TC Milli Savunma Bakanlığı da Kıbrıs Cumhuriyeti’nin MEB’ini ve egemenliğini tanıdı

Aziz Şah – Kıbrıs Cumhuriyeti 24 Aralık’ta Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) içerisinde 5’inci ve 10’uncu parsellerde sondaj yapmak için NAVTEX ilan etti. 5. blokta “Electra” ve 10. blokta “Pegasus” parselinde olmak üzere iki sondaj yapılacak.

NAVTEX ilanından sonra Türk Hariciyesi her zaman yaptığı gibi kamuoyuna açık bir protesto yayınlamadı. Sessiz kaldı…

NAVTEX ilanından 9-10 gün sonra zar zor Rumca basından Türkiye’nin BM Daimi Temsilcisi’nin BM Genel Sekreterliği’ne bir mektup gönderdiğini öğrendik.

Mektup hakkında “Ankara Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenliğini Doğu Akdeniz’de tanıdı” başlıklı bir yazı yazdım.

Neden böyle yazdım?

Çünkü Türkiye’nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Ahmet Yıldız, BM Genel Sekreteri ve Güvenlik Konseyi’ne gönderdiği mektubunda sadece 5. parseldeki sondajı şikayet etti.

Kıbrıs Cumhuriyeti 24 Aralık’tan 24 Şubat’a ilan ettiği NAVTEX ile 10’uncu ve 5’inci parsellerde iki sondajın duyurusunu yaptı.

“Ankara neden sadece 5’inci parsele itiraz ediyor? Neden 10’uncu parseldeki sondaja itiraz etmiyor?” diye sordum yazımda.

19 Ocak’ta Exxon Mobil ve Qatar Energy Kıbrıs Cumhuriyeti’nin MEB’indeki 5’inci parselde sondaja başladı. 19 Haziran’a kadar devam edecek…

Sondaj 5’inci parselin güneyinde yapılıyor, Türkiye ise 5’inci parselin kuzeyinde hak iddia ediyor. Türkiye’nin hak iddia ettiği noktada değil sondaj.

23 Ocak’ta Türkiye Milli Savunma Bakanlığı kaynakları tarafından yapılan açıklamada şöyle dendi:

“GKRY tarafından yayımlanan seyir ikazı (navtex), Deniz Yetki Alanımızın dışında ve 11,5 mil yani yaklaşık 22 kilometre güneyinde bulunmaktadır. Bu kapsamda, bahse konu geminin 19 Ocak 2025 tarihinde başlayan faaliyetlerini yakından takip etmekteyiz. Ülkemizin ve KKTC’nin hak ve menfaatleri kararlılıkla savunulmaya devam edilecek, kıta sahanlığımıza karşı yapılacak ihlal sahada derhal engellenecektir”…

Bakanlığın açıklamasındaki “kktc” demagojisini kenara koyarsak, Türkiye aleni bir şekilde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenliğini tanıdığını Milli Savunma Bakanlığı’nın ağzından beyan etti.

-Kıbrıs Cumhuriyeti’nin sondaj yaptığı 5’inci parselin güneyi Türkiye’nin deniz yetki alanının 22 kilometre güneyindedir. Biz Kıbrıs Cumhuriyeti’nin sondajına karışamayız, diyor Türkiye.

***

Bugüne kadar birbiriyle çelişen iki tez ileri sürdüler:

-Kıbrıslı Türkler Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurucu ortağı olarak Kıbrıs’ın MEB’inde eşit hak sahibidir.

-Türkiye ve “KKTC” MEB’i bir bütündür.

Hem Kıbrıs Cumhuriyeti’nde hak iddia edip hem de Kıbrıs Cumhuriyeti’nin MEB’i içinde ‘KKTC’ olarak TPAO’ya korsan ruhsat verildi!

Kıbrıs Cumhuriyeti’ne GKRY diyeceksiniz, sonra Kıbrıs Cumhuriyeti’nde hak iddia edeceksiniz. Kıbrıs Cumhuriyeti GKRY, siz de KKTC değil miydiniz?

Sonuç: Türkiye Milli Savunma Bakanlığı özetle, “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin sondaj yaptığı nokta bizim yetki alanımızın 22 kilometre dışındadır, karışamayız” diyor…

Peki “KKTC’nin hak ve menfaatleri” ne oldu? “Kıbrıslı Türkler Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurucu ortağı olarak doğalgazın da ortağıdır. Haklarını yedirmeyiz” laflarına ne oldu?

Peki, doğalgaz Kıbrıs’ın güneyinde yoğunlaşmışken “Kıbrıs’ta iki devletli çözüm için umutluyum” diyen Hakan Fidan MEB’i nasıl ikiye bölecek?

İşte bu yüzden her meselede tek çözüm üniter Kıbrıs Cumhuriyeti’dir. Kıbrıs’ın bir tane FIR Hattı vardır, bir tane MEB’i vardır. Türkiye Milli Savunma Bakanlığı bile bunu kabul etti…

Gaz çıkar mı çıkmaz mı bilemem. Ama Doğu Akdeniz meselesinin en önemli sonucu Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenliğini kabullenmesidir.

“Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurucu ortağı Kıbrıslı Türklerin hak ve mefaatleri” ise Türk Hariciyesi’nin ve Milli Savunma Bakanlığı’nın ilgi alanı değildir.

***

Tornistan bir denizcilik terimidir. Geminin geri geri giderek dönüş yapmasıdır.

Bundan 5 sene önce “Mavi Vatan: Tam yol tornistan!” başlıklı bir yazı yazmıştım. O gün öngördüklerimiz bugün daha net ortaya çıkıyor.

Ekim 2020’de Türkiye Doğu Akdeniz’den bütün sondaj ve sismik araştırma gemilerini çekti…

Türkiye’nin bugünkü tavrında üç faktör ve olasılık daha var:

Exxon Mobil-Qatar Energy faktörü, Trump faktörü ve Kıbrıs Cumhuriyeti-Türkiye gizli diplomasisi olasılığı.

About the author