Aziz Şah – 6/6/2024
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi emekli yargıcı Rıza Türmen beyefendi şöyle der:
-“KKTC’yi kimse tanımıyor, Güney Kıbrıs ise orada bir yetki kullanamıyor. Kuzey Kıbrıs sözleşme bölgesi içinde ve orada etkili denetimi olan bir Türkiye var. AİHM’e göre, eğer Türkiye buradaki ihlallerden sorumlu tutulmazsa, sözleşme bölgesi içinde, sözleşmenin uygulanamayacağı bir boşluk doğmuş olacaktı. Sözleşmenin uygulanamayacağı bir karambol bölge yaratılma tehlikesi vardı”…
İşte bu yüzden Kıbrıs’ın işgal bölgesindeki insan hakları ihlallerinden ve hak gasplarından Türkiye sorumludur.
Kıbrıs Cumhuriyeti, işgal bölgesindeki vatandaşlarından vergi toplayamaz ve hizmet sunamaz. Vergiyi Türkiye toplar, hizmetten de Türkiye sorumludur…
Vergi ve hizmet sembolik olmanın ötesindedir.
Yurttaşlık hak sahibi olma hakkıdır diyen Hannah Arendt, “Devletsizlik insan hakları dediğimiz hakların bile çoğu zaman sadece belirli devletler tarafından zorla uygulanabildiği bir dünyada felakettir” der.
Devletin olmadığı yerde insan hakları yoktur, çünkü sözleşmelerdeki insan haklarını vatandaşlara sunabilecek tek yapılanmadır devlet. Yasayı, hastaneyi, okulu yapan devlet yoksa insan hakları da yoktur…
AİHM yargıcı Rıza Türmen’in açıkladığı nedenden dolayı, işgal bölgesindeki Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşları devletsizdir. Bu da Arendt’in felaket dediği devletsizliktir. Çünkü işgal bölgesindeki Kıbrıs Cumhuriyeti yurttaşlarına hakkını verecek bir devletleri yoktur. Haklarını gasp ettiği için sadece AİHM’de dava edebilecekleri bir Türkiye vardır.
“Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki haklarımız” dersiniz…
Demeyin, çünkü öyle bir hakkınız yoktur.
Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti topraklarındaki işgali sürdüğü müddetçe devlet size haklarınızı veremez.
Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki haklarımız ile aramızdaki engel Türkiye’dir.
Türkiye’nin gasp ettiği en basit eğitim ve sağlık gibi insan haklarımızı almak için toparlanıp Kıbrıs’ın özgür bölgesine geçelim mi diyorsunuz?
Ya da Türkiye’nin işgal ettiği toprakları Türkiye’ye bağışlayıp özgür bölgeye mi yerleşelim?
Veyahut işgal devam etsin ama Kıbrıs Cumhuriyeti’ni bize hizmet vermeye zorlayalım mı diyorsunuz?
AİHM yargıcı Rıza Türmen itiraz eder buna: “Kuzey Kıbrıs’ta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi bölgesinde etkili denetim Türkiye’dedir”.
AİHM yargıcının tespitinin bir benzerini bir AB bürokratından dinledim. Çok sinir bozucuydu…
Brüksel’den Kıbrıs Cumhuriyeti’ni denetlemeye gelen bir bürokratla görüştüm.
Kıbrıs’tan hiç hazzetmeyen bir Avrupalı, şöyle bir tespitte bulundu: “Kıbrıs Cumhuriyeti Brüksel’in yap dediğini minimum seviyede yapar, bir adım fazla atmaz”…
Bunu söyledikten sonra şöyle dedi:
-“Kıbrıslı Türklerin Avrupa Parlamentosu seçimlerinde oy kullanmaması lazım!”
Şaşırdım, nedenini sordum…
-“İşgal bölgesinde yaşıyorsunuz, devlete ve Avrupa Birliği’ne hiçbir katkınız yok. Avrupa politikasının belirlenmesinde de söz hakkınız olmamalı” dedi!
Kıbrıs Cumhuriyeti’nden pek hazzetmeyen bir Avrupalı bürokratın, işgal bölgesinde yaşayan Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşları hakkındaki görüşü bu.
“Vatandaşlık” böyle bir şeydir. Devletsiz vatandaşlık olmaz. Biz Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşıyız ama devletsiziz. Ezici çoğunluk Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığını Avrupa’da gezmek için bir vize olarak görür. Ancak vatandaşlık vize değildir. Vatandaşlık temel insan haklarına “devlet zoru” ile sahip olma hakkıdır!
İşgalin toprak ve nüfus üzerindeki oldubittileri ile kurulan bu statükonun sonsuza dek devam edeceğini mi zannedersiniz?
Yabancı diplomatlar ve Avrupalı bürokratlarla bire bir görüştüğünüzde bambaşka bir resim çizerler. Anlamsız açıklamaların altındaki anlamı görürsünüz…
AİHM yargıcı Rıza Türmen’in deyişi ile “Türkiye’nin etkin denetimi altındaki sözleşme bölgesi”nde çok acayip bir Avrupa Parlamentosu seçimi yaşıyoruz. Hatay’da Avrupa Parlamentosu seçimi yapılıyor mu? Kıbrıs’ın işgal bölgesinde yapılıyor…
Türk’ten Türk’e kampanyası tadında bir Avrupa Parlamentosu seçimi!
“Kıbrıs Cumhuriyeti’nden ve Avrupa Birliği’nden haklarımızı söke söke alacağı”nı söylüyor Niyazi Kızılyürek…
Rıza Türmen ise, “Kuzey Kıbrıs sözleşme bölgesi içinde etkili denetimi olan Türkiye’dir” diyor…
Oz Karahan’ın dediği gibi, “Haklarımız gasp eden Türkiye’dir, Kıbrıs Cumhuriyeti ve AB değil”…
(6 Haziran 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)