…
Kıbrıslı Rum mültecileri senelerce süründürüp yağmalanan arazilerinin değerinin onda birini ödeyip diz çöktürür ya Taşınmaz Mal Komisyonu’nu…
Yağmalanan tarımsal arazilerin et ve sütün fiyatına etkisini de tazmin etsin Taşınmaz Mal Komisyonu!
Hayatı ve tarihi “toprağı ve nüfusu Türkleştirmek”ten ibaret mi zannedersiniz? Fethettiniz sizindir, demek…
Türkleştirdiğiniz toprakta saman yok, beton var. Etin fiyatının önemi yok, toprağın fiyatıdır önemli olan…
Etin ve sütün fiyatını işgalin toprak ve nüfus üzerindeki oldubittileri belirler.
-Homeland for sale!
Vatan hainleri…
(25 Mayıs 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)