Aziz Şah – Kıbrıslı Türk toplumu neden yok olacak?
Tüm varlığınızı “sus payı” olarak size verilen çalıntı mallar uğruna Türkiye’ye armağan ettiğiniz için…
“İki dönüm bir evlek” çalıntı malı geri vermemek için yok olmayı kabul etmiş bir ahalidir Kıbrıslı Türkler.
***
Londra’daki rezil manzara işte bu yok oluş manzarasıdır.
Müteahhitler Birliği Başkanı Cafer Gürcafer yanına işgal bölgesindeki diğer sermaye örgütlerini ve Barolar Birliği’ni de alarak Londra’ya gitti…
1974’te Türkiye’nin silah zoruyla Rumlardan çaldığı malları “savunmak” için basın toplantısı düzenlediler. Kıbrıslı Türk milliyetçiliğinin en rezil hali…
-“Hırsızın çaldıkları kendi insan hakkıdır”!
Müteahhitler Birliği kocaman bir anıt diksin, saf betondan. Üzerinde şöyle yazsın:
-“Kıbrıslı Türkler olarak iki dönüm bir evlek ganimetten vazgeçemediğimiz için yok olmayı kabul ettik!”
***
İnsan kaçakçılığına aracılık yaptığı iddia edilen Müteahhitler Birliği ve Ticaret Odası ile Barolar Birliği omuz omuza Lonrda’da…
Kıbrıslı Türk toplumunun en rezil fotoğrafı: 1974’te “sus payı” olarak verilen ganimeti savunmak için Londra’nın yolunu tuttular…
Ticaret Odası, Sanayi Odası, İnşaat Müteahhitleri Birliği, Otelciler Birliği, Barolar Birliği ve Emlakçılar Derneği birleşerek “Hakların Korunması İnisiyatifi” kurdu.
Hangi “haklar”ı “koruyacak”lar?
1974’te Türk ordusunun silah zoruyla gasp ettiği taşınmaz mallar…
Çalıntı malları “korumak” için para babaları ve avukatlar birleşti!
Çalıntı malların hırsızın insan hakları olduğunu söylüyorlar. Rezilliğin ve utanmazlığın dik alası…
Kudret Özersay da gaspçılar çaldıkları malla “duygusal bağ” kurar demişti.
İşte bu, Kıbrıs Cumhuriyeti liderliğinin basiretsizliğinin ve korkaklığının sonucudur. Gaspçılara ve yağmacılara karşı gerekli hukuki girişimleri başlatmadılar 50 senedir!
***
Tam bir “yavuz hırsız ev sahibini bastırır” vakası: Gasp edilen malları uluslararası hukuk ve insan hakları diye savunuyor Barolar Birliği ve para babaları!
Trikomo, Karpaz, Ayios Amvrosios, Girne, Mağusa ve Akatu’dan 1974’te silah zoruyla kovulan mültecilerin topraklarına 10.000 civarında yasadışı konut ve yerleşim birimi inşa eden gaspçı ve savaş suçlusu Simon Aykut’u tutukladığı için Kıbrıs Cumhuriyeti’ni “Kıbrıslı Türklerin izolasyonunu artırmakla” suçluyor Barolar Birliği Başkanı…
“Hakların Korunması İnisiyatifi” adına konuşan Başkan Hasan Esendağlı, silah zoruyla gasp edilmiş arazilerin üzerine 10.000 civarında konut inşa eden Simon Aykut’un “insan haklarının ihlal edildiği”ni söyledi.
***
Geçtiğimiz günlerde Kıbrıs Yeşiller Partisi düzenlediği basın toplantısında yüzlerce yağmacı inşaat, emlak ve avukatlık şirketi içerisinden birkaç tanesinin adını zikretti…
Basında çıkan isimlerden sonra Kıbrıs Cumhuriyeti hükümetinin ne yapacağı merak ediliyordu!
AFİK şirketinin patronu Simon Aykut topraklarını yağmaladığı Trikomolu mültecilerin şikayetiyle tutuklandı…
Kayim Development Group’un çalıntı araziler üzerine inşa ettiği konutları satan Alman emlakçı Ewa Künzel de Ayios Amvrosioslu mültecilerin şikayetiyle tutuklandı…
Karavas’ta 1974’te etnik temizlikle topraklarından sürgün edilen mülteci bir ailenin evini 3.500.000 milyon Sterline satan İsrailli emlakçı Yazan Sarai Eldin de aynı şekilde mültecilerin şikayeti üzerine tutuklandı…
Şu ana kadar Kıbrıs Cumhuriyeti devletinin girişimiyle tek bir kişi bile tutuklanmadı, mültecilerin kişisel girişimleriyle gerçekleşti üç tutuklama da…
Fileleftheros gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Aristos Mihailidis’e bir mektup göndererek sordu Yeşiller Partisi Başkanı Perdikis:
-“Açıkladığımız bu isimler kara listeye alındı mı ve soruşturuldu mu? Sayın Hristodulidis’in hükümetinde kim bize cevap verecek, lütfen?”…
Perdikis’e cevabı ben vereyim:
Yeşiller’in açıkladığı listedeki Cafer Gürcafer Londra’da Kıbrıs Cumhuriyeti’nin gaspçıları tutuklayarak “insan haklarını ihlal ettiği”ni söyledi…
Kıbrıs Cumhuriyeti liderliğinin gözleri ve kulakları kapalıdır yağmalanan vatan topraklarımıza.
Kıbrıs Cumhuriyeti liderliği yağmayı görmezden gelerek “çözümcü” göründüğünü zanneden bir gaflet içindedir!
Vatan topraklarımızın yağmalanması yalnızca Rum mal sahiplerinin değil, bütün Kıbrıslıların zararınadır ve geleceğini esir almaktadır.
Bu konu basit bir “mal meselesi” değildir. Gasp edilen “mülkiyet hakkı”ndan ibaret değildir. Kıbrıslıların kendi kaderini tayin hakkı meselesidir!
(7 Eylül 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)