
Aziz Şah – Kıbrıs Cumhuriyeti liderliğinin “müzakere tarihi”ndeki en büyük hatası 1974 istilasından sonra Türkiye’nin savaş suçu olarak Kıbrıs’a taşıdığı yasadışı yerleşimcilerin oylarıyla “seçilen liderleri” meşru kabul etmesidir.
Önce yasadışı yerleşimciler “Kıbrıslı Türk Lideri”ni seçtiler, sonra da Annan Planı referandumunda oy kullandılar…
-Yasadışı yerleşimcilerin oylarıyla yapılan hiçbir seçim ve referandum meşru değidir.
Kıbrıs Cumhuriyeti liderliğinin 50 senedir yaptığı “yanlış” tam olarak budur:
-Kıbrıslıların iradesini gasp etmek için Türkiye’nin adaya savaş suçu olarak taşıdığı yerleşimci nüfusun oylarıyla “seçilen” liderleri “meşru” kabul etmek.
Kıbrıs Cumhuriyeti liderliğinin bu “yanlış”ının iki tane sonucu var:
-Türkiye’nin Kıbrıslı Türk toplumunun iradesini tamamen yok etmesi.
-Türkiye’nin bütün Kıbrıslılara karşı işlediği savaş suçlarının meşrulaştırılması.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra “Birleşmiş Milletler düzeni” kuruldu: Bu düzende toprak işgali ve nüfus transferi savaş suçudur.
2025’te ABD Başkanı Trump, BM düzeninin bu iki yasasını ortadan kaldırmak istiyor olabilir, ancak henüz ortadan kalkmamıştır bu iki yasa.
-Toprak işgali/ilhakı ve nüfus transferi BM düzeninde suçtur.
Savaş suçu savaş suçudur, pazarlığı yapılamaz ve yasallaştırılamaz.
Kıbrıs’ta ise bu iki suçu yasallaştırmak için müzakereler yürütüldü. Gasp edilen toprağın ve yasadışı yerleşimci nüfusun yasallaştırılması müzakere edildi.
Peki, bu nasıl başladı?
-Kıbrıs Cumhuriyeti Liderliği’nin “hata”sıyla!
Önce yasadışı yerleşimcilerin oylarıyla “seçilen liderler”i meşru kabul ettiler.
Yasadışı yerleşimcilerin oylarıyla “seçilen lider”i meşru kabul ederseniz savaş suçlarını yasallaştırma pazarlığına başladınız demektir.
Sonra gelsin Gali Fikirler Dizisi haritası, Annan Planı haritası, Crans Montana haritası…
Kıbrıs Cumhuriyeti Liderliği işgal edilmiş topraklar üzerinde “bölgeler temeli”nde yüzdelik pazarlığına girişerek toprak üzerinde işlenen savaş suçlarını meşrulaştırmayı kabul etti.
-Girneli mültecilere sordunuz mu evlerini ve topraklarını yerleşimcilere bağışlarken?
Tanıdığım hiçbir mülteci toprağından ve evinden feragat etmez.
Kıbrıslı mültecilerin Girne’deki evlerine karşı yerleşimciler Karadeniz’deki evlerini mi verecek?
Kıbrıs Cumhuriyeti Liderliği ilk hatayı yasadışı yerleşimcilerin oylarıyla “seçilenleri” meşru kabul ederek yaptı.
Yasadışı yerleşimcilerin oylarıyla “seçilenleri” meşru kabul ederseniz yasadışı yerleşimcileri kabul etmiş sayılırsınız: Gali Fikirler Dizisi’nden beridir bütün planlarda Türkiye’nin savaş suçu olarak Kıbrıs’a taşıdığı yerleşimcilerin yasallaştırılması vardır.
Annan Planı referandumunda ise yerleşimcilere oy kullandırtarak savaş suçlarının yasallaştırılmasında yeni bir aşamaya geçildi.
Kıbrıs Cumhuriyeti liderliği 50 senedir sürdürdüğü “yanlış” ile savaş suçlarının yasallaştırılmasına çanak tuttu.
İlhakı ve nüfus transferini savaş suçu sayan “Birleşmiş Milletler düzeni” henüz feshedilmedi…
Kıbrıs Cumhuriyeti Liderliği, toprak ve nüfus üzerinde işlenen savaş suçlarını yasadışı yerleşimcilerin oylarıyla “seçilen” sözde “liderler” ile pazarlık yaparak yalnızca Kıbrıslı Rumlara ihanet etmedi, Kıbrıslı Türk toplumuna da ihanet etti.
Kıbrıslı Rumların evlerinden ve topraklarından feragat etti. Kıbrıslı Türklerin iradesinin ise yerleşimciler tarafından gasp edilmesini meşrulaştırdı.
Savaş suçlarının ve insanlığa karşı işlenmiş suçların pazarlığı ve yasallaştırması olmaz…
20 senedir Annan Planı’nda meşrulaştırılan savaş suçları “kazanılmış hak” olarak sayılır.
20 sene de Crans Montana yalanlarını mı tartışacağız?
Peki, sordunuz mu Girneli mültecilere evlerinden ve topraklarından feragat etmeyi kabul ettiler mi?
Yasadışı yerleşimci nüfusun ve toprak gaspının yasallaştırılmasını kabul ediyor muyuz?
En başa dönülmesi gerekir: Yasadışı yerleşimcilerin oylarıyla seçilenler Kıbrıslıları temsil edemez.
BM ve AB gözetiminde sadece Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşları tarafından yapılacak bir seçimle belirlenebilir Kıbrıslı Türklerin temsilcileri.
Yasadışı yerleşimcilerin oylarıyla “seçilen” hiçbir “Kıbrıslı Türk Lider” meşru değidir.
-Yasadışı yerleşimcilerin oylarıyla seçilenler Türkiye’nin çıkarlarını savunur.
Misal 2015’te yerleşimcilerin oylarıyla seçilen Mustafa Akıncı…
Crans Montana’da TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu pazarlık yaparken süs bitkisi gibi duran Akıncı diyor ki:
-“Crans Montana’daki başarısızlık Türkiye’ye fatura edilemez”…
Biraz da Türkiye ödesin faturayı, bütün faturayı bize ödetti.
İngiliz Osmanlı’ya verdiği borçları Kıbrıslılardan tahsil ettiğinden beridir biz ödüyoruz hesabı…