
Aziz Şah – Kıbrıs Cumhuriyeti Devlet Başkanı Hristodulidis BM Özel Temsilcisi Colin Stewart’ın huzurunda Ersin Tatar’a 8 maddelik bir paket sundu.
Gerçekten şaşırtıcı bir hareket yaptı “ya hep ya hiç” paketi sunarak!
İşgal rejimi kapı pazarlığıyla “Kıbrıs sorunu”nu kapı sorununa indirgemek istiyor.
Hristodulidis ise bütün kapıları paket yaptı. Paketin içinde Türkiye’nin kabul ettikleri de var ama asla kabul etmeyecekleri de var.
Mesela Türkiye’nin asla kabul etmeyeceği Kıbrıs’ta Hakikat Komisyonu kurulmasıdır.
Bir süredir dilindedir Kıbrıs Cumhuriyeti liderliğinin “Hakikat Komisyonu” kurulması.
Esas mesele Komisyon’un hangi dönemi kapsayacağıdır: 1974’teki savaş suçlarını mı? 1974 öncesinde Kıbrıs Cumhuriyeti dönemini mi? 1960 öncesinde İngiliz sömürge dönemini mi?
Bu üç dönem “Hakikat Komisyonu” adı altında birlikte değerlendirilemez. Öncelikle hukuki olarak birbirinden farklıdır bu dönemler ve sorumluları farklıdır.
Koloni dönemi, Cumhuriyet idaresi ve Türk ordusunun Kıbrıs Cumhuriyeti’ni işgali ile başlayan dönem…
***
Hristodulidis tam anlamıyla ters köşe yaptı:
-Piroi (Gaziler)-Athienou (Kiracıköy), Mia Milia (Haspolat), Kokkina (Ereknköy) ve Louroujina’da (Akıncılar) geçiş noktaları açılması…
-Gençlik Teknik Komitesi, Hakikat Komisyonu, Sivil Toplum eksenli Kıbrıs Sorunu Danışma Komitesi kurulması…
-Pyla/Pile konusundaki mutabakatın hayata geçirilmesi…
***
Bu paket bir bütün olarak sunuldu: “Ya hep ya hiç”…
Athienou ile Kokkina’da kapı açılmasına karşıdır Ankara. Bu yüzden pazarlık yapmak için bunların yerine Lurucina’yı önerdiler…
Hristodulidis de şöyle dedi:
-“Lymbia-Louroujina önerisi sunulduğu şekliyle Rumların yararına değil. Bu öneri Athienou geçiş noktası tartışmasını başka yöne çekmek için yapıldı”…
Herkes her şeyin farkında. Türkiye zamana oynuyor. “Kıbrıs sorunu”nu kapı pazarlığına dönüştürüyor. Kapı açılıp açılmaması Ankara’nın umuru değil, zaman geçsin pazarlık olsun. Avrupa Komisyonu “Kıbrıs’ta ilerleme var, Türkiye uzlaşmaz değil” diye raporcuk yazsın…
Kıbrıs Cumhuriyeti ise işgal altındaki topraklarının “Türkiye’ye ait olduğunu kabul ederek” işgalci ile pazarlık yapsın…
Kapı pazarlığı işgalcinin alicengiz oyunudur.
***
Kıbrıs Cumhuriyeti liderliği de bütün kapıları masaya koydu: Ya hep ya hiç!
Hristodulidis’in söylediğine göre, Tatar cevaben “Karar alıp açıklama yapacak noktada değilim” dedi…
Anastasiadis ile ilk görüşmesinde de “Müzakerelerden sorumlu TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’dur” demişti Tatar.
BM Genel Sekreteri Guterres’in kişisel temsilcisi Holguin’in “3’lü görüşme” teklifini reddedince muhalefet üzerine çullandığında Tatar ne demişti?
-“Türkiye’ye bir şey diyemezler… Türkiye’ye yüklenmiyorlar, Tatar kaçtı diyorlar. Tatar yalnız değildir. Ben bu siyasetin her aşamasını Türkiye ile değerlendiriyorum”…
-Ankara’nın talimatlarını yerine getiririm, diyor Tatar.
Fileleftheros gazetesinde Kostas Venizelos şöyle yazdı:
-“Tatar, Ankara ile görüştükten sonra cevap verme hakkını saklı tuttu. ‘Sormam gerekecek’ dediği bildiriliyor. Bölgelerin ‘askeri’ olarak kabul edildiği durumlarda, orduya sormak zorunda kalacağını söylüyor. Askeri olmadığı durumlarda ise Türk ‘büyükelçisine’ soracakmış”…
***
Pazartesi günü Hristodulidis 8 maddelik bir paket sundu…
Bugün günlerden Perşembe! Kıbrıs’ın işgal bölgesinde herhangi bir partiden ve siyasetçiden ses çıkmadı…
Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nın açıklama yapmasını mı bekliyorsunuz “fikrinizi” beyan etmek için?
Onca dünya meselesinin içinde Hakan Fidan’ın Lurucina’ya gancelli açılması konusunda açıklama yapmasını mı bekleyeceksiniz?
Godot’yu beklemekten beter!
Kendi iradesi, aklı ve dili olmayanlar efendisinin konuşmasını bekler…
Hakan Fidan çerçeveyi çizince ona göre çerçevenin içinde pozisyon mu alacaksınız?
***
Hristodulidis paket sundu, 4 gündür Kıbrıslı Türk partilerden ses yok!
Sonra da “Kıbrıslı Türkleri eşit görmezler” ve “Ankara’yı muhatap alırlar” diye zırlarsınız.
Kıbrıs Cumhurbaşkanı’nın önerisi konusunda ağzınızı açacak iradeniz yok…
Anastasiadis “Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönüş çağrısı” yaptı, ağzınızı açamadınız. Mağusa ve Ercan limanlarının açılmasını teklif etti, ağzınızı açamadınız. Hristodulidis’in paketi karşısında paket oldunuz…
Tufan Erhürman’ın dediği gibi “Sarayönü’ne hapsoldunuz”, Elefteria Meydanı’na yürüyecek cesaretiniz yok!