Gaspçı inşaat şirketleri: Türkiye adına savaş suçu işleyen maşalar

Binlerce üyesi olan sendikaların ve partilerin oluşturduğu “platformlar”ın toplayamadığı kalabalığı topladı inşaat şirketleri Kermiya’da. En son böyle bir güruhu 22 Ocak linçi sırasında gördük…

14 Ekim 2024’te Ay Demet kapısında inşaat şirketlerinin ve Barolar Birliği’nin gerçekleştirdiği eylem her anlamda tarihidir.

Dünyanın her yerinde başkasının toprağına inşaat yapmak suçtur. Gasp edilen araziye yapılan inşaat mahkeme kararıyla yıkılır!

Başkalarının topraklarını gasp etmeyi ve insan haklarına tecavüz etmeyi kendinde “hak” olarak gören inşaat şirketleri sözcü olarak kendisine Barolar Birliği’ni tuttu!

Başkalarının topraklarını gasp etmeyi ve insan haklarına tecavüz etmeyi bir “insan hakkı” sayıyor Kıbrıs Türk Barolar Birliği.

Başkalarının topraklarını gasp etmenin ve insan haklarına tecavüz etmenin engellenmesinin ise “insan hakları ihlali” olduğunu söylüyor.

Gaspçı inşaat şirketlerinin sözcülüğünü yapan Barolar Birliği, toprakları gasp edilen Kıbrıslı Rumlara “Taşınmaz Mal Komisyonu’na gidin” diyor.

TMK başlı başına gaspın meşrulaştırılmasıdır. Ancak burada konumuz başka:

Gasp ettikleri topraklardan Sterlin milyarderi olan inşaat şirketleri ödesin yediklerinin parasını.

-Neden “KKTC maliyesi” ödüyor inşaat şirketlerinin gasp ettiği toprağın tazminatını?

-İnşaat şirketleri yedi, inşaat şirketleri ödesin!

Gasp edilmiş malın tazminatını ödeseler bile Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 303A Ceza Yasası’na göre suçları sabittir. Tazminat davası ayrı, Ceza Davası ayrı…

***

Kıbrıs tarihi mitingler tarihidir. Her miting tarihsel bir dönemi temsil eder. Her miting bir dönemeçtir ve sonuçları vardır.

14 Ekim 2024’te gaspçı inşaat şirketlerinin düzenlediği “ganimet mitingi”nin de bir bedeli olacak herkes için…

En başta kendi yurdunda mülteciye dönüşen Türkçe konuşan Kıbrıslılar ödeyecek “ganimet mitingi”nin bedelini!

Mitingler tarihimizin milatları vardır: 1990’ların başında Türkiyeli yerleşimciler mitingler düzenleyerek gasp ettikleri toprakların “tapu”sunu talep etmişti.

Silah zoruyla gasp edilen toprakların kendilerinin “hakkı” olduğunu ilk kez söylemiyor işgalciler.

1990’ların başında gasp edilmiş toprak “hakkı” için mitingler düzenleyenler illegal yerleşimcilerdi, 2024’te ise milyarlarca Sterlin değerindeki topraklara çöken inşaat şirketleridir.

Belki şaşıracaksınız…

5 Mayıs 1991’de Denktaş pürateş bir röportaj verdi Türkiyeli yerleşimcilerin düzenlediği mitinglere karşı.

“TAPU İSTERİZ” diye yürüyüşler yapan yerleşimcilere karşı Milliyet Gazetesi’ne şöyle dedi Denktaş:

-“Biz henüz tapuyu kendi vatandaşımıza verememişiz, çeşitli hukuksal nedenlerle verememişiz”…

***

1980’lerin sonu 1990’ların başında Türkiye basınına kadar çıkmıştı yerleşimcilerin “tapu isyanları”…

1988 Eylül’ünde Cumhuriyet Gazetesi’ne konuşan Trabzonlu yerleşimci Ahmet Akyüz, kendilerine tahsis edilen evlerin tapularının olmayışından bahsetmişti.

Rauf Denktaş bunun üzerine şöyle demişti:

-“Biz dünyaya Trabzon’dan göçmen getirdik demiyoruz, demediğimiz halde bunlar böyle konuştuğundan, gazeteciler de bunları habermiş gibi yazdıklarından, Rumlara mütemadiyen propaganda malzemesi çıkıyor”…

Rauf Denktaş Cenevre Konvansiyonu’na aykırı olarak işledikleri savaş suçunun farkındaydı. Kıbrıs’ın işgal bölgesine iskân edilen savaş suçu yerleşimci nüfusun varlığını inkâr ediyordu.

5 Mayıs 1991’de Milliyet’e şöyle diyordu Denktaş:

-“Bunlara ‘Nasılsınız?’ diye sorsak şikayet yağdırırlar, Peki o zaman, Türkiye’ye geri dönün desek… ‘Yoo, burada çok iyiyiz’ derler. Tapu vermedik diye yürüyüşler yaparlar”…

Milliyet’ten Yakup Özyıldız’a konuşan Denktaş şöyle diyor:

-“Bunlar 17 yıl önce Kıbrıs’a geldiler… Bir tapu problemidir tutturdular. Biz henüz tapuyu kendi vatandaşımıza verememişiz. Çeşitli hukuksal nedenlerle verememişiz. Kendilerine açık yüreklilikle izah etmeye çalıştık. Tapularını en kısa zamanda vereceğimizi söyledik, söz verdik. ‘Bizi sıkıştırmayın ve bize güvenin’ diye rica ettik… Bize baskılar yapmaya kalkıştılar… Biz söyledikçe, hayır efendim, yürüyüşler, nümayişler, vesaireler… Yahu yapmayın, Rumlar, ‘Bak Türkiye’den gelenler Rum’un toprağını istiyor’ diyecekler”…

***

1991’de silah zoruyla gasp edilmiş toprakların “tapu”sunu almak için eylem yapanlar işgalcinin lümpen yerleşimcileriydi.

2024’de eylem yapanlar ise, işgal altındaki topraklarda Türkiye adına savaş suçu işleyen gaspçı inşaat şirketleridir.

Gaspçılar Türk işgalinin savaş suçu işlerken kullandığı birer aparattır. Binlerce gaspçı var, Ankara kullanır atar!

(17 Ekim 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author