Zaman hırsızları

Aziz Şah – Hukuku yok etmek için hukukçulara ihtiyacınız vardır. Bu yüzden Kudret Özersay ve Tufan Erhürman ile görüştü Türk Dışişleri Bakanı Hakan Fidan.

Geçmişte olduğu gibi bütün parti başkanlarını bir masanın etrafına toplamadı. Sadece işine yarayacaklarla görüştü…

Hukuku yok etmek için hukukçulara ihtiyacınız olduğunu AFİK inşaat şirketinin patronu Simon Aykut’un duruşmalarında gördüm…

Aykut 7 aydır tutuklu ama yargılanmasına başlanamadı. Ne zaman ana dosya mahkemeye gelse Aykut’un avukatları adaleti engellemek için itiraz dosyalıyor. 6 aydır yapılan farklı itirazlar görüşüldü. Son olarak “yargının durdurulması”nı talep ettiler.

Türkiye’nin “Kıbrıs sorunu”nda uyguladığı politikanın aynısını Simon Aykut’un avukatları mahkemede uyguladı: Esasa geçildiği an itiraz et, askıda beklesin dava!

2018’e kadar “federasyon” diyen Türkiye “iki devletli çözüm” diye itiraz ederek müzakereleri durdurdu.

Aykut’un avukatları “yargının durdurulması” için itiraz etti, Türkiye ise “müzakerelerin durdurulması” için…

Amaçlanan sonuç almak değil, zaman çalmak!

Fidan da “daha iyi nasıl zaman çalabilecekleri” konusunda Erhürman ve Özersay ile görüştü.

***

En son bütün parti başkanlarıyla “yuvarlak masa” toplantısını 2018’de Mevlüt Çavuşoğlu yapmıştı. Elini masaya vura vura “federasyon defteri kapandı, artık iki devlet zamanı” dedi.

Atla deve değildir federasyon ve iki devlet. İkisi de müzakere taktiğidir. Sonuç almak için değil, zaman çalmak içindir.

Kıbrıslıların sorgulamadığı temel saçmalık BM üyesi meşru bir devlet olan Kıbrıs Cumhuriyeti’ni BM müzakereleri ile yıkma çabasıdır.

Darbe ve işgal ile yıkılamayan bir devleti yıkmak için 50 senedir müzakere yürütür BM!

Irak’a, Libya’ya, Suriye’ye bakan ibret alır: Devletsizleştirme illetinden kendini sakınırdı. Ama nafile…

***

Çavuşoğlu gibi elini masaya vurmadan, “Kıbrıs’ta iki devletli bir çözüm içerisinde artık adanın yoluna devam etmesi gerekiyor” diye bir cümle kurdu Hakan Fidan.

Şefkatli kollarıyla sarıp sarmaladı ana sıcaklığına hasret sömürge tebaalarını…

Ankara “federasyon” sloganını gasp ettiği toprakları ve taşıdığı yasadışı yerleşimci nüfusu meşrulaştırmak için kullandı. “İki devletli çözüm” söylemini ise BM ilkeleri ve uluslararası hukuk karşısında kendisine tanınan sınırları sonuna kadar zorlamak için kullanıyor.

Ankara Kıbrıs’ta ne federasyon ister ne iki devlet. İkisini de slogan düzeyinde taktik olarak kullanır…

Türkiye eğer “iki devletli çözüm” isteseydi Mağusa ve Ercan limanlarının açılmasını 2021 Nisan’ında Anastasiadis Cenevre’de teklif ettiğinde kabul ederdi…

Mağusa ve Ercan’ın açılmasını reddeden Ankara’ya Erhürman ve Özersay da destek verdi, çünkü karşılığında Kapalı Maraş sahiplerine iade edilecekti.

2021 Nisan’ın Mağusa limanının AB ve Timbu/Ercan havalimanının BM kontrolünde açılması reddedildikten bir sene sonra aynı teklif Güven Yaratıcı Önlem olarak sunuldu: Bu defa da, Chicago Sözleşmesi ve Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü ICAO zemininde açılsın Ercan dendi…

***

Bu öneriler görüşülmedi bile, gazete sayfalarında kaldı…

Interpol kaçaklarının kullandığı Ercan nasıl açılsın? Kaçakçılık merkezi Mağusa limanı AB denetimine nasıl verilsin? “Kanla alınan” Kapalı Maraş sahiplerine nasıl iade edilsin!

Kudret Özersay şöyle demişti:

-“Maraş’la ilgili değişimi göz önünde bulundurmak zorunluluktur. Artık Kıbrıs Türk tarafının bir Maraş projesi var. Şartlar değişmiştir. Bu yüzden Rum tarafı, 1980’lerde alınan Güvenlik Konseyi kararını, bu kadar yıldan sonra Türk tarafına dikte ettireceğim diyemez, Maraş’ı BM kontrolüne vermeye çalışamaz”…

Özersay’ın önerisi şuydu: Reddetmek marifet değildir, Mağusa ve Ercan’a karşı Türkiye limanlarını ve hava sahasını önerelim.

Tufan Erhürman da şöyle dedi:

-“Rumların önerdiklerinin yanına, doğrudan ticaret tüzüğünü, yeşil hat tüzüğü kapsamındaki ihracatın genişletilmesini, yenilenebilir enerjiden daha fazla yararlanabilmemiz için enterkonnekte sistemi, euro kullanımını, yeni kapıları, hidrokarbonu da koyun ve müzakere edin”…

Zamana oynayın, reddetmeyin, müzakere edin!

Ertuğruloğlu, Ünal Üstel ve Tatar’dan asla alamayacakları akıllardır bunlar…

Hakan Fidan boşuna görüşmedi Özersay ve Erhürman ile. Zaman çalmanın ustasıdırlar…

Hakan Fidan sordu:

-Ne görüşelim de zaman geçsin?

About the author