Aziz Şah – 31/5/2024
2004, 2019, 2024… Tarihimizde kritik eşik denebilecek üç Avrupa Parlamentosu seçimi. Bu üç seçimde alınan tavırların nasıl farklılaştığına bakmak “aydın omurgası” ve “siyaset sürüngenleri” açısından önemli…
2004’te Mehmet Hasgüler tek başına aday olduğunda ve Şener Levent bürokratik engel çıkarıldığı için aday olamadığında, o günlerde Doğan Harman’ın “Kıbrıslı” gazetesinde çalışan Rasıh Reşat birçok isimden demeç aldı. Harman da meşhur manşetlerinden birini attı:
-“Alet oldular”
Şöyle diyor “Kıbrıslı” gazetesine verdiği demeçte Niyazi Kızılyürek:
-“Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Kıbrıs Türk toplumu kendi seçtiği iki üyeyle zaten kendisi için ayrılmış bulunan iki sandalyeyi doldurmanın kavgasını vermeliydi”…
Reddedilmiş olan Annan Planı’ndan sonra “2 iskemle” efsanesi uyduruldu. Reddedilmiş bir plan reddedilmiş bir plandır ve geçersizdir. Yürürlüğe girmemiş geçersiz bir anlaşmaya dayanarak “Rumlar 2 iskemlemizi gasp etti” dediniz. Ama varlığını sürdüren Kıbrıs Cumhuriyeti meclisindeki iskemleleri talep etmiyorsunuz. Neden? Çaldığınız topraklardan vazgeçemiyor musunuz?
Sonuçta sizin için Avrupa Parlamentosu’nda iki adet götün oturacağı iskemle kurucu ortağı olduğumuz Cumhuriyet’ten daha mı değerli?
Niyazi Kızılyürek de 2004’te reddedilmiş olan Annan Planı’na dayanarak 2 iskemle talep ediyordu… Ta ki 2019’da kendisi aday olana kadar! İşte o zaman fikri değişti…
Çünkü dertleri hiçbir zaman değerler ve ilkeler olmadı: Koltuğa kimin oturduğudur önemli olan…
2004’te Avrupa Parlamentosu’nda 2 iskemle talep eden Niyazi, 2019’da iskemleyi kaptıktan sonra şöyle yazıyor 2 iskemle talep eden CTP ve TDP için:
“Sol partiler, (…) Kıbrıs Türk toplumunu temsil edemeyeceğimi ileri sürüyor ve Kıbrıslı Türklerin AP seçimlerine ayrı bir siyasi birim olarak katılıp parlamentoya iki milletvekili seçmelerini talep ediyorlardı. Söyledikleri aslında milliyetçilerin söylediklerinden pek farklı değildi. Kıbrıs Türk toplumunun ayrı bir siyasi yapı olarak seçime girmesinin zemini olmadığını biliyorlardı ama yine de bunda ısrar ediyorlardı. Uluslararası hukuk açısından yok hükmünde olan KKTC’nin ayrı seçim örgütlemesi mümkün değildi. Buna rağmen, ayrı seçim istiyorlardı”…
Aynen Niyazi Kızılyürek’in 2004’te istediği gibi…
2004 ile 2019 arasında tavrı neden değişti Niyazi’nin? Çünkü kendisi aday oldu. “Ben” her türlü değer ve ilkenin önünde gelir…
2004’te ve 2019’da birbirine taban tabana zıt hikâyeler anlattı Niyazi…
Niyazi 2024’te reddedilen Annan Planı’na dayanarak talep ettiği “2 etnik cemaat iskemlesi”nden vazgeçerek RIK’te şöyle diyor:
-“Avrupa seçimleri bize, nerede yaşarlarsa yaşasınlar tüm vatandaşların birlikte oy kullanması fırsatını veren seçimlerdir. Bu bizim için büyük önem taşıyor ve bu süreçte bundan faydalanıyoruz ve bu hoşumuza gidiyor”…
Peki, 2004’te Rasıh Reşat’a verdiği demeçte Mehmet Hasgüler’in adaylığı için ne diyordu?
Dönemin Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümet Sözcüsü Kypros Hrisostomos’un bir Kıbrıslı Türk’ün aday olmasından memnuniyet duyduğunu açıklamasının Rum hükümetinin tavrını açıkça ortaya koyduğunu ifade ederek, “Rum hükümeti hoşnutsa, Kıbrıslı Türklerin lehine bir şey olamaz” diye ‘ima’da bulunmuş…
Merak edenler Rasıh Reşat’ın 22 Ocak 2019 tarihli “Kıbrıs Postası”ndaki köşesine bakabilirler.
2024’te ise adeta kişilik bölünmesi yaşıyor Niyazi. Kıbrıs’ın işgal bölgesinde “Kıbrıs Cumhuriyeti Kıbrıslı Türklerin vatandaşlık, insan ve yaşam haklarını gasp ediyor” diyen bir etnik milliyetçi oluyor.
Kıbrıs’ın özgür bölgesinde ise RIK kanalında şöyle diyor:
-“Avrupa seçimleri bu fırsatı sunuyor. Avrupa Birliği de tam olarak bunu yapıyor, etnik kökenlerin ötesinde ortak bir kamusal siyasi alan sunuyor. Biz bu eylemi çok seviyoruz”…
2004, 2019, 2024… İlke, değer, tutarlılık yok. Tarihçilere malzeme olsun diye yazıyorum: Gamış gibi eğilen Kıbrıslıların tarihini yazarken bu detayları gözden kaçırmasınlar!
(31 Mayıs 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)