Aziz Şah – İşgalci bir ordunun ya da devletin güvenlik güçlerinin kaybettiği bir kişinin hakkını nasıl ararsınız?
Ortada ceset yok. Ceset yoksa cinayet yok. Cinayet yoksa katil yok!
Hukuk bu kadar saçma olabilir mi?
-Ey kayıp, kaybolduğunu ispat et ki katilini bulalım!
***
Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan toprak hırsızı ve savaş suçlusu Simon Aykut’un avukatları ile savcılığın tartışması da bu kadar saçma…
Bir Batı Avrupa ülkesindeki hukuk pratiğini alıp işgal altında bir ülkede uygulayamazsınız.
Alman Anayasa Mahkemesi, askeri yemin töreni sırasında Alman bayrağının üzerine işemenin bir özgürlük olduğunu söyler.
Kıbrıs’ta ise bayrak direğine tırmanan Solomou’yu boynundan vurup öldürdü Türk askeri BM Barış Gücü’nün gözü önünde. Bunun için tek bir kişi bile yargılanmadı…
Şimdi siz Almanya’daki hukuk pratiğini olduğu gibi Kıbrıs’a mı uygulayacaksanız?
***
AİHM hakkında çığır açan bir kitap yazan Dilek Kurban şöyle der:
“Mahkeme’nin (ülkeden ülkeye) farklılaştırılmış bir yaklaşım benimsemesi gerekir. Delillere ilişkin kurallarını (örneğin ispat yüküne ilişkin olanlar) uygularken herkese uyan bir ilke olamayacağının farkında olmalıdır”…
Bir Batı Avrupa ülkesi ile bizim gibi sömürgeler arasındaki fark bu kadar basittir:
-Ey kayıp, kaybedildiğini ispat et ki katilini bulalım!
***
Toprak hırsızı ve savaş suçlusu Simon Aykut’un savunması çok basit.
Aykut’un AFİK ve DUMİCA şirketleri ile hiçbir bağı olmadığını söylüyor avukatları Maria Neophytou ve Nikoletta Charalambidou.
Bu şirketler bir suç işlemiş olabilir ama Aykut’un bu suçlarla hiçbir alakası yok…
-İspat et şirketlerle alakası olduğunu, diyorlar Savcı’ya!
Kıbrıs Türk Müteahhitler Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, “Birlik üyelerinden Afik Grup Direktörü Simon Aykut’un tutuklanması provokatif bir girişimdir” diyor.
Avukatları ne diyor?
-Simon Aykut’un AFİK’le bir alakası yok…
2023 Aralık’ında Türkiye’de NTV kanalına “AFİK’in Yönetim Kurulu Başkanı” olarak konuştu Simon Aykut:
-“Son zamanlarda Türkiyeli Türk vatandaşlardan çok büyük istek var. Onun haricinde İranlılar, Ruslar, Ukraynalılar, Avrupa’dan çok büyük istekler olmaya başladı. İsrailliler bu şekilde en alt sıradadır” dedi.
Şirketinin kimlere mal sattığını Türkiye’nin NTV kanalında anlatıyor Aykut…
Kıbrıs Cumhuriyeti Ağır Ceza Mahkemesi’nde ise avukatlar Simon Aykut’un bu şirketlerle alakası yok diyor!
***
İşte tam burada, Aykut’un avukatlarının aklımızla nasıl dalga geçtiğine bakın…
Önce, “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin işgal bölgesinde yargı yetkisi yoktur” diyerek Simon Aykut’un işlediği suçları yargılayamazsınız dediler mahkemeye.
Sonra daha da saçmalayarak,
-“Kıbrıs Cumhuriyeti ve mahkemesi, sahte devleti tanıyor mu? İşgal bölgesinde kayıtlı olan bu şirketlerin belgelerini nasıl kabul edersiniz?” dediler…
Avukatlar daha da saçmalayarak şöyle devam ettiler:
– “Kıbrıs Cumhuriyeti eğer sahte devleti tanımıyorsa, bu şirket de yoktur, şirket olmadığına göre mahkeme hukuki kriterlere göre karar veremez”…
***
Sahte devlet yoksa, inşaatları yapan şirketler de yok, şirketler yoksa Kıbrıslı Rumların gasp edilmiş arazilerinin üzerine 10.000 konut inşa edilmedi, o zaman aslında Simon Aykut da yok, Aykut yoksa dava da yok, dava yoksa Aykut hapiste değil…
Hukuk bu kadar saçma olabilir mi?
Bu bir şarlatanlıktır!
Silah zoruyla toprakları gasp edilen Kıbrıslı Rumların arazileri üzerine Simon Aykut’un şirketleri tarafından 10.000 civarında konut inşa edildi. Suç tam olarak budur. Ceset ortada duruyor. Bunun neyini bulandırıyorsunuz?
Trikomo, Karpaz, Ayios Amvrosios, Girne, Mağusa ve Akatu’da mültecilerin toprakları ceset gibi yatıyor. Katil ise mahkemede kutuda…
Silah zoruyla kovulan mülteciler var.
Mültecilerin gasp edilen toprakları üzerinde yasadışı yerleşimler var.
Avukat savcıya “bunu ispat et” diyor…
Arabaya binip Trikomo’ya gidin “ispat” istiyorsanız!
Burasını bir Batı Avrupa ülkesi zannedip ispat-delil sarmalında adaleti boğarak daha çok Simon Aykut yaratır Kıbrıs Cumhuriyeti bu akılla!
(11 Eylül 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)