Kıbrıs’ta AB hukukuna aykırı bir çözüm mümkün mü?

Aziz Şah – 36 senedir Slovak Büyükelçiliği himayesinde Ledra Palace Oteli’nde Kıbrıslı Türk ve Rum siyasi partileri bir araya gelir. Her ay bir partinin himayesinde belirlenen konuda tartışırlar ve ortak bir bildiri yayınlanır.

Kıbrıslılar kendi aralarında buluşup konuşamadıkları için bekçi olarak Slovakları diktiler.

Vahşi yaratıklar olan Kıbrıslılar yalnız kalırlarsa birbirlerini doğrayıp kelle paça çorbası yapacağından medeni beyaz Avrupalılara bakıcılık görevi verildi.

36 senede Çekoslovakya dağıldı, Slovak Büyükelçiliği’ne kaldı Kıbrıslıların velayeti…

36 senedir her toplantıdan sonra ortak bir bildiri yayınlanır…

Aynı şeyleri yapıp farklı sonuç bekleyenler ahmaklardır. Aynı yolu yürüyenler farklı yere varamazlar. Çıkmaz sokağa varan yolu yürüyenler ise neden başka bir yol aramazlar?

Hiçbir sonuç almaksınızın aynı şeyi neden yaparsınız?

Çünkü:

-Bu kısır döngü sizin ekmek teknenizdir.

-Kıbrıs için başka ne yapacağınızı bilmezsiniz…

-Maksat muhabbet olsun, meyve tabağı gelsin…

-BM’ye ve Batı’ya iş yapar gibi görünelim, başımızı okşasınlar…

Yoksa insan neden 36 sene sonuç almaksınız aynı şeyleri yapar?

***

Ocak ayında Ledra Palace toplantısının bildirisinin başlığını gördüğümde gülmeye başladım…

Her toplantıda bir parti konuyu belirler. Demokratik Uyum-Demokratik Güçlerin İşbirliği (DEPA) partisinin seçtiği konu ise şuydu:

“Kıbrıs Görüşmeleri İçin Önümüzdeki Yol – Hepimiz Kıbrıs’ın normal bir Avrupa Devleti olması için aynı vizyonu paylaşıyor muyuz?”

Başlığı okuduğumda “Hayır!” diye bağırdım…

Bildirinin son cümlesi şu:

-“Tüm Kıbrıslılar normal bir Avrupa ülkesinde yaşamayı ve aynı ortak değerlerden yararlanmayı Avrupa Birliği’nin tüm üyeleri gibi hak ediyor”…

Çok basit bir cümle değil mi?

Kazın ayağı öyle değil…

“Normal bir Avrupa ülkesinin ortak değerleri” demek AB hukukunun temeli olan “AB Temel Haklar Şartı” demektir.

“Ortak bildiri”yi imzalayan partilere “Üzerinde mutabakata vardığınız bu cümle ne demektir?” diye sorsak:

-Normal bir Avrupa ülkesinde yaşamak nedir?

-Tüm AB üyeleri gibi ortak değerlerden yararlanmak (ortak değerlere uymak) nedir?

Basit görünen iki soru…

Avrupa Birliği üyeliği tenis kulübüne üye olmak gibi bir şey değildir. Ülkenin egemenliğini AB’ye teslim edersiniz, onun koyduğu kurallara uyarsınız, uymadığınızda da cezalandırılırsınız. Karar alma süreçlerine dahil olursunuz ama AB’nin kararlarını ne kadar şekillendirebildiğiniz ayrı konu…

Kıbrıs’ın Avrupa Birliği’ne üye olması “Kıbrıs sorunu”nun çözüm zeminini değiştirmiştir. Varılacak çözüm “AB hukuku”na uygun olmak zorundadır.

Türkiye Crans Montana müzakereleri sırasında bir alicengiz oyunu yaptı. 6 maddelik Guterres Çerçevesi’ne “7. madde” ekletmek istedi:

-“Kıbrıs’ta varılacak çözüm AB muktesebatına aykırı olabilir” diye…

Guterres kabul etmedi bunu.

-AB üyesi olan bir ülke nasıl AB hukukuna aykırı olacak?

Türkiye bunu neden talep etti?

Çünkü Türkiye’nin ırkçı bir apartheid rejimi olarak “50 sene müzakere ettik” dediği “iki bölgeli iki toplumlu federasyon” AB muktesebatına ve hukukuna aykırıdır.

Söz konusu Avrupa Birliği olduğu zaman “ilke” ve “değer” kelimeleri gelişi güzel kullanılmazlar.

-“AB’nin ilke ve değerleri”ni duydunuz mu AB muktesebatının ve hukukunun içine girdiniz demektir.

AB muktesebatının ve hukukunun içine girdiğinizde de “kafanıza göre” yorumlayamazsınız.

Kimseye etnik kimliğinden dolayı ayrım yapamazsınız. Etnik kimliğinden dolayı mülkiyet hakkını kısıtlayamazsınız. Etnik kimliğinden dolayı oy hakkını ve siyaset hakkını gasp edemezsiniz. Etnik kimliğinden dolayı dolaşım ve oturum hakkını sınırlandıramazsınız.

-“Bu köyün nüfusu şu kadar Türk olacak, şu kadar Rum olacak” diyemezsiniz…

Alman istediği yerde yaşayacak Kıbrıs’ta, ama Kıbrıslılar etnik kimliklerine göre ayrımcılığa uğrayacak…

AB içinde federal bir devlet olabilirsiniz ama o devlet “etnik bölgeler”e dayalı olamaz!

Her gün “federasyon” hakkında çarşaf çarşaf açıklamalar yapar Bay Tufan ve diğerleri… Ama sizin savunduğunuz “etnik federasyon” AB hukukuna aykırıdır!

AB üyeliği ile Kıbrıs’ta “etnik bölgelere dayalı “federasyon modeli” bitti: Ya “çözümsüzlük çözümdür” ya da “AB hukuku çözümdür”!

Ledra Palace toplantısında bildiriye yazılan son cümlecik işte bu anlama gelir…

About the author