Tarihin doğru tarafına geçin, Mr. Hristodulidis!

Aziz Şah – Tarihin en çok belgelenmiş soykırımının kasapları Netenyahu ve Galant için tutuklama emri çıkarıldı…

Kıbrıs Cumhurbaşkanı Hristodulidis’in çok sevdiği ve kullandığı bir söz vardır:

-“Tarihin doğru tarafında duruyoruz”…

Gerçekten öyle mi? Kıbrıslılar olarak boynumuz eğildi Filistinliler karşısında…

Anglo-Amerikan bağlamının dışına çıkamayan, güce tapınan takıntılı diplomasi anlayışı Kıbrıs’ın aklını, bedenini ve ruhunu zincire vurdu!

Yarım asırdır Kıbrıs işgal altında bir ülkedir…

Üç çeyrek asırdır Filistin işgal altında bir ülkedir…

Kıbrıs Cumhuriyeti liderliği kendi ülkesindeki işgale karşı Filistin’i işgal eden İsrail’e bel bağladı. Hristofyas Netenyahu’ya elini verdi, Hristodulidis gövdesini kaptırdı…

Hristodulidis Birleşmiş Milletler kürsüsünde İsrail’in Gazze’deki soykırımına “kendini savunma hakkı” dediğinde Kıbrıs’ı uçurumdan aşağı attı.

Mesele basit bir İsrail yalakalığı değil…

İsrail’e karşı Filistinlilerin verdiği mücadele Kıbrıslıların önünü açan bir mücadeledir.

Kıbrıslılar bilmese de Filistinliler Kıbrıs’ın kurtuluşu için de mücadele ediyor. Devletsiz Filistinlilerin ellerindeki her aracı kullanarak uluslararası alanda verdikleri halk diplomasisinin sonucudur Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin tutuklama kararı…

Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Statüsü’ne tabidir. Roma Statüsü Türkiye’nin Kıbrıs’ta işlediği “insanlığa karşı suçları” ve “savaş suçları”nı tanımlar:

-ZORLA YERİNDEN ETME VE NÜFUS TAŞIMA SUÇU.

-YASADIŞI VE KEYFİ OLARAK MALLARIN YOK EDİLMESİ VE GASP EDİLMESİ SUÇU.

200.000 Kıbrıslının zorla yerinden edilmesi ve inşa edilen yasadışı yerleşim birimleri Cenevre Konvansiyonu ve Roma Statüsü’ne göre savaş suçu ve insanlığa karşı işlenmiş suçtur.

Silah zoru ile gasp edilmiş toprakların üzerine inşaat yapılması suçu Netenyahu’ya tutuklama emri çıkarılmasını sağlayan Roma Statüsü’nün parçasıdır.

Ne aksi tesadüf…

Roma Statüsü’nü imzalamayan ülkeler arasında bizi ilgilendiren üç ülke var: Türkiye, İsrail ve ABD!

Netenyahu gönül rahatlığı ile gidebilir Türkiye ve ABD’ye…

Türkiye ve İsrail ikiz kardeştir diye boşuna yazmadık bunca zaman. Netenyahu ve Galant hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından çıkarılan tutuklama emri en çok Kıbrıs’taki Türk işgali için bağlayıcıdır…

Roma Statüsü anlaşmasının güzel bir tarafı daha var:

-Uluslararası Ceza Mahkemesi statüye taraf olmayan ülkelerin vatandaşlarını da yargılayabilir.

Türkiyeli inşaat şirketi patronları da savaş suçundan yargılanabilir bunun için mücadele edersek!

***

Mayıs ayında Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin savcısı Kerim Han İsrail Başbakanı Netenyahu ve Savunma Bakanı Galant ile üç tane Hamas lideri hakkında tutuklama emri çıkarılmasını talep etti.

Hamas’ın üç lideri de öldürüldü.

Savcı Han’ın Mayıs ayında talep ettiği tutuklama kararı 21 Kasım Perşembe günü çıkarıldı!

Savcı, tutuklama emri talep ettiğinde dünya üzerine çullanmıştı…

20 Mayıs 2024’te CNN’e çıkan Savcı Kerim Han şöyle dedi:

-“Üst düzey bir yetkili bana kaba bir şekilde ‘Bu mahkeme Afrika ve Putin gibi haydutlar için kuruldu’ dedi”…

ABD Başkanı Biden ise Savcı Han’ın tutuklama talebini “utanç verici” olarak nitelemişti…

***

Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin çıkardığı tutuklama emrinin üzerinden 24 saat geçmeden Kıbrıs Cumhuriyeti adına bir hükümet yetkilisi Reuters’e açıklama yaptı:

-“Karar üzerinde çalışılıyor ve bu konuda bir yorumumuz yok. Prensip olarak Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kararlarına hem saygı duyulur hem de bağlayıcıdır” dedi isminin açıklanmasını istemeyen hükümet kaynağı…

Kararın açıklanmasından hemen sonra AB’nin dışişleri şefi Josep Borrell ise tutuklama kararlarının tüm AB üye ülkeleri için bağlayıcı olduğunu söyledi.
Borrell “Bu kararlar Roma Statüsüne taraf olan tüm devletler için bağlayıcıdır ve buna tüm AB Üye Devletleri de dahildir” dedi.

***

“Tarihin doğru tarafında duruyoruz” der Hristodulidis…

Tarihin doğru tarafında dursaydı Kıbrıs Cumhuriyeti liderliği, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin bu kararının Kıbrıs’ta Türk işgaline, toprak yağmasına ve yerleşimci kolonizasyonuna karşı Kıbrıslıların elini güçlendiren bir silah olduğunun farkında olurdu…

Toprak yağması “kişisel mülkiyet sorunu” değildir. Bir savaş suçudur…

(23 Kasım 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author