Aziz Şah – 2011’den beridir Türkiye Suriye’ye bakışını hiç değiştirmedi. “Kardeşim Esad” önce “Katil Esed” oldu, sonra yeniden “Esad” oldu… Ama değişen bir şey olmadı!
İç ve dış konjonktüre, ekonomik krize ve Batı-Rusya ilişkilerine, Türkiye’deki ve ABD’deki seçimlere bağlı olarak taktiksel değişiklikler oldu.
“Kardeşim” derken de “vilayet” olarak görüyorlardı Suriye’yi, “katil” derken de…
Mart 2015’te CIA Başkanı John Brennan’ın “Suriye’de rejimin yıkılmasını istemiyoruz” demesinden sonra Türkiye’deki Mayıs 2023 seçimlerinin öncesine kadar devam etti Türkiye’nin katı tutumu…
CHP-İYİ-Zafer Partisi muhalefetinin mülteci karşıtlığı ve ekonomik kriz olmasa gene de değişiklik olmazdı.
2022 Ağustos’unda Suriye Dışişleri Bakanı ile karşılaşan Mevlüt Çavuşoğlu’nun “Muhalefetle Suriye’deki rejimi bizim bir şekilde anlaştırmamız lazım” demesi üzerine Suriye’nin kuzeyinde Türk ordusunun işgali altındaki bölgelerde cihatçılar sokağa döküldü. Türk ordusunun kontrolündeki Suriye topraklarında TC’nin maaş ödediği cihatçılar Türk bayrağı yaktılar…
Çavuşoğlu’nun bir cümlesi yüzünden ÖSO ve HTŞ ateşini Türkiye’ye çevirdi…
2022 Ağustos’unda Türk bayrağı yakan cihatçılar 2024 Aralık’ında Halep kalesine Türk bayrağı astılar: “Ateşle oynama”nın kelime anlamı budur!
Ateşin ve bayrağın yarın nerede olacağı belli değil…
Ankara stratejik anlamda Suriye’ye bakışını hiç değiştirmedi. Ulusal ve uluslararası konjonktüre göre politikasını şekillendirdi: 2012’de ABD Başkanlık seçimlerinin öncesindeki ortamı kullanarak vekalet savaşını kışkırttı. Şimdi ise, Beyaz Saray’da son günlerini geçiren Biden’ın “iktidarsızlığı”nı kullanarak 2025 Ocak’ında görevi devralacak olan Trump’ın önüne bir oldubitti ile çıkmak için yeni bir savaş durumu yarattı.
Rejim değişikliğini dünyaya dayatan hep ABD oldu. Suriye’deki rejim değişikliği konusunda ise ABD’yi dürten Türkiye oldu 2015’te CIA Başkanı “Suriye’de rejim değişikliğinden vazgeçtik” dediğinden beri…
Esad, yaklaşık 2 senedir Erdoğan’ın devam eden “önşartsız görüşme” talebini, “önce işgal ettiğin Suriye topraklarından çekil ve teröre verdiğin desteği kes” diyerek reddetti.
Esad, Erdoğan ile görüşmeyi reddederken öngörüsünde haklı çıktı.
-“Suriye’den tam çekilme olmaksızın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmem mümkün değil. Türkiye’nin tüm kuvvetlerinin Suriye’den çıkması ve bu çekilmenin tam olması gerekir” diyordu.
Çünkü biliyordu Esad: Müzakere masasına oturursa, Türk ordusu tarafından işgal edilmiş Suriye’nin kuzeyinin bozulan demografik yapısının kalıcı olması ve toprağın statüsünün değiştirilmesi için dayatmayla yüz yüze kalacak.
Bugün ne diyor Türkiye yetkilileri ÖSO’cu ve HTŞ’ci teröristler için?
-“Halep’in öz evlatları kente dönmeye çalışıyor”, “Her şey aslına dönüyor” ve “Sığınmacıların evlerine dönmesinin yolu açılıyor”…
Kimdir Halep’in öz evlatları?
Nureddin Zengi Hareketi, Ulusal Özgürleştirme Cephesi, Ceyş el İzze, Ensar el İslam, Ensar el Tevhid, Ceyş el Nasır, Ceyş el Ahrar, Feylak el Şam, Suvvar el Şam, Sukur el Şam, Ahrar el Şam ve İnşa Hareketi’nin yanı sıra Türkistan Tugayları (Uygurlar, Özbekler, Tacikler) gibi yabancı cihatçılar mıdır Halep’in öz evlatları?
Bunlar Halep’in değil ama en sonunda Türkiye’nin öz evladı olacak…
İşte, Esad için bu demografik değişim terör sorunudur!
Bu yüzden, “Önşart olmaksızın görüşelim” diyen Erdoğan’a şöyle cevap verdi:
-Yani görüşme için “herhangi bir önşart olmaksızın” ibaresi, toplantıda herhangi bir gündemin olmaması demektir. Gündem yoksa hazırlık da yok demektir.
Biz (bu konuda) net hedefimize ulaşmak istiyoruz, o da askerlerin çekilmesidir. Buna karşılık Erdoğan’ın amacı, Suriye’deki Türk işgalini meşru kılmaktır. Bu nedenle görüşmenin Erdoğan’ın şartları dahilinde gerçekleşmesi mümkün değildir!”…
Esad, “Erdoğan’ın amacı, Suriye’deki Türk işgalini meşru kılmaktır” derken haklı çıktı. Masada dayatamadıklarını şimdi silah zoruyla dayatıyorlar…
On sene önce IŞİD çeteleri için “öfkeli çocuklar” demişlerdi, şimdi ise “Halep’in öz evlatları” diyorlar…
Dil bile değişmedi!
Türkiye’nin stratejisi Suriye ve Kıbrıs’ta aynıdır. Esad’ın dediği gibi,
-“Türk işgalini meşru kılmak”…
Osmanlıcıların en büyük ikilemi şudur: 82’nci vilayet Kıbrıs mıdır, Halep mi?
(6 Aralık 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)