2020 seçimine müdahale nasıl oldu?

Aziz Şah – Cemaatimizin tarihinde Ankara’nın müdahale etmediği tek bir seçim yoktur. Ankara’ya karşı ve rağmen kazanılmış tek bir seçim de yoktur…

TC Büyükelçisi Ercüment Yavuzalp anılarında Zeka Bey’in Dr. Küçük karşısında adaylığının nasıl geri çektirildiğini anlatır…

Özel Harp Dairesi Başkanı Kemal Yamak ise Dr. Fazıl Küçük’ün yerine Denktaş’ın nasıl getirildiğini anlatır…

Dr. Küçük Ankara’ya “Benim etim düdüklü tencerede bile pişmez” diye gitti, “Peki paşam, anlaşıldı” diye döndü…

Tarihimiz düdüklü tencerede pişmiş liderler tarihidir!

O tarihten 30 sene sonra da Denktaş’ın aday olmasını engelleyip yerine Mehmet Ali Talat’ı geçirdiler…

Sonra da Talat’ı Derviş Eroğlu’yla dövdüler.

2009 yılında Talat, “maliye bakanı” Zerren Mungan ve Silihtar sözcüsü Hasan Erçakıca arasında geçen ses kaydında, Mehmet Ali Talat Erdoğan’ı seçimlere müdahale edip CTP’yi kazandırmaya çağırdığını söylüyordu:

-“Ben zaten onlara söyledim… Yardım edin CTP’ye de kazansın… Çeşitli yollardan mesela, kriz nedeni ile paket yapın. Ben bunu da söyledim Erdoğan’a”…

Kıbrıs Cumhurbaşkanı Dimitris Hristofyas anılarında şöyle yazar:

-“Talat, 2010 Nisan’ında yapılacak sözde seçimler sonrasında zaferine kesin gözüyle bakıyordu. Çünkü bana Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisini destekleyeceğini söylüyordu”…

Tarihimizde Ankara’ya karşı ve rağmen kazanılmış bir seçim yoktur…

Teselli aramayın boşuna: Taşıma nüfusun oy verdiği sandıkta matematik çalışır.

2015’te Mustafa Akıncı Ankara’ya karşı kazanmadı…

Biliyorum, masalları seviyorsunuz…

-Yalan da olsa söyle hoşuma gidiyor, diyorsunuz.

2015’te Akıncı’nın seçildiği koşuların nasıl oluştuğunu da Makarios Druşotis Crans Montana kitabında anlatır.

2012-14 döneminde Anastasiadis ile Erdoğan arasındaki gizli diplomasinin parçasıydı Druşotis. Karşılıklı olarak Türkiye ile nasıl anlaştıklarını anlatır: İtalyan şirketi ENİ’nin sondaj yapması ve Türkiye’nin navtex ilanları bile seçime kadar durdurulur…

Bu defa da düdüklü tencere sırası Eroğlu’ndadır!

Ama Druşotis şunu da söyler: “Eroğlu kazansaydı bile görüşmeler başlayacaktı”…

Yani 2015’te seçimi Akıncı Ankara’ya karşı kazanmadı, 2020’de Ankara’ya karşı kaybetti ama…

2015’te nüfusun taşıma olduğu bu yerleşimci kolonizasyonunda %60’la nasıl seçim kazandı Akıncı?

Kıbrıslı Türk toplumunda tarihin tunç kanunu düdüklü tenceredir. Sırası gelen içine girer…

Tencerenin ateşi ise taşıma yerleşimci nüfustur. Et pişer, düdük gazı atar, Kıbrıslı Türklere rehavet çöker…

***

1974’ten önce BEY idaresinde sopayla, 1974’ten sonra taşıma nüfusun oylarıyla irademiz gasp edildi.

TC Elçiliği’nde Berberoğlu’na silah çekilmesi, Villa Fırtına’da Özker Özgür’ün paylanması, Beyaz Ev’de UBP’lilerin hesaba çekilmesi…

Aslolan yerleşimci nüfusla Kıbrıslıların iradesinin gasp edilmesidir.

Arif Hasan Tahsin 7 Aralık 1988 tarihli “Korkutma-Kurtarma” başlıklı yazısında şöyle der:

“1974’den başlayarak oynanan bu oyuna son vermek gerekir.

Alın bakın 1976, 1981 ve 1985 genel seçim sonuçlarına. Ve, Türkiye’den taşınan nüfusun oylarını düşün partilerin oy hanelerinden. Göreceksiniz ki, UBP’yi, Kıbrıs Türkü, hiçbir seçimde seçmemiş. Meseleye insancıl bir mesele olarak bakmayı kabul etmek, peşinen yanlışı kabul etmek demektir.

Mesele, insancıl bir mesele değil, aslında insan hakları meselesidir.

Bu mesele, dünyada pek ender rastlanan, bir ülkenin insanının ülke sahipliğinde, silahların gölgesinde, ama silahsız tecavüz etme meselesidir. Bir başka türden işgal yani”…

***

Ankara’nın 2020 seçimine “Beyaz Ev” müdahalesi hakkında Ali Kişmir’in yazdığı yazıya açılan dava bir itiraftır. Kendi eliyle mahkeme zabıtlarına geçirdi Ankara kendi müdahalesini…

Dün başlayan davada gördük ki mahkemede “müdahale olmadı” diyen yok. Peki, müdahale nasıl oldu?

2016’da müzakere masasına sunmak için Mustafa Akıncı “KKTC vatandaşı” sayısını sordu. Kendisine verilen rakam 220 bindi.

Akıncı 2019’da bir daha sorduğunda, vatandaş sayısı 350 bin oldu!

Akıncı şöyle der:

-“3 yıl önce 220 bin olan rakam şimdi 350 bin olduysa, 130 bin fark nasıl oluştu?”

(27 Kasım 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author