2004’te Simon Aykut’a kim yol verdi?

Aziz Şah – Ankara’nın bugüne kadar seçip başımıza oturttuğu en doğru lider Ersin Tatar’dır.

Ankara’nın bizi yok ederek, bizim yerimize taşıdığı savaş suçu yerleşimci nüfusun oylarıyla, bizim irademizi gasp ederek seçtiği en doğru lider…

Yalan söylemiyor diğerleri gibi, kendini Ankara’nın önüne kalkan yapmıyor ve “ne demek istedi” diye düşünmek zorunda kalmıyorsunuz…

Denktaş bize yalan bir tarih bıraktı.

Talat ömrünü Annan Planı yalanıyla Türkiye’nin önünü açmak için geçirdi.

Akıncı ise Crans Montana yalanıyla kendini Türkiye için feda etti.

Peki, Ersin Tatar?

BM Genel Sekreteri Guterres’in kişisel temsilcisi Holguin’in “3’lü görüşme” teklifini reddedince muhalefet çullandı üstüne.

Tatar da şöyle dedi:

-“Türkiye’ye bir şey diyemezler… Türkiye’ye yüklenmiyorlar, Tatar kaçtı diyorlar. Tatar yalnız değildir. Ben bu siyasetin her aşamasını Türkiye ile değerlendiriyorum”…

Bunu söyleyecek başka biri var mı?

-Ankara’ya laf edemezsiniz, ben Ankara’nın talimatlarını yerine getiririm. Beni değil Ankara’yı eleştrin eleştirebilirsanız tabii…

Denktaş Tatar’ın bu söylediğinin tam tersini söylerdi.

-Beni eleştirin, Ankara’yı değil!

***

Yıl 1980-81’de Sabri Orient Otel’de bir resepsiyonda Baba Denktaş, TC Elçisi İnal Batu ve Dr. Küçük var…

Arif hocanın “Söz” gazetesinde Türkiye’yi eleştiren Ahmet Karaman’ı yanına çağıran Denktaş,

-Nedir ay oğlum (İnal Batu’yu göstererek) o tarafı da eleştirmeye başladın, bana ne isterseniz söyleyin, ama Türkiye’yi eleştirmeyin, dedi.

Ersin Tatar diyor ki, beni ne eleştirirsiniz, Türkiye’yi eleştirin.

Denktaş da diyor ki, Türkiye’yi ne eleştirirsiniz, beni eleştirin.

Tatar yalan söylemiyor. Kendini Ankara’ya kalkan da yapmıyor. Cesaretiniz varsa Ankara’yı eleştirin diyor…

***

Kıbrıs Cumhuriyeti mahkemesinde toprak gaspı ve kara paradan yargılanan Türk vatandaşı Simon Aykut duruşmalardan sonra Ersin Tatar’a mesaj yollar “postacılığını” yapacak bir “gazeteci” bulursa…

-Beni unuttunuz, beni terk ettiniz, beni kurban ettiniz…

Tatar en sonunda cevap vermiş Simon Aykut’a:

-“Aykut için yıllardır Rumlar hazırlık yaptılar. Kendisi de bilirdi. Geldi, görüştük. Kendisine ‘Güney’e geçme, TMK’ya başvur’ dedim. Gitti ve tutuklandı”…

Simon Aykut’a avukatları da söyledi:

-Gasp ettiğin arazilerin parasını gerçek sahiplerine öde…

Malları gasp edilen Kıbrıslı Rumlar da gidip arazilerinin parasını istediler. Ödemeyi reddetti…

Toprakları silah zoruyla gasp edilen mülteciler de gidip polise şikayetçi oldu.

Temmuz 2023’te AFİK şirketi hakkında soruşturma başladığını Politis gazetesi yazdı. Bile bile gidip tutuklandı Aykut.

Peki, gasp ettiği arazilerin parasını sahiplerine ödeseydi ne fark ederdi?

303A Ceza Yasası tazminat cezası içermez. Hapisliktir! Tazminat davası ayrıca açılacak. Yani Simon Aykut gasp ettiği arazilerin parasını sahiplerine ödeseydi bile 303A Ceza Yasası’na göre tutuklanacaktı çünkü suç işledi…

Meselenin kara para kısmına girmiyorum bile!

Çünkü AFİK şirketinin güneyde bütün spot ışıklarını üzerine çekmesinin bir diğer sebebi Simon Aykut’un oğlunun Kıbrıs Cumhuriyeti’nde kurduğu şirketler.

Kıbrıslı Rum gazeteciler Şirketler Mukayyitliği’nden aldıkları belgelerle bunları yazıp ortaya serdiler.

Hem Kıbrıs Cumhuriyeti’nin işgal altındaki topraklarında mal gasp edeceksiniz, hem de Cumhuriyet yasalarına göre şirket kuracaksınız. Spot ışıklarını kendi üzerinize kendiniz çevirdiniz!

Dahası, bunlar basında 1 sene önce yazıldı. Gizli bilgi değil…

Ersin Tatar’ın Simon Aykut konusunda yaptığı açıklamanın kilit noktası ise şudur:

-“TMK’ya başvur” dedim.

Taşınmaz Mal Komisyonu mu ödeyecek Simon Aykut’un gasp ettiği arazilerin parasını? Onlar yeycek, “KKTC bütçesi”nde olmayan parayla ödenecek…

Tatar 2022’de “Ne emirname ne imar planı, biz sizin arkanızdayız” dedi müteahhitlere.

Simon Aykut Kıbrıs’ın işgal bölgesinde gasp faaliyetlerine 2004’te başladı. Ersin Tatar yoktu o zamanlar, Mehmet Ali Talat vardı…

Simon Aykut’a kim 2004’te Kıbrıs’ı işaret etti?

Ankara mı yol verdi Aykut’a, yoksa Talat mı?

(16 Aralık 2024 tarihinde Avrupa gazetesinde yayınlanmıştır)

About the author