Ankara’nın son hediyesi yeni Yüksek Mahkeme binası: HUKUKUN MEZAR TAŞI

Aziz Şah – TC Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum geldi Külliye inşaatını denetlemeye…

Yaklaşık 50 araçlık konvoyla fink attılar işgal altındaki Lefkoşa sokaklarında. Tam önüme çıktılar trafikte…

Polis yol kesti, Türkiye’den gelen heyet geçti, sonra da polis ortadan kayboldu…

Kendi canları da pek kıymetlidir, ambulansların nüfusa yetişemediği işgal bölgesinde, Ankara’dan gelen sömürgecilerin konvoyunun arkasında da bir ambulans…

Kıbrıs’ın işgal bölgesinde nüfus patlamasından tıkanmış olan trafikte muhteşem bir manzara:

-Durup bekleyin, sömürgeci efendi geçecek!

***

Erdoğan’ın vazgeçemediği Bakan’larından Murat Kurum geldi Külliye inşaatını denetlemeye…

Murat Kurum kimdir?

6 Şubat depreminde Mağusalı çocuklara toplu mezar olan İSİAS Otel’in de içinde olduğu çürük binalara imar affı çıkaran Çevre ve Şehircilik Bakanı’dır.

Haziran 2018’deki Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerine giderken yürürlüğe sokuldu imar affı…

Seçimden önce “kitle konsolidasyonu”dur imar affı!

TMMOB Mimarlar Odası’nın raporuna göre, 2018 yılında uygulanan imar affından 3 milyon 119 bin 947 kaçak ve imara aykırı yapı yararlandı.

İmar affından yararlanan Ahmet Bozkurt 24 Haziran 2018’de yapılan seçimlerde Erdoğan’ın dev bir afişini astı İSİAS Otel’e.

Şöyle dedi Bozkurt:

-“24 Haziran seçimleri sadece ülkemiz için değil, birçok mazlum coğrafyayı da yakından ilgilendiren, Cumhuriyet tarihimizin en önemli seçimidir. İstikrarın sürmesi adına vatandaşlarımız yine yüksek bir oranla AK Parti’yi tercih edecektir. AK Parti davası, ülke davasıdır, biz bu davaya destek veriyoruz. Ailece AK Parti’nin yanındayız”…

Onların “AK Parti davası” bize İSİAS katliamı oldu…

Onların “istikrar”ı İSİAS Otel’in imar affı oldu…

2018’de imar affı ile İSİAS’ın kaçak katları için kayıt belgesi verildi.

2018’deki “imar affı”nı çıkaran Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum gelip Lefkoşa’daki Külliye inşaatını denetledi…

***

Kurum çantasında üç tane “protokol” getirdi: “KKTC Ulusal Coğrafi Veri Altyapısının Kurulmasına İlişkin Protokol”, “Çevre ve Şehircilik Alanlarında Bakanlar Bildirisi” ve “Tapu 2024-2025 Eylem Planı”…

Kurum, Kapalı Maraş’ın açık hava müzesi olacağını açıkladı…

-Duydun mu Varoşalı mülteci? Evin müze oluyor!

Yılbaşına kadar “Cumhurbaşkanlığı” ve “Meclis” inşaatlarını tamamlayacaklarmış. Kermiya’daki koruluğu yok ederek inşa ettikleri millet bahçesi ile cami de 2025 Haziran’ına bitecekmiş…

Esas haber ise, yeni bir Yüksek Mahkeme binası için Kasım’da ihaneye çıkıp, Aralık’ta inşaata başlıyorlarmış…

***

“Adalet Sarayı” yapıyor işgal rejimi Kıbrıslı Türk yargısına…

İngilizden kalma mütevazı mahkeme binasında aldıramadıkları kararları “Adalet Saray”ında aldıracak imar affı çıkaranlar!

Yeni Yüksek Mahkeme binasını da savunacak olanlar çıkacaktır muhakkak sömürge tebaalarının içinde:

-“Mahkemenin dava yükü çok” diyerek “Yeni bina ihtiyaç” diyecekler…

-Duvarlar dava göremez!

Mahkemelerdeki dava yükü Türkiye’nin üzerimize boca ettiği nüfustan kaynaklıdır. Mahkeme binası “yetersiz” olduğu için değil yargıçların davalara yetişememesi…

Hastaneler, hapisaneler, okullar ve mahkemeler yetersizdir. Üzerimize nüfus boca edildikçe de yetmeyecek…

Külliye için ta en başından “Kıbrıslı Türk toplumunun mezar taşıdır ve soykırım anıtıdır” diye yazdım.

Yeni Yüksek Mahkeme binası ya da “Adalet Sarayı” da kökleri 1960 öncesine giden “hukuk sistemi”nin mezar taşı olacak…

-Neden sadece “Yüksek Mahkeme” dediler? Mahkemeyi mi parçalıyorlar? Yoksa önce Yüksek Mahkeme deyip, sonra oldubittiye getirip bütün mahkemeyi mi taşıyacaklar?

***

İki sene önce 4-5 arkadaşımla inşaatın yapıldığı yerde her sabah pankart açıp “Külliye’ye hayır” demiştik. En fazla 6 kişi olduk Külliye’ye karşı pankart açan. Hiçbir gün 7 kişi olmadık…

Gülüp geçtiniz arabalarınızdan bakarak!

-Nedir bu delilerin yaptığı, dediniz…

Şimdi sıra son mezar taşına geldi…

Açın bir pankart:

-“Hukukun mezar taşı olacak bir Adalet Sarayı istemiyoruz” diye…

En azından yarına bir fotoğrafınız kalsın!

(4 Kasım 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author