AB hukukuna karşı “Bir Türk dünyaya bedeldir”

Aziz Şah – 2022’de Antalya Diplomasi Formu’nda Ersin Tatar şöyle demişti:

-“Kıbrıslı Rumların federasyon anlayışı bizimkinden farklı”…

Doğru bir tespittir bu!

Ama buradaki “biz” kimdir?

“Biz” Ankara’dır, “Kıbrıslı Rumlar” ise Avrupa’dır…

“Kıbrıslı Türk federalistler” Ankara’nın tezini savunur:

-“Bir Türk tezi olan federasyon” diye başlarlar cümleye!

Türk tezi federasyon etnik homojen bölgelere dayalı bir apartheiddir: Türk ve Rum bölgeleri.

Bu çerçevede Mustafa Akıncı “Bize göre, tanınmasa bile, KKTC vardır ve çözümle birlikte kurucu devlete dönüşecektir” demiştir.

Mehmet Ali Talat ise “Bir çözüm durumunda KKTC, Kıbrıs Türk kanadını temsil edecek” demiştir.

Tarihin ironisine bakın: Çözümle birlikte Kıbrıs Cumhuriyeti feshedilecek ama KKTC kurucu devlete dönüşecek!

KKTC bir işgal rejimidir. Ankara’nın alt yönetimidir. Kendi kendini idare eden bir yapı değildir. Halk iradesiyle oluşturulmadı, 12 Eylül Cuntası tarafından kuruldu.

KKTC, 1974 işgali ile başlayan Kıbrıs’ın kuzeyinin sömürgeleştirilmesi sürecinin bir aşamasıdır.

İşte tam da bu yüzden Ersin Tatar haklıdır, “Kıbrıslı Rumların federasyon anlayışı bizimkinden farklıdır” derken…

Ankara “federasyon tezi”ni bir slogan olarak işgalin meşrulaştırılması için kullandı.

Akıncı ve Talat “KKTC federal Kıbrıs’ın kurucu devleti olcak” diyor.

-KKTC’nin neresinden tutup “kurucu devlet” yapacaksınız?

-Memurlarını? İçişleri Bakanlığı’nı? Küçük bir Anadolu kasabası olan Nalbantoğlu Hastanesi’ni? Sağlık sitemini? Eğitim sistemini? Sigorta sistemini? Hala Sultan imam hatibini? Nüfusunu? Üniversitelerini? Meclisini?

Türkiye’nin alt yönetimi olan KKTC’yi nasıl “federal Kıbrıs”ın “kurucu devlet”i yapacaksınız?

Kıbrıslı Türk federalistler ayrılıkçıdır. AB üyesi bir ülkede AB hukukuna tamamen aykırı olan “etnik homojen bölgeler”e dayalı bir apartheid hayal ederler. KKTC’nin de “kurucu devlet” olacağını savunurlar…

Her zaman söylediğimiz gibi, Kıbrıs’ta “iki bölgeli iki toplumlu federasyon” dedikleri toprak ve nüfus üzerindeki savaş suçlarının yasallaştırılmasıdır.

***

Kıbrıs Avrupa Birliği üyesidir değil mi?

AB üyesi bir ülke AB hukukunun temeli ve muktesebatın parçası olan “AB Temel Haklar Şartı”na tabidir.

Avrupa Birliği Kıbrıslı Türklere hibe ve pasaport vermek için kurulmuş bir hayır kurumu değildir.

Karşısında hiçbir sorumluluk almadan pasaportla Avrupa’yı gezmek değildir AB üyeliği.

Bakın…

Kıbrıs Cumhurbaşkanı Hristodulidis ilk seçildiği günlerde AB üyesi olmanın ne demek olduğunu şöyle anlatmıştı:

-“Avrupa Birliği biz beğensek de beğenmesek de, Türkiye istemese de, müzakere masasında olacaktır. Neden biliyor musunuz? Parlamentomuzdan geçen neredeyse yasalarımızın %82’si Brüksel’den gelmektedir. Bugün bakanlar kurulu toplantımız vardı. Birçok meseleyi konuştuk. Neredeyse tüm konularda AB’yi rehber olarak kullandık. AB ne der? AB çerçevesinde ne var? AB’de neler oluyor? Karar veren üye ülkeler değildir. Kararlar Brüksel’den gelmektedir. Elbette üye ülkeler yasaların oluşmasında ve karar verici noktada yerlerini alır ama biz beğensek de beğenmesek de Kıbrıs konusunda önemli rol oynamaktadır”…

Avrupa Birliği üyeliği ile Kıbrıs’ta çözümün doğası değişti.

AB hukukunun temeli ve muktesebatın parçası olan AB Temel Haklar Şartı’na göre “etnik ayrımcılık” yasaktır.

Ayrıca AİHM, İbrahim Aziz Davası kararında Kıbrıs’ta etnik ve dinsel ayrımcılığı mahkum etti.

Federal devlette iktidar toprak esasına göre (territorial) bölünür. Kıbrıslı Türk federalistler ise iktidarın etnisite temelinde bölünmesini savunur. İşte bu AB muktesebatına aykırıdır…

AB hukukuna göre kimseye etnik kimliğinden dolayı ayrım yapamazsınız. Etnik kimliğinden dolayı mülkiyet hakkını kısıtlayamazsınız. Etnik kimliğinden dolayı oy hakkını ve siyaset hakkını gasp edemezsiniz ya da ayrımcılık yapamazsınız. Etnik kimliğinden dolayı dolaşım ve oturum hakkını sınırlandıramazsınız.

-Ya Kıbrıslı olacaksınız ya da etnik kabilecilik yaparak yok olacağız!

Mustafa Akıncı ve Tufan Erhürman diyor ki:

-“Federal devlet organlarında en az bir Türk oyu olmadan karar alınamaz”…

AB hukukuna karşı “Bir Türk dünyaya bedeldir” diyorlar…

İşte bu yüzden Ersin Tatar haklıdır: Sizin “federasyon anlayışınız” AB muktesebatına aykırıdır!

About the author