Ankara Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenliğini Doğu Akdeniz’de tanıdı!

Aziz Şah – Exxon Mobil ve Qatar Energy Kıbrıs’ın Münhasır Ekonomik Bölgesi’nde sondaj hazırlıklarına devam ediyor. Kıbrıs Cumhuriyeti iki ay sürecek bir NAVTEX ilan etti 24 Şubat’a kadar…

Ocak ayında 10’uncu blokta Pegasus parselinde sondaj başlıyor, sonra da 5’inci blokta Electra parselinde…

Dün yazdım ve dedim ki:

-“Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 24 Aralık’ta ilan ettiği NAVTEX’e karşı Türkiye Dışişleri Bakanlığı kınama yayınlamadı”…

Türk Dışişleri kamuoyuna açık bir protesto yayınlamadı ancak Türkiye’nin BM Daimi Temsilciliği’nden BM Genel Sekreterliği’ne bir mektup gönderilmiş…

“Miş” diyorum çünkü galiba gizli kalması istendi!

Kıbrıs Haber Ajansı ve bazı Yunan haber kaynakları aktardı mektubu. Haberin Türkçesi yok, Türk ajanslarına verilmedi, Türkiye’de yayınlanmadı…

Neden?

***

Mektubun önemsiz kısmında “KKTC New York Temsilcisi” Mehmet Dana’nın hamasi açıklamaları var:

-“Kıbrıs’ta 1963’ten beridir iki devlet var. Kıbrıs Cumhuriyeti ‘Kıbrıs Rum Yönetimi’dir, adanın tamamını temsil edemez. Bu yüzden deniz sınırları belirleyemez, NAVTEX yayınlayamaz ve uluslararası şirketlerle Kıbrıs adına anlaşma yapamaz”…

***

4 Mart 1964’te Türkiye’nin oy verdiği 186 No’lu BM kararıyla Kıbrıs Cumhuriyeti Kıbrıs adasının tek temsilcisidir.

24 Şubat 1995’te de Türkiye imzaladığı Gümrük Birliği anlaşmasıyla Kıbrıs adasının tek temsilcisi olarak Kıbrıs Cumhuriyeti’nin AB’ye girişine onay verdi “Garantör” olarak!

Bunları ezberledik…

Kıbrıs Türk Liderliği ve Ankara, Kıbrıslı Rumlara Kıbrıs Cumhuriyeti’ni hediye etti.

Şimdi, kendilerinin bile inanmadığı yalanları tekrar ediyorlar…

Dananın kuyruğunun koptuğu yere gelelim!

Kıbrıs Cumhuriyeti 10’uncu ve 5’inci parsellerde sondaj yapılacağını ilan etti.

Türkiye ise sadece 5’inci parsele itiraz ediyor…

Neden?

***

Türkiye’nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Ahmet Yıldız, BM Genel Sekreteri ve Güvenlik Konseyi’ne Kıbrıs Cumhuriyeti aleyhine gönderdiği protesto mektubunda sadece 5. parseldeki sondajı şikayet etti.

Bu yüzden mi gizli tutuldu bu mektup?

Kıbrıs Cumhuriyeti 24 Aralık’tan 24 Şubat’a ilan ettiği NAVTEX ile 10’uncu ve 5’inci parsellerde iki sondajın duyurusunu yaptı.

Ankara neden sadece 5’inci parsele itiraz ediyor? Neden 10’uncu parseldeki sondaja itiraz etmiyor?

***

Sondaj çalışması 10’uncu parselde başlayacak. 5’inci parsel sonraki işi…

İki parsel arasında ne fark var?

5’inci parsel Türkiye’nin hak iddia ettiği bölgededir.

10’uncu parselde ise Türkiye’nin bir hak iddiası yoktur.

Türkiye kendi hak iddiasından dolayı sadece 5’inci parseldeki sondaja itiraz ediyor.

Mektupta 10’uncu parselin adı geçmiyor…

Yani “Kıbrıslı Türklerin hakları” ile ilgili değil bu mektup!

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 10’uncu parseldeki sondajına itiraz etmemesi Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenliğini kabul etmesidir:

-10’uncu parselde istediğini yapabilirsin, karışmam, diyor!

“Kıbrıs Cumhuriyeti adanın tamamını temsil etmez. Bu yüzden Münhasır Ekonomik Bölge ilan edemez ve anlaşma yapamaz” dedikten sonra bütün sondaj çalışmalarına karşı çıkması gerekir Ankara’nın!

5’inci parsele karşı çıkıp, 10’uncu parseli kabul etmek Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenliğini kabul etmektir.

***

Eğer mektup Fileleftheros’un ve diğer Yunanca yayın yapan kaynakların aktardığı gibiyse, bunun tek bir anlamı vardır:

-Ankara, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Kıbrıs’ı tek başına temsil ettiğini bir kez daha kabul etti.

***

Ankara’nın tek itirazı Türkiye ile Kıbrıs’ın Münhasır Ekonomik Bölgelerinin kesiştikleri noktaya!

Türkiye Kıbrıs Cumhuriyeti’ne karşı sadece kendi hakkını savunuyor.

“Kıbrıslı Türklerin adanın etrafındaki doğal kaynaklar üzerindeki hakları ihlal ediliyor” iddiasını savunsaydı bütün sondaj faaliyetlerine itiraz etmesi gerekirdi…

-“Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tüm adayı temsil etme konusunda hiçbir yasal yetkisi yoktur” denilen mektupta, aleni bir şekilde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 10’uncu parseldeki sondaj faaliyetini kabul etti Türkiye, yani egemenliğini kabul etti!

About the author