Dünya öküzün boynuzlarında dururmuş!

Aziz Şah – 20 Ocak 2025 tarihi bir gündü. Donald Trump ikinci kez ABD Başkanlığı’nı devraldı. O kadar çok bekleyeni varmış ki Trump’ın, şaşırıyor insan…

Trump’la birlikte “Kıbrıs sorunu” çözülecek, Filistin’e barış gelecek, Kürdistan kurulacak, Ukrayna’da savaş bitecek…

Tarihin yasalarının yerine geçmiş bir öküz!

Zor, evet… Çok zor!

Bunca yenilgi, bunca yıkım, bunca yıldır mücadele edenlerin böğrüne öküz çökmüş!

İçini liberal kanserin çürüttüğü insanlık faşizm tarafından kuşatılmış. Emperyalizm her yandan saldırıyor…

Defalarca tarihin sonunu ilan eden ideolojik saldırı hayatın her alanını ele geçirmiş…

Zor, evet… Çok zor!

Mücadele ederek tarihin seyrini değiştirmek zor. Ama dünyanın kaderi de bir öküze bu kadar bağlanmaz ki!

Ne demiş Can Yücel?

-Dünya öküzün boynuzları üstünde dururmuş

Her kıpırdayışında öküz deprem olurmuş

Oysa dünya halkların omzu üstünde durur

Kıpırdasın da gör!

***

20 Ocak 2025 tarihi ama sıradan bir gündü Kıbrıslılar için!

Yarım asırdır vatanlarının kurtuluşu için mücadele etmeyen ya da nasıl mücadele edeceğini bilmeyen Kıbrıslılar için sıradan bir gün…

Bininci kez BM gözetiminde “iki toplumun liderleri” bir araya geldi.

Hindistan’da inekler kutsaldır, Kıbrıs’ta ise öküzler.

Kıbrıslılar 1974 Ağustos’undan beridir müzakere süreci yürüten Birleşmiş Milletler öküzüne tapıyor…

***

Yarım asırdır tek bir şerh düşerim Kıbrıs’ın kurtuluşu için mücadele edenlere:

-Women Walk Home hareketi.

Öküzlere bel bağlamadan kendi ayaklarıyla ve kollarıyla, kendi aklı ve diliyle Kıbrıs’ın kurtuluşu için mücadele eden mülteci kadınlar…

1974’te silah zoruyla evlerinden kovulan kadınlar 1989’a kadar farklı tarihlerde ölümü ve tecavüze uğramayı göze alarak namluların üzerine yürüdü.

“Eve Dönüş Yürüyüşü”ne katılan bir kadın şöyle diyordu:

-“Ölmekten korkmuyorum, esir düşüp tecavüze uğramaktan korkuyorum”…

Filistin kurtuluş mücadelesinin efsanevi kadın önderi Leyla Halid, 4 yaşında terk ettiği “Hayfa’ya geri dönebilseydiniz yapacağınız ilk şey ne olurdu?” diye soran gazeteciye şöyle der:

-“Evimiz hâlâ orada mı diye bakmaya koşardım. İnsanların şarkı söylediğini, dans ettiğini hayal ediyorum. Ve bir portakal ağacının altında uyurdum. Portakaldan nefret ederdim çünkü Lübnan’daki akrabalarımızın ağaçlarından portakal toplamak istediğimde annem beni azarlar ve ‘Onlar bizim portakallarımız değil, bizim portakallarımız Filistin’de’ derdi”…

Women Walk Home belgeselini her izlediğimde boğazımı düğümleyen bir diyalog vardır…

Kıbrıslı mülteci kadınların eve dönüş yürüyüşünde başında yeşil bandana olan genç bir kadın işgalci Türk askerine şunu sorar:

-“Ağaçlarımızı suladılar mı? Onlar canlı mı? Portakal ağaçlarımız… Limon ağaçlarımız… Suladılar mı?”…

Leyla Halid ile adını bilmediğim yeşil bandanalı Kıbrıslı kızın portakal ağaçlarının hikâyesi aynıdır.

Women Walk Home mücadelesini BM görüşmelerindeki “olumlu hava”yı baltalıyor diye bitiren Cumhurbaşkanı Vassiliou’ydu.

Vassiliou ile Denktaş görüşürken Women Walk Home 1989’da soruyordu:

-“Denktaş neden evlerimize dönmemizi engelliyor? Denktaş Kıbrıslı Türk ve Rumların özgürce hareket etmelerini, karışmalarını ve beraber yaşamalarını neden engelliyor? Neden Türkiye 1974’ten beridir hâlâ Kıbrıs’ta? Türkiye neden Türkiyeli yerleşimcileri gönderip Kıbrıs’ın demografik yapısını değiştiriyor? Türkiyeli yerleşimcilerin bizim evlerimizde ve ülkemizde ne hakkı var? Türk askerinin ülkemiz üzerinde ve çocuklarımızın geleceği üzerinde ne hakkı var? Biz Kıbrıslı kadınlar evimize yürüyoruz”…

***

20 Ocak 2025 tarihi bir gündü. Trump ikinci kez ABD Başkanı oldu…

Daha önce Biden, ondan önce Obama döneminde duyduğumuz sözleri şimdi de Trump döneminde duyuyoruz:

-Ortadoğu haritası baştan çiziliyor, Kıbrıs’ta da her şey değişecek!

Daha önce “doğalgaz” ile çözülüyordu Kıbrıs sorunu, şimdi Trump’la…

Kıbrıs tarihinde mücadele eden mülteci kadınları bile tanımayanlar bir Amerikan öküzüne bel bağlamışlar…

20 Ocak 2025 sıradan bir gündü. BM gözetiminde Hristodulidis ile Tatar bir araya geldi.

Kendi kurtuluşu için mücadele etmeyenler Birleşmiş Milletler öküzüne tapınırlar.

Dünya öküzün boynuzlarında dururmuş…

Ölüsünün goca körü!

About the author