Uyuşturucu-kara para-emlak üçgenindeki Bulgar itirafçı konuşmaya başladı

Aziz Şah – Bir Bulgar vatandaşı Tiflis Mahkemesi’nde uyuşturucu ticareti, suç örgütü üyeliği ve kara para aklamadan gıyaben yargılanıp müebbet hapse mahkum oldu. Gürcistan, mahkeme kararını Kıbrıs Cumhuriyeti Dışişleri ve Adalet Bakanlıklarına göndererek iadesini talep etti…

Tiflis Mahkemesi’nin “iade talebi” için alınan karar Larnaka Mahkemesi’nde aylar önce görüşülmeye başlandı. Kararda Kıbrıs’ın işgal bölgesinden “Türkiye” ve “Türk devleti” olarak bahsediliyor:

-“Daha sonra ******* ile birlikte Türkiye’ye, özellikle de Kıbrıs’a gitti”…

-“Türkiye’den döndükten sonra”…

-“Aralık 2022’de Türkiye’de tatildeydi”…

-“Kıbrıs’taki Türk devletinin mevzuatı altında mı?”

Türk dış politikasının başaramadığını mafya başardı!

Mafya, işgal bölgesini Gürcistan’a “Türk devleti” olarak tanıttı…

Larnaka’daki davada Bulgar zanlının Gürcistan’a iadesi görüşülürken, zanlı iade edilmemek için Kıbrıs’ın işgal bölgesinde uyuşturucu ve kara para ağının parçası olan inşaat ve emlak şirketleri hakkında itirafçı olmak istediğini Kıbrıs Cumhuriyeti makamlarına bildirdi.

28 Kasım’da avukatı aracılığıyla özellikle Girne ve Templos’ta (Zeytinlik) üç inşaat ve bir emlak şirketinin Rum malları üzerinden nasıl kara para akladığını açıklayacağını ilan etti.

Üç aydır bekliyordu konuşmak için…

Nihayet zanlının avukatının müvekkilinden henüz ifade alınmadığı yönündeki şikayetleri üzerine işlemler başlatıldı üç ay sonra!

Normalde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin böyle bir tanığın üstüne atlaması ve pamuklara sarması gerekirken aylardır Bulgar’dan ifade alınması için avukatı mücadele ediyor!

Olan da oldu…

Hapisanede “itirafçı olacağım” diye bağıran bir tutuklu her zaman tehdit altındadır.

Merkezi cezaevinda bazı hükümlüler tarafından tehdit edilerek çenesini kapalı tutması konusunda uyarıldı.

Bir AB vatandaşı Kıbrıs’ın işgal bölgesinde Rum malları üzerinden kara para aklayan şirketler hakkında bilgi vermek istiyor. Cumhuriyet’in hapisanesinde yatıyor ama Cumhuriyet’in polisi ve savcısı oralı bile olmuyor…

Neden?

Bu durum, Kıbrıs Cumhuriyeti Liderliğinin gasp edilen mallar konusundaki basiretsiz, tutarsız ve ikiyüzlü politikasını gösterir.

Zanlının avukatı, müvekkilinin talimatıyla 28 Kasım 2024’te biri Başsavcı Yorgos Savvidis’e, diğeri de Polis Genel Müdürü Themistos Arnraoutis’e olmak üzere iki mektup göndererek bilgilendirdi.

9 Şubat Pazar günü aldık haberi. Sonunda ilk ifadeler alındı…

Polis ve Savcılık böyle önemli bir tanığın ifadesini almamak için neden diretti?

Başsavcı ve Polis Genel Müdürü’ne gönderilen mektuplardan sonra avukata cevap verilmedi ve avukatlık bürosu yeniden “hatırlatma” yazıları yazdı. Onlar da cevapsız kaldı…

En sonunda itirafçının avukatı, tüm bu kayıtsızlığı “görevini yerine getirmeyi ve yasaları uygulamayı reddetmek” olarak değerlendirerek şikayette bulundu.

“Polis’in şüphelinin ifadesini almayı reddetmesi yasaların ve Anayasa’nın ihlali anlamına geliyor” diyen avukat, Polise Yönelik İddia ve Şikayetleri Bağımsız Soruşturma Makamı’na resmi şikayette bulundu.

Avukatın verdiği mücadelenin sonunda Alphanews’ün haberine göre, zanlı şimdilik iki ifade verdi ve işgal altındaki Girne ve Templos’taki Kıbrıslı Rum mülklerini gasp eden belirli şirketlere ismen atıfta bulundu. Yurtdışında faaliyet gösteren bir suç örgütüne dahil olduğu Gürcistan’daki mahkeme kararıyla tescillenen ve çok şey bilen tanık, uyuşturucu kaçakçılığı da dahil olmak üzere yasadışı faaliyetlerden elde edilen parayı aklamak için sözkonusu üç inşaat ve bir emlak şirketinden mülk satın alan kişilerin isimlerini de verdi…

Ne olacak şimdi?

Bulgar ile bağlantılı olan suçluların her şeyden haberi var. Uluslararası hukukun dışındaki KKTC’de saklanacaklar…

Nereye kadar saklanacaklar?

Bulgar itirafçının canı Kıbrıs Cumhuriyeti’ne emanettir. Alphanews’ün haberine göre merkezi cezaevinde ağzını kapalı tutması için mahkumlar tarafından tehdit edildi. İşin ucunda uyuşturucu-kara para-inşaat döngüsü var…

Alphanews’ten Elina Stamatiou şöyle yazdı: “Bu şirketlerin sosyal medyada yasadışı ürünlerinin reklamını yapmakla yetinmeyip her fırsatta Atatürk’e, Türkiye’ye ve tabii ki 1974 Türk işgaline övgüler yayınlamaları dikkat çekicidir. Hatta, ‘barış harekatı’ olarak adlandırdıkları işgal için, sözde devlet ve Türkiye bayraklarının yan yana dalgalandığı fotoğraflarla altyazıya eşlik ediyorlar”…

Kara para ne kadar büyükse, bayrak da o kadar büyük olur…

About the author