
Aziz Şah – Geçenlerde hastanede sıra kavgası çıkaranları gören Kıbrıslı bir ihtiyar şöyle dedi:
-“Nüfus çoğaldık sonra duygu da azalıyor”.
Çantamdan kağıdı kalemi çıkarıp not ettim…
Duygu azalıyor çünkü toplum ortadan kalktı. Üzerimize boca edilen nüfusla birlikte “toplumsal bağ” kalmadı. Hiçbir ortak kader, keder, aidiyet, inanç ve değer birlikteliği olmayan bir güruh yaşar burada…
Trafikte insanlara yol verdiğimde bazıları öyle sevinir ki, iki defa selam verip gülümser.
Toplum olmayı, birbirimizle bağ kurmayı özledik çünkü!
Yerli nüfusun 20 katından fazla yabancı bir nüfus yaşar burada. Türkiye işgal ettiği Kıbrıs topraklarında yerli nüfusu tamamen yok ettiğinde bile burada hiçbir zaman istediği gibi bir “toplum” yaratamayacak. Hiçbir “eritme potası”nda asimile edilemeyecek bir kaos var Kıbrıs’ın işgal bölgesinde…
Yerleşimci nüfus, Türkiye’nin işgal ettiği Kıbrıs Cumhuriyeti topraklarındaki arazi gaspını sürdürmek için kullandığı bir aparattır.
Tarihçi Ernest Renan her toplumun ortak bir bellek ve ortak bir unutmaya dayandığını söyler. Kıbrıs’ın işgal bölgesinde önce belleği yok ettiler, ortak bir belleği olmayanların unutmaya da ihtiyacı yoktur.
İşgalci, belleksiz ve toplumsuz bir toprak parçası yarattı. Belleği ve toplumu olmayan bir toprak vatan değil, arsadır!
***
Bu “arsa”nın işgalinin bedelini herkes ödeyecek.
Toprağı gasp edilen Kıbrıslı Rum da, gasp edilmiş toprakta rehin kalan Kıbrıslı Türk de, gasp edilmiş toprağın üzerine yapılan inşaatta ölen işçi de…
Barolar Birliği ve inşaat şirketlerinin “Simon Aykut’a özgürlük” diyerek Ay Demet kapısına yürüdüğü gün, Trikomo’da 35 yaşındaki Muhammed Asıf ile Girne’de 27 yaşındaki Muhammed Waleed isimli inşaat işçileri öldürüldüler.
“Simon Aykut’a özgürlük” diye yürüyen inşaat şirketleri iki işçiyi daha öldürdü ve hiçbir hesap vermedi. Kıbrıs’ın işgal bölgesinde inşaat şirketleri hariç herkes bedel ödüyor…
***
Türkiye’nin silah zoruyla gasp ettiği bu toprakları elinde tutmak için Kıbrıs’ın işgal bölgesine boca ettiği nüfus arttıkça ödediğimiz bedel de artıyor. Bedeli artık küvezdeki bebekler ödüyor…
Türk işgal rejimi sadece toprağı gasp etmedi, üzerinde yaşayanların “insan haysiyeti”ni ayaklar altına aldı.
2024’te Kıbrıs’ın işgal bölgesindeki “sağlık sistemi”nin omurgası ve çatısı, 1974’ten önce oluşturulan omurga ve çatıdır.
Mağusa, Girne, Pendaya, Omorfo ve Nalbantoğlu hastanelerinin tamamı 1974’ten önce kuruldu. Omurga ve çatı budur!
O zamanlar Kıbrıslı Türklerin nüfusu 100 bindi…
Şimdi 100 bin kişilik omurgada 2 milyonluk yük var!
Sonra da “kambur” der yerleşimci faşistler Kıbrıslılara…
Nalbanoğlu Hastanesi askeri kışla havası veren küçük bir Anadolu kasabası gibidir.
Askerin yükünü de 1974’ten önce kurulan hastaneler çeker: Acile gidersiniz asker, servise gidersiniz asker, poliklinikte asker…
20 Temmuz 1974’ten önceki sağlık sistemi ile 20 Temmuz 1974’ten sonraki sağlık sistemi arasındaki fark Nalbantoğlu’na yapılan “ek binalar” ve pandemi sırasında mecburen açılan “Acil Durum Hastanesi”dir…
Evet, 50 yıllık Türk işgali döneminde Türkiye’nin -Kıbrıslıları borçlandırarak- kurduğu TEK HASTANE’dir “Acil Durum Hastanesi”…
Rizeli inşaatçı Emrullah Turanlı’ya adrese teslim verilen tepeden inme “proje”ye Kıbrıslı Mimar, Mühendis ve Tabip Odaları karşı çıkmıştı.
Tabiplerimiz “Duvarlar hasta bakamaz” deyip durdu. Bina yapmakla “sağlık sistemi” geliştirilemez. Hastanenin teşkilatlandırılması, kadroların oluşturulması ve eğitimi için defalarca çağrı yaptı tabipler!
O günlerde gündem “mevsimlik hemşire istihdamı”ydı. Çünkü “Cumhurbaşkanlığı seçimi” vardı.
Tabiplerin uyarılarını kaale alacak bir “devlet” olmadığı için Nalbantoğlu’ndaki Kadın Doğum Servisi’nin Acil Durum Hastanesi’ne taşınmasına yönelik kararı Yüksek İdare Mahkemesi’ne taşıdılar.
Çünkü “devlet”in olmadığı yerde “ara emir” vardır!
***
Acil Durum Hastanesi’nde hemşirelerin bebeklerin mamalarına alkol karıştırması bir kazadır ama tesadüf değildir.
Omurga da çatı da çöktü, küvezdeki bebeklerin üstüne…
İnsanın doğuştan gelen hakları Kıbrıs’ın işgal bölgesinde küvezde bile yoktur!
(30 Ekim 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)