Aziz Şah – Kıbrıslı Türk kiralık gazeteciler Simon Aykut dışındaki toprak hırsızlığı davalarıyla ilgilenmiyor. Kontürlü telefon gibi içine para attıkça konuşuyor işgal bölgesinin gazetecileri…
Bu kiralık gazetecilerin bilmediği ise şu: Bütün davalar birbirine bağlıdır. Bir davada alınan karar diğerini bağlar.
Hatta önümüzdeki dönemde Kıbrıslı Türkler tutuklandığında yargılanacakları “içtihat” bu davalarda oluşturuluyor. Bütün itirazları Simon Aykut ve Ewa Künzel’in avukatları aradan çıkarıyor. Temyiz de cevap veriyor…
Gidebileceğiniz bir tek AİHM kalacak, baylar!
Salı günü Alman emlakçı Ewa Künzel’in davası vardı Temyiz’de. Bundan sonraki bütün davaları bağlayacak olan itirazlar reddedildi.
Künzel’in davası kiralık kalemlerin ilgisini çekmiyor. Çünkü Alman emlakçının yalağından su içmiyorlar…
Ewa’nın suçu ne? Onun “haklarını” neden savunmuyorsunuz? Para yedirmedi mi size?
Ewa Künzel’in davasında alınan kararlar Simon Aykut’u da bağlar.
Gelecekte tutuklanacak Ahmet’i, Mehmet’i, Salih’i, Süleyman’ı, Ali’yi, Veli’yi de bağlar!
Alman ve Macar emlakçıların davaları Kıbrıslı Türkleri daha çok ilgilendirir. Çünkü sattıkları mallar “kök” Kıbrıslı müteahhitlerin projelerdir.
Gasp edilmiş toprakları satan ve o topraklara inşaat yapan “kök” Kıbrıslıları bağlayacak kararlar alınacak Alman ve Macar davalarında.
Ewa Künzel’in davasının faydalı bir tarafı daha var: 50 senedir Kıbrıs’taki Türk işgali ile ilgilenmeyen Almanya “Kıbrıs sorunu” ile ilgilenmeye başladı. Mahkemeyi Büyükelçilik görevlisi izliyor…
Belki Almanya “devlet” olarak görevini yapıp vatandaşlarını Kıbrıs’ın işgal bölgesinden “mal” almanın suç olduğu konusunda uyarır!
***
Aykut’un ve Künzel’in avukatları aynı itirazları yaptı:
-“Mahkemenin işgal bölgesinde yargı yetkisi yok” ve “Mahkemenin adil olduğuna inanmıyoruz”…
Kıbrıslı Rum avukatlar eğer “KKTC” Yüksek Mahkeme Başkanı Taner Erginel’in yazdığı “Uluslararası hukuk ve Kıbrıs Türkleri” kitabını okumuş olsaydı, kendilerini aptal yerine düşürüp Kıbrıs Cumhuriyeti mahkemesine “Sizin işgal bölgesinde yargı yetkiniz yoktur” demezlerdi.
1974’te silah zoruyla topraklarından sürülen 200.000 mülteciden sadece biri olan Meletis Apostolides’in arazisinin üzerine inşaat yapan Linda-David Orams çifti hakkında Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın 28 Nisan 2009’da aldığı kararla Kıbrıs Cumhuriyeti mahkemeleri Türkiye’nin işgali altındaki topraklarda yetkili kabul edildi.
Brüksel I Tüzüğü uyarınca medeni ve ticari hukuka ilişkin kararlar üye devletler tarafından tanınır ve uygulanır. Kıbrıs Cumhuriyeti mahkemeleri kendi yasalarına göre işgal bölgesindeki ticari ve medeni konularda karar alabilir ve aldığı kararları da AB ülkelerinde icra ettirebilir.
ABAD, Kıbrıs’ın işgal bölgesinde AB hukukunun askıya alınmış olmasının Kıbrıs Cumhuriyeti mahkemeleri tarafından Brüksel I Tüzüğü’nün uygulanmasına engel teşkil etmediğini ifade eder.
Yüksek Mahkeme eski Başkanı Taner Erginel yazdığı kitapta şöyle demiştir:
-“ABAD kararı Rum tanklarını Girne’ye getirememiştir ama kuzeyde Rum yasalarının uygulanmasını öngörmüştür”…
ABAD kararının en önemli tarafı “Kıbrıs Cumhuriyeti mahkemelerinde alınan kararlar tüm AB ülkelerinde uygulanır” diyerek son noktayı koymasıdır. Yani yalnızca işgal bölgesinde değil, tüm AB’de yetkilidir Kıbrıs Cumhuriyeti mahkemeleri. Kıbrıs’ın tek eksiği irade sahibi bir Cumhuriyet liderliğidir!
***
Kıbrıs Cumhuriyeti mahkemelerinin “işgal bölgesinde yargı yetkisi olmadığı” konusunda saçmaladıktan sonra mahkemenin “tarafsız ve adil” olmadığı konusunda daha çok saçmaladı Ewa Künzel’in avukatı.
Şöyle dedi:
-“Türk istilası ve işgalinin her Kıbrıslı için doğrudan veya dolaylı sonuçları olduğu için sanık herhangi bir Kıbrıs mahkemesi önünde adil ve tarafsız bir şekilde yargılanamaz”…
Üç kişiden birinin silah zoruyla toprağından kovulduğu bir memlekette üç kişilik yargıç heyetinin karşısına geçip,
-Siz toprağınızdan kovulduğunuz, öldürüldüğünüz ve tecavüze uğradığınız için “adil ve tarafsız” değilsiniz, diyor avukat.
***
Son duruşmayı toprağı yağmalanan Ayios Amvrosios’lu mültecilerden bir tanesi geldi izlemeye. Sessizce izleyip gitti…
Ayios Amvrosios’ta gasp edilmiş mal satan emlakçı ile Ayios Amvrosios’tan silah zoruyla kovulan mülteci aynı salonda. Bundan gazete yazısı olmaz. Tiyatro oyunu olur. Film olur. Roman olur. Şiir olur…
(11 Ekim 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)