Aziz Şah – New York’ta akşam yemeği yendi 16 Ekim’de, 18 Ekim’de toprak hırsızı Simon Aykut’un duruşması vardı.
New York’ta Kıbrıslıların haklarının yerine gaspçılar konuşuldu. Tatar görüşmenin yarısını Simon Aykut için harcadı, “20 senedir adam Rum mallarına inşaat yapar, şimdi mi geldi aklınıza tutuklamak” gibi laflar etti…
20 sene önce tutuklamak için “hukuki aygıtlar” Kıbrıs Cumhuriyeti’nin elinde yoktu.
20 sene önce başladı Kıbrıs Cumhuriyeti’nin “hukuki aygıtları” oluşmaya 9 Kasım 2004’teki Orams Davası’yla!
***
Simon Aykut’u şirketi AFİK’in kendi web sitesinde verilen bilgiye göre İsrail, Türkiye, Kıbrıs, Almanya ve Yunanistan’da inşaat işi yapar.
1950 İzmir doğumlu Aykut’un 2004’te Kıbrıs’ın işgal bölgesine gelişi Türk vatandaşlığı iledir. Bir Türk işgalcisi olarak geldi…
Dünya çapında yatırımları ve şirketleri olan, emrinde yüzlerce avukat olan Aykut’un Orams Davası’ndan sonra Kıbrıs’ın işgal bölgesinde yüzlerce dönüm toprak gasp etmesi kendi siyasi tercihidir.
***
Aylardır izliyorum toprak hırsızlarının duruşmalarını. 18 Ekim’deki duruşmada en sonunda duymak istediğim sihirli sözcükleri duydum: Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın Orams Kararı!
1960’tan beridir Cumhuriyeti’miz var, Cumhuriyeti tanımaz ezici çoğunluk.
1974’ten beridir işgal altında yaşarız, işgalden kaynaklı uluslararası hukuk, sözleşmeler ve mahkeme kararları hayatımızın parçasıdır. “Yazar-çizer” takımının bunların çoğundan haberi yoktur, okumadan fikir beyan ederler…
Ayios Amvrosios’ta Rum malı gasp eden Kıbrıslı Türk inşaat şirketi Kayim Development Group’un konutlarını pazarlayan Alman emlakçı Ewa Künzel’in davasında Kıbrıslı Türk bir avukatla karşılaştım:
-“Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yargı yetkisi yoktur kuzeyde” dedi.
Saçımı başımı yolmak istedim:
-“KKTC Yüksek Mahkeme eski Başkanı Taner Erginel’in Orams Davası hakkındaki kitabını okuyup öğrenin” dedim…
Hem Alman emlakçı Ewa Künzel’in hem de Aykut’un avukatları “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin işgal bölgesinde yargı yetkisi yoktur” diye yapıyor savunmasını.
Başka yapabilecekleri savunma yok. Yasa çok nettir: Toprak gaspı 7 yıl hapisliktir, reklam etmek 5 yıl!
Bu yüzden Aykut ilk duruşmalarda “Herşeyi oğluma devrettim şirketlerle alakam yoktur” dedi. “Bütün suç oğlum Jack Afik’indir” argümanı tutmayınca Kıbrıs Cumhuriyeti’ne saldırı başlattılar…
Akılınızda bulunsun: Toprak gaspı dışındaki “kara para” davaları daha gündeme bile gelmedi…
***
29 Nisan 2009 tarihli Avrupa Birliği Adalet Divanı kararına göre Kıbrıs Cumhuriyeti, Türkiye’nin işgali altındaki topraklarında yargı yetkisine sahiptir.
Avrupa Birliği Adalet Divanı kararları AB’nin birincil hukukudur. Bir ülkede yasa yapılırken nasıl ki anayasaya uygun olması zorunluluğu varsa, AB’deki kuralların da “birincil hukuk”a yani ABAD kararlarına uygun olması zorunluluğu vardır.
Bunun sonucunda da, Kıbrıs Cumhuriyeti mahkemeleri işgal altındaki bölge ile ilgili aldığı yargı kararlarını tüm AB ülkelerinde uygulatabilir.
Simon Aykut’un avukatları bunları bilmiyor mu?
Kıbrıs Cumhuriyeti mahkemesinin karşısına dikilip “İşgal bölgesinde yargı yetkiniz yoktur” diyorlar.
Mahkemenin bunu kabul etmesi, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kendini feshetmesi anlamına gelir!
***
Türk vatandaşı Simon Aykut 2004 yılında Kıbrıs’ın işgal bölgesinde toprak gasp etmeye başladığında Kıbrıs Cumhuriyeti mahkemesi Orams Kararı’nı almıştı.
1974’te silah zoruyla Lapta’dan kovulan Meletis Apostolides’e ait arazinin üzerine Orams çiftinin yaptığı villayı, havuzu ve çitleri yıkması, mülkiyetin iadesi, faiziyle kiranın ödenmesi ve zararların karşılanması ve mahkeme masraflarının ödenmesine hükmedildi.
Sonuçta dava Avrupa Birliği Adalet Divanı’na gitti: Kıbrıs Cumhuriyeti’nin işgal bölgesindeki yargı yetkisinin AB çapında geçerliliği kabul edildi.
“KKTC” çözüm olarak villayı satın aldı Oramsları “mağduriyet”ten kurtarmak için…
Yüz binlerce “Orams” var Kıbrıs’ın işgal bölgesinde. Ne yapacak “KKTC”, gasp edilmiş topraklara inşa edilen bütün binaları satın mı alacak?
Emrinde yüzlerce avukat olan AFİK şirketinin patronu Simon Aykut, 2004’te Ankara’nın “vadettiği topraklar”da toprak gasp ederken ve savaş suçu işlerken ne yaptığının farkındaydı…
Satılık ve kiralık gazetecilerin “mağdur” edebiyatı kimseyi aklamaz!
(23 Ekim 2024 tarihininde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)