Dr. İhsan Ali: Irkçı Apartheid’e karşı bir Pan-Kıbrıslı

Aziz Şah – “Şimdi soruyorum: Kıbrıs halkı, bilincine, her şeyden önce Kıbrıslı olduğunu yerleştiremiyorsa, bu devlet var olmaya nasıl devam edecek?” diye sorar Dr. İhsan Ali.

Baf’ta Türk Derneği’nin başkanı iken Kıbrıslı olmanın dersini verir:

-“Kıbrıs devleti olarak müstakil bir devletin kurulmasına Kıbrıs Rum ve Türklerinin taşıdıkları ruh ve kafa, müthiş bir engel teşkil eder. Türk semtinde Türk bayrağı, Rum semtinde Yunan bayrağı sallanmaktadır. Kıbrıs bayrağı görünmüyor. 28 Mart Ohi’yi Rumlar kendi bayramları, 29 Ekim’i da Türkler kendi bayramları gibi kutlamaktadırlar. Doğrusu, bu gibi hareketler, insanda gelecek için tiksinti yaratır. Başka devletlerin bayram saydıkları günler kutlanır ve Kıbrıs’ın sözde istiklal günü kimseyi ilgilendirmez. Sonra da müstakil, hakimiyetine sahip bir devlet istediklerini ilan ederler utanmadan. Çok korkarım ki, bu durum çifte Enosis ile sonuçlanacaktır ve felaket asıl o zaman olacaktır”…

Bugün Dr. İhsan Ali’nin ölüm yıldönümü…

8 Kasım 1978’de aramızdan ayrıldı.

14 Ağustos 1975’te şöyle yazar:

-“Birkaç günden beri hayatımızın en acı günlerini yaşıyoruz. Hemen hemen yüzlerce Türk Allaha ısmarladık demeğe gelirler ve çocuklar gibi ağlarlar. Birçok defalar bizi da ağlattılar. Hele dünkü halimizi bir bilsen. Çok acı bir gün geçirdik. Sabahki fasıl köylülerle bir yana, öğleden sonra Mutallo’dan gelip da üstümüze sarılıp ağlayanların hali ne haldi… Klerides ile Denktaş bu kararı almakla gayri insani bir suç işlediler… Klerides, nafile bu adam…Velhasıl bu Kissinger ne canavar ve ne gangster çıktı”…

Baflılar hem ağlar hem giderim diye göç ettikten sonra ömrü kısaldı İhsan Ali’nin. Üç sene sonra öldü…

Bütün Kıbrıs halkının ve kendi toplumunun hakkını birbirinden ayırmadan düşünebilen tek liderdi. Etnik-bencilliğe saplanmadan bir Kıbrıslı olarak hareket edebilen…

Kelimenin tam anlamıyla bir “Pan-Kıbrıslı”, Baf’tan Karpaz’a…

Taksime ve ilhaka/enosise karşı çıkan, biri ile diğerini haklı çıkarmaya çalışmayan, sadece Kıbrıslı olmaya çalışan…

Ahmet Gürkan ve Ayhan Hikmet’in çıkardığı Cumhuriyet’te şöyle yazar İhsan Ali:

-“Muhalefetsiz demokrasi olmaz. Muhalefet olmayan yerde diktatörlük hüküm sürer. İşte bu gerçeğe inandığımız içindir ki bu memlekette Cumhuriyet kurulduktan sonra bir muhalefet partisinin vücuda getirilmesini sağlamak amacıyladır ki ‘Cumhuriyet’ gazetesi teessüs etmiş bulunuyor”…  

Muhalefet olmak Kıbrıs’ta hiçbir zaman anlaşılmayan bir yurttaşlık biçimidir. “İfade özgürlüğü” önce özgür ve yurttaş olmakla ilgilidir. Isegoria, halk meclislerinde yurttaşlar arasında “söz söylemede eşitlik” ilkesidir. Parrhesia ise, yurttaş olmanın bedeli olarak ölümü göze alarak hakikati söylemektir.

-“Bazı Elenler dahi, yaptığımı garip buldular. Çünkü, fanatik ve şoven yapıları, durumu bir Kıbrıslı olarak göğüslediğimi ve Kıbrıs halkının bir bütün olarak çıkarlarını gözettiğimi anlamalarına izin vermiyordu. Bu ruhu değerlendiremiyorlardı. Şimdi soruyorum: Kıbrıs halkı, bilincine, her şeyden önce Kıbrıslı olduğunu yerleştiremiyorsa, bu devlet var olmaya nasıl devam edecek?”

1950’lerden itibaren sömürgecilerin masaya koyduğu bütün planlara karşı çıktı. Çünkü hepsi taksimin yolunu döşüyordu…

İlk karşı çıktığı ise belediyelerin Türk-Rum diye ayrılmasıydı. New York’ta Latinlerin, Beyazların, Siyahların ve Asyalıların ayrı belediyeleri mi var? İstanbul’da Türklerin, Kürtlerin, Alevilerin ve Sünnilerin ayrı belediyeleri mi var?

Böl-yönet temelinde İngiliz sömürgeciliğinin temelini attığı bu ırkçı Apartheid’e karşı çıkar Dr. İhsan Ali…

Vali Sir Hugh Foot’un siyasi danışmanı Reddaway ile arasında bir diyalog geçer.

Zurich’te 1959’da görüşmeler devam ederken Baf’ı ziyaret eden Reddaway sorar:

-“Dr. İhsan Ali, ayrı belediye meclisleri ile ilgili düşüncenizi öğrenebilir miyim?”

-“Bu konudaki görüşümü çok geç soruyorsunuz. Ancak siz belediyelerin ayrılmasıyla, Kıbrıs halkının bir bütün olarak nasıl bir çıkar sağlayacağını düşündünüz?”

-“Ekonomik ve sosyal yönden yıkımdır, siyasi yönden ise harikadır”…

-“Sizin siyasi açınızdan harikadır” diye cevaplar İhsan Ali.

İngiliz sömürgeci ise kahkahalarla gülmeye başlar…

(8 Kasım 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author