Aziz Şah – Tufan Erhürman’ın Türk Devletleri Teşkilatı konusundaki açıklamaları güneyde epey yankı uyandırdı. Eskidendi kuzeyde başka güneyde başka konuşmak…
Bu taktik Haziran’daki Avrupa Parlamentosu seçiminde iflas etti. Seçim propagandası sırasında Niyazi Kızılyürek işgal bölgesinde konuşurken,
-“Kıbrıs Cumhuriyeti Kıbrıslı Türklerin vatandaşlık haklarını, insan haklarını ve yaşam hakkını gasp etti” diyordu…
Özgür bölgede konuşurken ise, mesela 17 Mayıs’ta devlet televizyonu RIK’te şöyle diyordu:
-“Avrupa seçimleri bu fırsatı sunuyor. Avrupa Birliği de tam olarak bunu yapıyor, etnik kökenlerin ötesinde ortak bir kamusal siyasi alan sunuyor. Biz bu eylemi çok seviyoruz”…
Nedir Niyazi Kızılyürek’in coşkuyla savunduğu bu “eylem”?
Etnik kökenine bakılmaksızın Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlarının aynı listeden aday olması ve aynı seçmen kütüğünde oy kullanması, yani normal ülkelerdeki “1 vatandaş 1 oy ilkesi”…
Devamında şöyle diyordu Niyazi RIK’te:
-“Avrupa seçimleri bize, nerede yaşarlarsa yaşasınlar tüm vatandaşların birlikte oy kullanması fırsatını veren seçimlerdir. Bu bizim için büyük önem taşıyor ve bu süreçte bundan faydalanıyoruz ve bu hoşumuza gidiyor”…
Etnik kökenine bakılmaksızın tüm Kıbrıslıların aynı listeden aday olup birlikte oy kullanmasını savundu Niyazi Kızılyürek RIK’te seçim propagandasında…
Seçimden sonra ise RIK’te övdüğü eylemi “devlet milliyetçiliği” diyerek kötülüyor.
Türkçe başka, Rumca başka konuşma devri bitti…
Federalist statükocular arasında bir sözleşme var: Herkes “kendi bölgesi”nde istediğini söyler… Peki, söyledikleriniz “karşı”da duyulmuyor mu sanıyorsunuz?
Tufan Erhürman’ın “Türk Devletleri Teşkilatı sürecini sonuna kadar destekliyorum” diye başlayan açıklaması işte bu yüzen güneyde ses getirdi.
***
Tufan ne kadar Hristodulidis’i kötülerse kötülesin, Kıbrıs Cumhuriyeti liderliği medyayı da kullanarak epey parlattı onu. İşin aslı, güneyde kamuoyunu “çözüm yakındır” yalanı ile afyonlamak için Ersin Tatar’a karşı hayali bir Tufan Erhürman yarattılar…
Herkes kendi kamuoyunu oyalayacak yalanlar arıyor!
-“Ersin Bey gibi eşit statü istiyorum” demesi çok iyi oldu Tufan’ın… Hristodulidis’in oyuncağı kırıldı!
Şimdi düşünüyorlar: Tufan ile Tatar arasında ne fark var?
Etkili gazetecilerden Kostas Venizelos sert ve bir o kadar anlamlı bir yazı yazdı Tufan’ın Türk Devletleri Teşkilatı çıkışı üzerine…
***
Phileleftheros yazarı Venizelos’un yazısının “anlamlı” kısmından başlayım…
Yazısını şöyle bitiriyor:
-“İki devletli çözümle Kıbrıs Cumhuriyeti olmadan Kıbrıslı Türkler AB’yi kaybedecekler ve Türkiye’ye ebedi esarete mahkum olacaklar. Biz onları doğru tarafta, Kıbrıs Cumhuriyeti tarafında görmek istiyoruz”…
Kostas Venizelos bizi Kıbrıs Cumhuriyeti’ne davet ediyor…
Daveti kabulümüzdür.
Sevgili Kostas’ın daveti Hristodulidis’in de daveti midir?
***
Venizelos’un yazısının “sert” kısmına geleyim…
Şöyle diyor:
-“Kıbrıslı Türkler ikili oynayamazlar: Kıbrıs Cumhuriyeti’nin iyi şeylerine sahip olmak ve aynı zamanda işgalci Türkiye’nin (boğucu) kucağının sıcaklığını hissetmek. Kendileri de işgal altındadır ve gelecekleri söz konusu olduğunda seçim yapmak zorunda kalacaklardır. Ya Kıbrıs Cumhuriyeti ile ya da Türkiye ile devam edecekler. Ya Avrupa Birliği ile ya da Türk Devletleri Teşkilatı ile”…
Burada önemli olan şudur: Kostas Venizelos gibi “güç merkezleri”ne ulaşabilen Kıbrıslı bir gazeteci “iki devletli çözüm” seçeneğini ciddiye alıyor…
Demek ki ulaşabildiği “güç merkezleri”nden mesaj aldı!
***
Şöyle devam ediyor:
-‘Ya çözümsüz taksim ya da yasallaştırılmış bir taksim biçimi’.
Kendilerinin ve ülkenin nereye gittiğinin netleşebilmesi için cevapların Kıbrıslı Türkler tarafından verilmesi gerekecektir.
Çünkü Türkiye’nin açtığı, işgalin oldubittiye getirilmesini ve adanın stratejik -ve büyük bir askeri- üs olarak kullanılmasını içeren yol, Kıbrıs’a ve Kıbrıslılara hizmet etmiyor. Ancak Ankara’nın daha geniş bölgedeki yayılmacı planlarına hizmet ediyor. Bu planlar ve çıkarlar Kıbrıs’ınkilerle örtüşmüyor.
(İki devletliliğin sonucunda) Herşeyden önce Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Kıbrıslı vatandaşları olarak statülerini kaybedecekler. Avrupa Birliği’nin dışında kalacaklar.
Dolayısıyla Kıbrıslı Türkler, Türkiye’nin altında mı kalacaklarına yoksa bizimle birlikte mi yürüyeceklerine karar vermek zorunda kalacaklar”…
(2 Aralık 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)