Kıbrıslıların iradesini savunacaksanız ilkeli ve tutarlı olun: 50 senedir yasadışı yerleşimcilerin oy kullandığı hiçbir seçim meşru değildir!

Aziz Şah – Tam olarak bundan 5 sene önce Kıbrıslılar Birliği örgütü bir açıklama yaptı “2020 Toplum Liderliği Seçimi”nden önce…

Bir süredir Kıbrıs’ın işgal bölgesinden bir ses yükseldiğini gözlemliyorum: “Bu demografik yapıda seçim olmaz” diyorsunuz…

50 senedir Kıbrıs’ın işgal bölgesindeki bütün seçimlerin sonucunu yasadışı yerleşimci nüfusun oyları belirledi.

Türkiye’nin savaş suçu olarak iskân ettiği Türk yerleşimciler Rauf Denktaş, Derviş Eroğlu ve Ersin Tatar’a oy verdiğinde “seçimlere müdahale edildi” dersiniz; Mehmet Ali Talat ve Mustafa Akıncı’ya oy verdiğinde “halk iradesi” dersiniz…

Bu ne perhiz bu ne kokuşmuş irade turşusudur!

Biraz ilkeli ve tutarlı olun: 50 senedir Kıbrıs’ın işgal bölgesinde yasadışı yerleşimcilerin oy kullandığı hiçbir seçim ve referandum meşru değildir. Türkiyeli yasadışı yerleşimcilerin Tayyip Erdoğan’ın emri doğrultusunda oy kullandığı Annan Planı referandumu da meşru değildir. Kıbrıslıların iradesinin gasp edilmesidir.

3 Şubat 2020’de Kıbrıslılar Birliği (Union of Cypriots) örgütünün “İşgal bölgesinde yapılan liderlik seçimleri meşru değildir” başlığı altında yayınladığı “acil çağrı”yı paylaşıyorum. Okuyun…

Kıbrıslıların iradesini savunacaksanız önce tutarlı olun!

***

Kıbrıslılar Birliği’nin açıklaması:

“Kıbrıs’ın kuzeyindeki işgal bölgesinde 11 Ekim 2020 tarihinde gerçekleştirilecek olan liderlik seçimleri mevcut şartlar altında meşruiyetini yitirmiş ve bu durum artık bütün Kıbrıslıları ve Kıbrıs sorununun geleceğini etkileyecek bir boyuta ulaşmıştır.

Bugün, Türkçe konuşan Kıbrıslılar, Kıbrıs’ın Türk işgali ve maruz kalmaya devam ettikleri “kansız soykırım” neticesinde işgal bölgesindeki nüfusun çok küçük bir kısmını oluşturmaktadır.

Hepimizin bildiği gibi, Türkiye, 1974 yılından beri işgal bölgesine adayı kolonize etmek amacıyla Anadolu’dan taşıdığı Türk yerleşimciler ile Cenevre Konvansiyonu’nu çiğnemekte ve savaş suçu işlemektedir. Bugün, sahte devletin (KKTC) “resmi” rakamlarına göre, işgal bölgesinde gerçekleşen seçimlerde seçme ve seçilme hakkına sahip sözde “vatandaşların” ezici çoğunluğu adaya 1974 işgalinden sonra gelen illegal yerleşimcilerdir.

14 Mart 2019’da sözde devletin Başbakan Yardımcısı Kudret Özersay, KKTC’nin “vatandaş” sayısını 351 bin olarak ilan ederek 61 bininin yurtdışında yaşadığının altını çizdi. Ve yine, sahte devletin İstatistik ve Araştırma Dairesi başkanı tarafından yapılan resmi açıklamalardan, Türkçe konuşan Kıbrıslıların (karma evliliklerden doğan çocuklar dahil) sayısının 120 bin ve doğurganlık oranının sadece 1.3 olduğunu biliyoruz. Bu “resmi” açıklamalar bize bugün Türkçe konuşan Kıbrıslıların işgal altındaki bölgede yapılan seçimlerde seçme ve seçilme hakkına sahip olan insanların sadece% 35’ini oluşturduğunu göstermektedir. Ve yurtdışında yaşayan 61 bin vatandaşın büyük çoğunluğu Türkçe konuşan Kıbrıslılar olduğu gerçeğini de göz önünde bulundurursak, gerçek oranın çok daha az olduğunu anlamaktayız. Ve yine, bu rakamların “nüfus” değil, sadece “vatandaşlar” olduğunu belirtmek isteriz. İşgal altındaki bölgelerin nüfusunun bir milyonu aşalı çok olduğunu da biliyoruz.

Kıbrıslılar Birliği olarak başta Birleşmiş Milletler olmak üzere tüm dünyayı, Türkçe konuşan Kıbrıslıların siyasi iradesinin gasp edilmesinin sonlandırılması ve işgal bölgesindeki sahte devletin sözde cumhurbaşkanının aynı zamanda uluslararası arenada “lider” statüsünde kabulüne son verilmesi için çağrıda bulunuyoruz.

TALEBİMİZ NETTİR:

Sahte devletin sözde makamları için yapılan düzmece seçimlerde kimin seçme ve seçilme hakkı olacağı ile ilgilenmiyoruz. Ancak Türkçe konuşan Kıbrıslıları uluslararası arenada ve Birleşmiş Milletler nezdinde temsil edecek kişinin kendi toplumu tarafından seçilmesi bir elzemdir. Bu sebeple Türkçe konuşan Kıbrıslıların liderlik seçimleri, Kıbrıs Cumhuriyeti kontrolü altında olan ya da Birleşmiş Milletler’in kontrolü altındaki bölgelerde, sadece Türkçe konuşan Kıbrıslıların katılımıyla yapılmalıdır.

Bu talep bir insan hakları hareketi ve uluslararası hukukun uygulanması çağrısıdır.

Son olarak bu konunun “bütün” Kıbrıslılar için hayati bir önem arz ettiğinin altını çizmek isteriz. Eğer Rumca konuşan Kıbrıslıların liderliği bu trajediye, ileride siyasi bir çıkar elde etme hayali ile sesini çıkarmıyor ise, yine tüm Kıbrıslıların “sonu”nun hazırlandığı bir oyuna istemli ya da istemsiz olarak yardım ediyor demektir.

Bugün, küçük Kıbrıs adası, milyonlarca illegal yerleşimci ve yalnızca birkaç yüz bin Kıbrıslının yaşadığı bir ada olma yolunda hızla ilerlemektedir. Böyle bir ortamda biz Kıbrıslılar Birliği olarak, Rumca konuşan ve Türkçe konuşan Kıbrıslılara, vatanlarında gelecekte de var olmaya devam edebilmelerinin sigortasının birbirlerinin varlığından başka bir şey olmadığını hatırlatmaya devam edeceğiz.”

Açıklamanın kaynağı: https://www.cypriots.org/news/tr/2020/02/03/acil-cagri-isgal-bolgesinde-yapilan-liderlik-secimleri-mesru-degildir/

About the author