Aziz Şah – 24 Mart 1999’da NATO Sırbistan’ı bombalamaya başladı. Sonbaharda BM Genel Kurulu’nda Annan NATO’nun bombardımanını haklı çıkarmak için yaptığı konuşma ile “Annan Doktrini”ni ilan etti.
-“Küreselleşme çağında ulusal egemenlik ortadan kalkmıştır. İnsani gerekçelerle başka devletlere askeri müdahalede bulunmak meşrudur” diyordu Annan…
Annan Doktrini emperyalizmin mazlum milletleri devletsizleştirme stratejisidir.
Afganistan, Irak, Yemen, Libya, Suriye savaşları Annan Doktrini çerçevesinde “devletsizleştirme” savaşlarıdır.
Filli olarak ABD işgali altındaki bölge, Türk işgali altındaki bölge ve Suriye Arap Cumhuriyeti’nin hükümet kontrolündeki bölge olmak üzere üç parçaya ayrılmış olan Suriye’de devletsizleştirme henüz tamamlanamadığı için savaş yeniden başladı.
Annan Doktrini sonucunda devletlerin yerini aşiretler ve terör örgütleri, ulusal kimliğin yerini ise tekfirci mezhepçi kabilecilik aldı.
Tekfirci mezhepçi terörist kabileler Suriye’de yeniden harekete geçtiler. Çok daha donanımlı ve eğitimli…
NATO’nun silahlandırdığı Ukrayna ordusu gibi, kanatlı roketler, uzun menzilli SİHA’lar, FPV suikast SİHA’ları, gece görüş gözlükleriyle donatılmış El Kaide ve IŞİD kökenli İdlib çeteleri adeta sınıf atladılar…
17 Eylül 2018’de Rusya’nın Soçi kentinde Recep Tayyip Erdoğan ile Vladimir Putin arasında imzalanan “Soçi mutabakatı” çerçevesinde 15 Ekim’e kadar bölgede bulunan ve Türkiye’nin de terör örgütü kabul ettiği Heyet Tahrir el Şam gibi El Kaide ve IŞİD bağlantılı örgütler silahsızlandırılarak “gerginliği azaltma bölgesi” ilan edilen İdlib’ten çıkarılacaklardı…
***
18 Ekim 2018’de gazetede şu bilgileri aktarmışım:
Türkiye ve Rusya arasında varılan mutabakat doğrultusunda 15 Ekim’e kadar oluşturulması planlanan 15-20 kilometrekarelik “silahsızlandırılmış bölge” son tarih olarak verilen 15 Ekim geçmesine rağmen oluşturulamadı. El Kaide İdlib’den çekilmedi… Ağır silahların çekilmesi de tamamlanmadı… Bölgeden Suriye ordusuna yönelik saldırıların sürdüğü de belirtiliyor. Cihatçılar bölgeden çekilmediği için mutabakat muallakta kaldı. Rusya ve Suriye hükümetleri ise varılan anlaşma nedeniyle cihatçıların elindeki son vilayet olan İdlib’e yönelik askeri operasyonları erteliyor. Cihatçılara yakınlığıyla bilinen Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) direktörü Rami Abdelrahman ise “Bizim arındırılmış bölgeden cihatçı savaşçıların geri çekildiğine dair herhangi bir verimiz yok” açıklaması yaptı… AFP’nin haberine göre, bölgedeki El Kaide bağlantılı Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) güçleri “savaşmayı sürdürecekleri” açıklaması yaptı. “Cihad ve kutsal devrimimizi sürdürme seçeneğini terk etmedik” denildi. Rus Sputnik ajansının haberinde ise HTŞ İdlib’i “kurtarılmış bölge” olarak nitelendiriyor. Cihatçılar “Kurtarılmış bölgeyi korumak ve işgal edilerek katliamlar düzenlenmesini engellemek için içerde ve dışarda uğraşanların çabalarına değer veriyoruz” diyerek Rusları da tehdit ettiler…
***
Hep sorarız: Kıbrıs’ta bir anlaşmaya varılsa ve Türkiye altına “garantör” olarak imza atsa, Ankara bu anlaşmaya uyacak mı?
İşte pratik örnek…
Türkiye ve Rusya’nın anlaşma imzalayarak “silahsızlandırma bölgesi” ilan ettiği İdlib cihatçıların silahlanma bölgesi oldu.
Rus-Türk mutabakatı ile İdlib vilayetinin çevresine kurulan 12 adet Türk askeri üssünün amacı çatışmasızlığı garanti etmek, M4-M5 anayolunun güvenliğini sağlamak ve terör örgütlerini ortadan kaldırmaktı…
***
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra savaş yoktu coğrafyamızda. Batı Asya-Doğu Akdeniz havzasında savaş 1948’de başladı, yani İsrail’in kuruluşuyla…
İsrail varolduğu sürece bu coğrafyada savaş devam edecektir. 2009-13 arası ABD Dışişleri Bakanlığı yapan Hilary Clinton Wikileaks’in yayınladığı ABD Dışişleri Bakanlığı belgelerinde “İsrail için Suriye’yi yok edin” der…
Yaklaşık iki senedir Erdoğan Esad’ı önkoşulsuz müzakereye davet ediyor, Esad ise “Türkiye işgal ettiği topraklarımızdan çekilsin ve teröre verdiği desteği durdursun” diyerek reddediyor.
Wikileaks’in yayınladığı belgelerde Clinton şöyle der:
-“Kendisi ve ailesi tehlikedeyken, yalnızca güç tehdidi veya güç kullanımı Suriye diktatörü Beşşar Esad’ın zihniyetini değiştirebilir”…
Suriye savaşından önce Esad’a bütün Ortadoğu ve Kafkas gazının Suriye üzerinden geçmesini teklif ettiler. Böylece Rusya enerji üzerinden kuşatılacaktı. Kabul etmedi, savaş çıktı…
İsrail’in Lübnan’ı işgal girişimi sırasında ise Esad’a “İran ve Hizbullah’la ilişkini kesersen rejim değişikliği planını ve ambargoları rafa kaldırırız” dediler…
Yine savaş çıktı!
(4 Aralık 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)