Aziz Şah – 6/7/2024
Türk Özel Harp Dairesi tarafından katledilen Kutlu Adalı’nın bugün 28’inci ölüm yıldönümü.
Bugün yaşasaydı Kutlu Adalı’ya selam vermeye korkacaktınız, “selamsız” kalacaktı şiirinde yazdığı gibi…
Türk yerleşimci sömürgeciliği hakkındaki en kritik tespitleri Kutlu Adalı yapmıştır:
-“Bugüne dek Kıbrıs sorununa çözüm bulunamıyorsa, Türkiye’den aktarılan on binlerce nüfusun oy’a dönüştürülmüş olmasındandır”…
-“Ben Kıbrıs’ta baskısız, müdahalesiz demokratik serbest bir seçim yapılacağına inanmıyorum. Çünkü başta Ankara olmak üzere bu hak Kıbrıs Türklerinin elinden alınmış, Türkiye’den getirilen ve oy’a dönüştürülen on binlerce nüfusun sonucu belirleyen ellerine teslim edilmiştir”…
1985’te “KKTC anayasası referandumu”ndan 2 gün sonra Ortam gazetesinde Türkiyeli yerleşimcilerin oyları olmasaydı Kıbrıslıların rejime şamar indireceğini yazar:
“Eğer halkoylamasına yurttaşlığa kabul edilmiş binlerce evetçi taşıma oy katılmamış olsaydı; Kıbrıs Türkü kendini yıllarca ezen, sömüren, hor gören, maceracı, baskıcı şoven yönetim ve onun memurlarına unutamayacakları bir şamar indirecekti. Rum’a değil Ankara’ya direnmeli. Verilen hayır oyları Kıbrıslı’nın Kıbrıslı olarak direnmesinden başka bir şey değildir. Yurttaşlığa kabul işlemlerinin her seçim döneminde hızlandırılması boşuna değildir. Korkarız bu sonuçtan sonra yurttaşlığa kabul işlemleri daha da hızlandırılacak ve Kıbrıslı Türkler’in direnmesinin iyice kırılmasına çalışılacaktır”…
Kutlu Adalı militan bir Kıbrıslılık savunucusuydu. “Kıbrıs Kıbrıslılarındır” diye bağırıyordu yazılarında:
“…Kıbrıslılık için yürümeliyiz. Ve ‘Kıbrıs Kıbrıslılarındır’ diye sloganlar atarak, tüm duvarları yıkmalıyız. Kıbrıs bizden bunu beklemektedir” diye yazıyordu 1992’de…
Kutlu Adalı’nın dediğini 28 sene sonra Tayyip Erdoğan Kıbrıs’a geldiğinde yaptık.
15 Kasım 2020’de “Kapalı Maraş açılımı”na karşı Lefkoşa’da yapılan yürüyüşe üzerinde Türkçe ve Yunanca olarak “Kıbrıs Kıbrıslılarındır” yazan pankartla katıldık.
Kutlu Adalı’nın yazılarında sürekli tekrar ettiği “Kıbrıs Kıbrıslılarındır” sloganını 2020’de bir pankartın üzerinde görenler bize hayalet görmüş gibi korkarak bakıyordu.
Oysa Kutlu Adalı ne diyordu?
“…Kıbrıs Ulusu yoktur diyen bu güçlerdir. Kıbrıs yutulmak istendiği için Kıbrıslılığı hem Yunanistan hem de Türkiye yok saymaktadır. Çünkü Kıbrıslılık onlar için Helenlikten-Türklükten uzaklaşmaktır, kopmadır. Kıbrıs kimlik ve kişilik kazanırsa, özgür ve bağımsız olursa, Atina ve Ankara’nın emelleri yıkılacaktır. İşte bunun için bayraklarıyla, marşlarıyla, ulusal günleriyle, okul kitaplarıyla, sivil ve askerleriyle, maddi ve manevi güçleriyle Kıbrıs’tan çıkmamaktadırlar… Kıbrıslılığa karşılıklı olarak karşı çıkıyorlar, Kıbrıslılığı ya alaya alıyorlar, ya da yeşermemesi için, doğmadan boğuyorlar…
Kıbrıslı olduğumuz halde Kıbrıslılığımızdan niçin korkuyoruz? Niçin tarihin içinde yokluğu tercih ediyoruz? ‘Kıbrıs Kıbrıslılarındır’ diye haykırmaktan korktuğumuz sürece, var olan onlar olacaktır”…
Bu temelden yola çıkarak Kutlu Adalı “federal Kıbrıs”a da karşı çıkar Gali Fikirler Dizisi çerçevesinde:
“…Kıbrıs Federe Devleti’nde ‘Kıbrıs’ adı yalnız tabelada kalacak, Kıbrıs ve Kıbrıslıyı yavruvatan sızlanması altında Türkiye ile Yunanistan’ın kucağında öksüz, besleme evlat olarak göreceğiz. Kuşkusuz böyle bir düzen uzun süre yaşamayacağı için, kaynaşmamış, temas yapmamış, birbirlerine güven duymamış Kıbrıs halkı, Kıbrıs’ı taksime götürecektir”…
Annan Planı’ndan önceki “federal çözüm planı” Gali Fikirler Dizisi’ne yaptığı eleştiri budur Kutlu Adalı’nın:
-“…Kıbrıs Federe Devleti Kıbrıs’ı taksime götürecektir…”
-“Türkiye ve Yunanistan askersel güçleriyle Kıbrıs’ta sonsuza dek kalacaklardır. Kıbrıs bayrağı ile Federe Devletin bayrağı yanında, Türk ve Yunan bayrakları da Kıbrıs’ta sonsuza dek dalgalanacaktır. Kuşkusuz bunların yanı sıra ulusal marşlar söylenip, ulusal günler kutlanacaktır… Çünkü amaçlanan Kıbrıslılık değil Türklük ve Yunanlıktır. Net ve temiz biçimde Türkiye ile Yunanistan’ın garantörlüğü altında bir ‘Kıbrıslılık’ düşünülmemektedir”…
Bugün “iki bölgeli iki toplumlu federasyon etnik homojen bölgelere dayalı ırkçı bir apartheiddir” diyoruz.
Kutlu Adalı da kendine has Kıbrıslılık savunusuyla 1992’de Gali Fikirler Dizisi’ne benzer bir eleştiri getiriyordu…
Kutlu Adalı davasının AİHM’deki kararında şöyle denir: “Kutlu Adalı Kıbrıslı Türk ve Rumların çoğulcu demokratik bir sisteme dayalı Kıbrıs Cumhuriyeti’nde yaşamaları gerektiğini savunuyordu”…
(6 Temmuz 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)