
Aziz Şah – Kıbrıs Cumhuriyeti eski Başkanı Nikos Anastasidis durduk yere çıkıp Crans Montana görüşmeleri hakkında konuşmadı.
Euro kriz döneminde Maliye Bakanlığı yapan ve DİSİ’nin son kongresinde Başkanlığa oynayan Harris Georgiades’in “Yeni Gerçekçilik – Türk istilasından 50 yıl sonra Kıbrıs sorunu” kitabının tanıtımında yaptığı konuşmada “Ankara izin verseydi Akıncı ile Kıbrıs sorununu çözerdik” dedi Anastasidis…
Politis’in haberine göre Anastasiadis, Crans Montana’daki müzakerelerin başarısızlığı konusunda “ilk kişisel ifadesi”ni verdi.
Senelerdir “günah keçisi” olarak suçlanan Anastasiadis ilk kez konuştu. Neden?..
Çünkü dün de yazdığım gibi, işgalin oldubittilerini müzakere masasında nasıl kabul ettiklerini kamuoyu önünde çıkıp açıklayamazlar.
Crans Montana sürecinde “Hükümet Sözcüsü” olan Nikos Hristodulidis bile senelerdir “çözümsüzlüğün nedeni” olarak gösteriliyor. Adam ne müzakereciydi ne dışişleri bakanıydı ama “günah keçisi” oldu!
Müzakereciye ise kimse toz kondurmaz…
-Neden?
Konjonktüre göre “günah keçisi” değişir: İşlerine geldiğinde Anastasiadis, işlerine geldiğinde Hristodulidis olur…
Ama ne tuhaftır ki Crans Montana’daki müzakereci Andreas Mavroyannis’e laf etmezler. Çünkü AKEL’cidir…
Geçmişte AKEL’i iyi kullandı Ankara CTP’nin de yardımıyla. AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun evinde misafir edildi Ankara’da.
Dünya tarihinde yoktur: Vatanını işgal eden devletin başkentine gidip Dışişleri Bakanı’nın evinde misafir edilen “Komünist Parti Genel Sekreteri”…
AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu’nun Ankara’da Çavuşoğlu’nun evinde yaşadıkları tarihimizdeki utançlardan ve sırlardan biridir.
Crans Montana öncesinde bu tarz çok görüşme oldu: Görüşmeler önce Erdoğan’ın damadının CEO’luğunu yaptığı Çalık Holding aracılığıyla Türkiye-İsrail normalleşmesine paralel doğalgaz pazarlığının içine yedirilmiş gizli Kıbrıs sorunu müzakereleriyle başladı; sonra AKP-CTP-AKEL üçgeninde devam etti.
Bu yüzden olsa gerek “günah keçisi” ilan ederken itina ile AKEL’e hiç bulaşmıyor işgal rejimi…
AKEL’i bir süre daha kullanmayı planladıkları için yıpratmak istemiyor olabilirler. Son tahlilde önümüzdeki süreçte Hristodulidis’i baskılamak için AKEL iyi bir aparat olarak kullanılabilir. Misal Mart’ta Cenevre’de yapılacağı açıklanan görüşmelerde…
Bu yüzden mi “Müzakereci Mavroyannis Crans Montana’da masayı devirdi” denmez, diye sorup bırakalım.
Ankara-Lefkoşa-Tel Aviv hattındaki gizli doğalgaz pazarlıklarından başlamak üzere, Kıbrıs Cumhuriyeti liderliği ve BM Genel Sekreteri Crans Montana sürecinden önce kendilerine verilen “sözlü taahhütler”e inanıp müzakerelerde kandırıldıklarını anladılar.
Altına imza koyduğu anlaşmalara bile uymayan Türkiye’den gizli görüşmelerde aldığı “sözlü taahhütlere” kandığını söyleyebilir mi Anastasiadis?
İşgalcinin sözlü taahhütüne kanıp taviz vereni eşeğe ters bindirip salarlar Eleftheria Meydanı’na!
Hiçbiri BM Genel Sekreteri Guterres kadar cesur değil bu konuda…
6 Temmuz 2017 tarihinde 21.15’te gerçekleşen görüşmenin tutanağında “güvenlik ve garantiler” konusunun “15 sene sonra ele alınmasını” talep eden Çavuşoğlu, Guterres’e verdiği bütün “sözlü taahhütler”den cayar!
O ana kadar Türkiye’nin “yazılı taahhüt” vermeyi reddettiği Guterres kandırıldığını anlayarak şöyle der:
-“Bazı şeyleri yanlış anladığım net!”
-“Anlaşma için gerçekçi bir şans olmadığı ve çözümün gerekli unsurlarının başarılamadığı gerekçesiyle en doğrusu konferansı sona erdirmek olacak”…
Anastasiadis de çıkıp Guterres gibi “sözlü taahhütlere kandım” diyebilir mi?
İşte bu yüzden, 2017’den beridir ilk kez konuşuyor Anastasiadis “Politis”in tespitine göre…
2017’den beridir susan Anastasiadis ölmeden önce giderayak doğru bir tespit yaptı:
-“Sonuç ya Kıbrıs Cumhuriyeti’nin lağvedilmesi ya da bağımsız bir Kıbrıs Türk devletinin kurulması olacaktı”…
Aslında ikisi aynı anda olacaktı: Kıbrıs Cumhuriyeti “bakir doğum” ile feshedilecekti Annan Planı’ndaki gibi. Devletin feshedilmesinden sonra kim kime dum duma…
Kıbrıslı Türk toplumu Kıbrıs Cumhuriyeti’ni terk ederek “devlet feshetme”nin ne olduğunu 61 senedir deneyimliyor.
Devlet mazlum milletlerin koruyucu kabuğudur. Devletsiz kalanı kimse acımaz. Son 25 yılda Irak, Libya ve Suriye halkları devletsiz kaldı. 61 sene önce de Kıbrıslı Türk toplumu…
“Kıbrıs sorunu” denilen tezgâh tam olarak budur:
50 senedir BM gözetiminde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin feshedilmesi için müzakere yürütülür.
Hangi aklı başında lider devletini feshetmek için müzakere eder?
Üniter Kıbrıs Cumhuriyeti dışında bir çözüm yoktur. Devletin feshi yok oluştur…